Kapitalizmin dayattığı borçlanma anlayışı sebebiyle devletiyle, kurumlarıyla, vatandaşlarıyla borç batağına düşünce, en temel hizmetler bile yapılamaz duruma geliyor.
Devletin vatandaşlarına sunduğu olmazsa olmaz hizmetlerin birisi de şüphesiz sağlık hizmetleridir. Ve sağlık hizmetlerinin yürütülebilmesi için en önemli husus ilaç ve tıbbi malzeme tedariğidir. İlaç tedariği durursa, tedavi hizmetleri de tamamen durur.
Doktorların hastalıkları teşhis etmesi önemlidir ama ilaç olmazsa doktorlar ne yapsın, hastaneler vazifelerini nasıl yerine getirebilsin? Gerek dışarıdan gerekse içeriden gelen haberler maalesef ilaç krizinin kapıda olduğunu gösteriyor. Öncede dışarıdan başlayalım.
ABD Türkiye Büyükelçisi David Satterfield, Türkiye'nin ABD'li ilaç şirketlerine borcunu ödememesi durumunda şirketlerin Türkiye'ye ilaç satmayı durdurabileceğini açıkladı.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-ABD İş Konseyi (TAİK) ile ABD Ticaret Odası tarafından düzenlenen 38'inci Amerikan-Türk Konferansı'nda konuşan Satterfield şunları söyledi:
* "Türkiye'deki devlet hastanelerinin yabancı ilaç şirketlerine borcu bir yıl içinde 230 milyon dolardan 2,3 milyar dolara çıktı."
* "Şirketler böyle devam etmek istemeyebilirler, bu da Türkiye'nin çıkarına olmayacak."
* "Bir yıl önce ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross'un Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'la görüşmesinde bu sorunun çözüleceğine dair söz verildi."
* "Türkiye, ilaç şirketlerini bazı alacaklarından vazgeçmeye ikna etmeye çalıştı."
* "Bir yıl sonra ABD'li şirketlerden borç indirimi talep edildi."
* "Borçların ödenmemesinin ya da ödemelerin eksik yapılmasının sonuçları olacaktır."
* "Şirketler Türkiye piyasasından ayrılmayı ya da Türkiye riskini azaltmayı değerlendirecek. Bu da Türkiye'nin çıkarlarına hizmet eden bir istikamet değil. Bu konunun derhal ele alınması gerekiyor."
Bugün maalesef başta finans olmak üzere her konuda bağımlı olduğumuz ABD'nin ilaç şirketlerine bile borç takıp, bir yıl sonra indirim istiyorsak ve de bunu ABD Büyükelçisi en üst perdeden dile getiriyorsa, vay halimize! Kimbilir nerelere, daha açığa çıkmamış, bilmemiz için birilerinin ilan etmesini bekleyen başka ne borçlarımız var?
ABD'den bu açıklama gelince, içerideki yerli ilaç ve tıbbi malzeme firmaları da devletten 16 aydır paralarını alamadıklarını belirterek, sorunlarını gündeme getirdiler.
Bu konuda açıklama, Tüm Tıbbi Cihaz Üreticileri Derneği'nden (TÜDER) geldi.
TÜDER Başkanı Mustafa Daşçı şikâyetlerini şu şekilde sıraladı:
* "Bıçak kemiğe dayandı ve sektörün bu şartlarda ayakta kalması mümkün değil."
* "Sağlık hizmetlerinin sunumunda aksaklık olmaması için bugüne kadar yıllık, 8 aylık, 9 aylık ödemelerle devam edebiliyorduk. Ancak şu anda 16 aydır herhangi bir ödeme yapılmaması sebebiyle tıkandık."
* "Sermayemizin tamamını sağlık hizmetlerinin sunumunu gerçekleştirilmesi için harcadık. 7/24 faaliyete devam ediyoruz. Zaten aksi halde sağlık hizmeti verilemez. Ameliyatlar 24 saat devam ediyor. Bizim elemanlarımız hekimleri asiste ediyor. 24 saat malzeme veriyoruz."
* "Devlet bu ay da ödeme yapmaması halinde artık mal veremeyeceğiz."
* "Türkiye'nin yıllık toplam 3,5 milyar dolar tıbbi cihaz gideri var. 16 aylık alacak birikti. Yani yaklaşık 26 milyar lira olduğunu tahmin ediyoruz."
* "20 milyar alacağımız var deyince, 'Bu kadar parayı nasıl bu kadar zaman bekletebilmişler. Demek ki çok büyük kâr marjıyla çalışıyorlar' algısı yaratabilir. Oysa Sağlık Bakanlığı ve üniversite hastanelerine ne kadar mal verdiysek, kendi sermayemizin üzerine bir de bütün mal varlıklarımızı ipotek ederek bankalardan finansman kullandık."
* "Bana göre önümüzdeki aydan itibaren sağlık hizmetlerinde aksamalar yaşanmaya başlayacaktır. Eldeki stoklar tükendiğinde bir süre sonra ameliyatlar yapılamaz hale gelecektir."
* "Bizden indirim yapmamızı, feragat etmemizi bekliyorlar. Bakanlık, tıbbi cihaz sektörüne ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyor. 2017'de yine bir feragat istenmişti. O dönem benim firmam yüzde 15 kârla Kırıkkale Üniversitesi'nin ihalesini almıştı. Yüzde 27 feragatle tahsilât yaptım. Yüzde 12 zarar…"
* "Bakanlığın önünde toplantı yapmayı düşünüyoruz. En kısa zamanda bütün Türkiye'deki üyelerimizi çağıracağım."
Dışarıdaki diyor, "Borcunuz katlanarak arttı, ödeme alamıyoruz, bunun sonucu olacak", içerideki diyor, "16 aydır alacağımızı alamıyoruz, tükendik, önümüzdeki ay ilaç ve tıbbi malzeme veremeyeceğiz", peki siyasilerimiz bu tehlikeli durum karşısında ne düşünüyor?
Şehir hastanelerine, otoyollara, köprülere tıkır tıkır milyarlarca lira ödenirken, olmazsa olmaz ilaç ödemeleri neden yapılamıyor?
Mevcut, borca dayalı, taşıma suyuyla döndürülmeye çalışılan kısırdöngü kapitalist ekonomik anlayışla bu sorunlara asla çözüm üretilemez.
Devleti zayıflata zayıflata getirdiğimiz noktaya bakın!
Artık, devleti zayıflatmaya odaklanmış Kapitalizmin hastalıklı anlayışından acilen kurtulmalı, Prof. Dr. Haydar Baş'ın devleti güçlü kılarak "baba devlet" yapacak çağın modeli Milli Ekonomi Modeli'ni hayata geçirmeliyiz.
Milli Ekonomi Modeli, devlete yeni gelir kalemleri kazandırarak elini güçlendiriyor ve sağlık hizmetlerini bir yük, bir problem olmaktan çıkartıp, bu konuda da vatandaşlarına her türlü imkanı en üst düzeyde temin ediyor. Artık çözümsüzlükten "çözüm"e adım atalım.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024