İncirlik'te neler oluyor

Hükümet, İncirlik mevzuunda 23 Haziran'da yürürlük süresi dolacak olan kararnameyi uzatmak için 2 ay önceden düğmeye bastı.

İncirlik konusunda Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "ABD'nin talepleri karşılanıyor" ifadesini kullandı.

Kararnamenin gizli kapaklı bir şekilde devreye konulması, Resmi Gazete'de yayınlanmayacak olması, Meclis'e bile danışılmaması ve de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün yaptığı açıklamalarda net ifadeler kullanmaması "neler oluyor?" sorusunu gündeme getirdi.

Türk Dışişleri, "ABD, İncirlik'ten öldürücü olmayan silah taşıyacak" gibi komik bir açıklama yaptı. "Öldürücü olmayan silah", ne anlama geliyorsa. Herhalde su ve mantar tabancası, kuru sıkı silahlar taşınacak.

Bugüne kadar etkin bir muhalefet ortaya koyamayan ana muhalefet partisi CHP'nin yetkililerinin yaptığı açıklamalar da ilginçti.

CHP Grup Başkan Vekili Haluk Koç "Hükümet kendisi çalıyor, kendisi oynuyor. Biz kuşku duyuyoruz. Dışişleri Bakanı derhal parlamentoya gelip kararnamenin içeriği hakkında bilgi vermelidir" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen ise hükümetin parlamentoya bilgi verilmemesini kınadıklarını söyledi. Öymen yaptığı açıklamada "İncirlik Üssü lojistik merkez olacakmış. Boyutu, çerçevesi nedir? Türkiye'ye ne avantaj sağlayacak? Türkiye'nin yükümlülükleri nedir?" diye konuştu.

İncirlik'in kullanımı konusunda sınırsız blok izin talep eden ABD'li diplomatlar, resmi cevap gelmeden açıklama yapmaktan kaçınıyorlardı.

Son olarak, Türk Dışişleri'nden hala net bir açıklama gelmezken, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği talebin içeriğine ilişkin bir bilgi notunu internet sitesinden kamuoyuna duyurdu. Yenilenen bilgi notunda, üsse iniş ve kalkış yapacak uçaklar için blok izin talebinin yer aldığı da belirtildi.

Bilgi notunda, ABD hükümetinin, Irak ve Afganistan'a yönelik operasyonlara destek sağlamak amacıyla kargo transit geçişleri için Haziran 2004'te İncirlik'i kullanma yetkisi istediği ve üssün İran ve Suriye için kullanılmayacağı vurgulanmasına rağmen bu pek inandırıcı gelmemektedir.

Çünkü ABD ile müttefiklik çerçevesinde bugüne kadar yapılanlar yapılacakların da teminatıdır.

Bugün İncirlik'te olanlar 1 Mart tezkeresi zamanında yaşananları hatırlatmaktadır.

1 Mart tezkeresine mecliste "hayır" çıkmasına rağmen, sınırlarımız ABD'nin hizmetine açılmış, meclise rağmen hükümet kendi inisiyatifiyle ABD'ye her türlü lojistik hizmeti sağlamıştır.

İncirlik konusunda ise hükümet meclise danışma gereği bile duymamıştır. Ki meclise danışılsa ve meclis "evet" dese bile ülkemizin ulusal güvenliğini ilgilendiren böyle önemli bir mevzuda asla taviz verilmemelidir.

İncirlik'te yaşananlar AKP'nin seçimleri kazanmak için ABD'deki lobilere verdiği sözlerden biri olarak nitelendiriliyor.

Gizli kapaklı, 2 ay daha süresi olmasına rağmen apar topar, yangından mal kaçırır gibi, kendi partisinin vekillerinin çoğunlukta olduğu TBMM'ye bile danışmadan ABD'nin İncirlik taleplerinin yerine getirilmesi bu yorumları doğrular mahiyette.

İncirlik konusunda ABD'nin taleplerine göre hareket etmenin getireceği çok ciddi tehlikeler var.

Bu noktada en çarpıcı ve gerçekçi yorumları Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş yapıyor.

Sayın Baş özetle şu uyarılarda bulunuyor:

* "ABD'ye İncirlik'in sorumsuz ve sınırsız bir şekilde açılması tamamen oradaki hareketlerinin kontrol edilemez mânâsına geldiğinin hukukî bir ifadesidir.

* Artık bundan sonra Türkiye, İncirlik üssü münasebetiyle, olabilecek bir savaş durumunda resmen taraf olmak durumundadır. ABD'nin BOP münasebetiyle girişeceği bir askeri harekâtta Türkiye'yi fiilen bu savaşın içine sokacak demektir.

* ABD, sadece İncirlik Üssü ile sınırlı kalmak istemeyip Samsun'u, Trabzon'u, Konya'yı, Diyarbakır'ı gibi birtakım üsleri de şimdiden kendi tasarrufuna almak istemesi, muhtemel olan bir Ortadoğu savaşı sonrası vücuda gelecek olan Türkiye'deki iç isyanları kontrol etme mânâsına gelmektedir.

* ABD İncirlik ve diğer üs talebi, bu tip yanlışlıklara karşı duracak olan Türk efkâr-ı umumiyesinin, bir başka ifadeyle Kuvay-ı Milliye harekâtlarının önlenebilmesi şeklinde tercüme edilebilir."

Gerçekten de tarihi tespitler.

İncirlik'ten havalanan bir uçağın İran'ı bombalaması -aynen 1. Dünya Savaşı'nda bir oyunla Osmanlı'nın savaşa dahil olması gibi- Türkiye'yi de Ortadoğu'daki sıcak çatışmaların içine sokabilir.

Bu mücadeleler sırasında ABD çekip gitse bile, Türkiye komşusu İran'la karşı karşıya gelecektir. Zaten ABD için, projelerinin hayata geçirilmesinde en büyük engel olan Ortadoğu'nun bu iki güçlü devletini bir şekilde kapıştırarak zayıflatmak en önemli hedefler arasındadır.

Bu sıcak gelişmeler yaşanırken, ABD, Türk milletinin Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşında gösterdiği direnci bildiğinden bir taraftan bu milli direnci kıracak kültür dejenerasyonu faaliyetlerini gerçekleştirirken, diğer taraftan işi sağlama almak için Türkiye'nin her yanını kontrol edebilecek şekilde üslere yerleşmektedir.

Bu noktada Haydar Bey'in uyarısı dikkate alınmalıdır.

Amaç yapılan yanlışlara "dur" diyecek Kuvay-ı Milliye ruhuna sahip Türk milletinin önünü kesebilmektir.

Tarih tekerrür ediyor, ama bu sefer ülkemiz üzerinde hesabı olanlar, bizim artı ve eksilerimizi iyi biliyorlar ve ona göre gerekli önlemlerini alıyorlar. Buna karşın iktidarda olanlar ise maalesef duyarsız bir şekilde "ver-kurtul" politikalarına devam ediyorlar ve ülkemizi büyük bir bataklığa doğru sürüklüyorlar.

Artık ayıkmalı ve iş işten geçmeden milli politikalar devreye konularak kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız.

Bizden uyarması.