Bu benim gazetecilik içgüdülerim ve dürtülerim sonucu yaptığım bir tespittir.
Tespitlerin illaki bir hukuki veya siyasi bağlayıcılığı veya dayanağı olmasına gerek yoktur.
Herkes kendi bilgi ve gözlem yeteneği penceresinden olayları tartar, irdeler ve bir analiz yapar.
Sevgili okurlarım, Türkiye dünyanın en ilginç ve renkli ülkesi olma özelliğini hiçbir zaman kaybetmiyor.
Özellikle de 1950 sonrası iktidarların işbaşına gelişleri ile ilgili süreçler incelenip irdelendiğinde, hep benzer parametrelerin gösterge olarak yaşanmakta olduğuna tanıklık ediyoruz.
Menderes'te de aynısı olmuştur.
Erdoğan iktidarında keza aynı benzer durumlar tekrar etmiştir.
Temel argüman olarak kotarılan büyük senaryoda, çok büyük mağduriyetler üretilip, ondan sonra siyaset sahnesine servis edildiklerini, hep birlikte izledik ve gördük.
Fakat iş bazen şirazesinden çıkabilir ve senaristleri bile devre dışı bırakabilir.
Olur mu, olur…
Bu dediğim dünyada çokça yaşanmamakla birlikte, Türkiye gibi çok farklı fay hatlarının ve etki odaklarının derin siperler kazıdığı bir ülkede gayet olabilecek bir iştir!
Öncelikle şunu bila kaydı belirteyim ki, millet iradesi ile seçilen hangi iktidar olursa olsun, bu iradeye herkesin saygı duyması lazım gelir.
Ancak, her seçilen iktidarın millet iradesi ile gelip gelmediği hususuna ilişkin biz yazarlar olarak, sosyoloji bilimi gereği çeşitli yorumlar ve analizler yapabiliriz.
Mevcut iktidarın kurulma aşaması ve iktidarla sonuçlanan tüm süreçleri haberleştirmiş birisi olarak diyorum ki, Ak Parti'nin kurulmasından önce hayata geçirilen mağduriyet senaryolarıyla uçuşa geçirilmesiyle, bugün Ekrem İmamoğlu'na benzer bir mağduriyet yaşatılması sonucu Türkiye'nin gündemine getirilmesi aynı şey değildir.
İkisi aynı el tarafından organize edilmiyor, bu çok açık.
İşin ilginç yanı ise, Ekrem İmamoğlu'nun çıkışı ve yükselişi aslına bakarsanız tamamıyla Ak Parti iktidarının büyük hataları sonucunda altın tepside ikram edilmiş siyasi bir pay veya pastadır.
Yani durduk yerde, Ekrem İmamoğlu'nun arkasında ABD var, yok Avrupa var gibi saçma sapan izahlarda bulunacak olanlar çıkacaktır ve kiralık kalemler bu konuda acımasızca saldıracaklardır.
Oysa tüm olup bitenleri sakince izleyip, tarafsız bir gözle değerlendirdiğinizde çok açıkça göreceğiniz gerçek şudur: İmamoğlu, çok az farkla İBB Başkanı seçildiği ve daha sonra koparılan yaygara ile seçimlerin yenilendiği gün ben kafamda bu işi bitirmiştim. Ekrem İmamoğlu geleceğin cumhurbaşkanıdır demiştim.
Bu izlenimi bana veren tüm bu yaşanmışlıklar ve maddi delillerdir.
Türkiye'de, işin siyasal ve toplumsal açıdan şu ana kadar hiç değişmeyen temel kuralı şu olmuştur: Toplumun tüm olaylardan bağımsız bir şekilde sevdiği, sempati duyduğu ve güvendiği bir isme karşı şu veya bu şekilde, konu mahkeme kararı bile olsa kişiye mağduriyet elbisesinin giydirilmesine, milletçe otomatik olarak reaksiyon gösteriliyor.
Siz aynı şahsın, faraza dünyayı kurtaracak formülleri daha önce açıklamış olmasından haberiniz bile olmaz veya bu açıklamalarını duysanız bile, sizi hiçbir şekilde heyecanlandırmaz.
İşte bu da Türkiye'yi ilginç bir ülke yapan, çok tuhaf bir durum!
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na, YSK başkan ve üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verilmesi istemi, büyük olasılıkla istinafta bozulacaktır.
Ama bu hiçbir şeyi değiştiremeyecektir.
Bu haliyle aslına bakılırsa, 14 Aralık tarihinde ilan edilen açıklama, 2023 yılında yapılacak olan seçimlerde, İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığının tescilinden başka bir şey değildir.
Dediğim gibi…
Bütün bunlar tespittir ve belki de hiç çıkmayacaktır kim bilir!
Kılıçdaroğlu veya 6'lı Masa'nın bazı küçük aktörleri oyunbozanlık yapmaz ve İmamoğlu aday gösterilirse, başlığımın arkasındayım.
Son bir not:
İmamoğlu cumhurbaşkanı olabilir ama Türkiye'yi kurtarmak ancak çözümü olan bir iradenin işidir.
Bu irade ve tüm sorunların kalıcı çözümlerine ilişkin iktisadi model, değil Türkiye'de, dünyada bir tek BTP lideri Hüseyin Baş'ta mevcuttur.
Bu model, Milli Ekonomi Model'dir.
Dünya döndüğü sürece bu model asla değerini ve güncelliğini kaybetmeyecektir.
Siyasette 24 saat çok uzun bir süredir.
Kim bilir, bir de bakarsınız 2023'te bu model hayata geçer.
- Şara’ya suikast düzenlenecek, Kobani işbaşına getirilecek / 04.06.2025
- CHP-AKP-MHP-DEM aynı safta birleşti! / 03.06.2025
- En büyük darbe 24 Ocak kararlarıdır! / 02.06.2025
- 50 bin yıl yetecek enerji kaynağı: TORYUM / 29.05.2025
- Adaları veren Lozan değil, Osmanlı’dır! / 28.05.2025
- Türkiye’de etnik yapı yoktur / 27.05.2025
- Ülke resmen bölünüyor! / 26.05.2025
- Askerler neden sus pus? / 25.05.2025
- Türkler 15 bin yıldır Anadolu’da / 21.05.2025