İngiltere, 16 Mart 1920 yılında İstanbul'u işgal etti. İşgal sırasında birçok askerimiz şehit edildi. Misak-ı Milli kararı alan Meclis-i Mebusan basıldı. Ankara'ya kaçamayan milletvekilleri tutuklandı. Malta'ya sürüldü. Halkın can, mal ve namus emniyeti tehlikeye düştü. Zulümler ayyuka çıktı. Yerli Rumlar Yunan bayrakları açarak büyük gösteriler yaptı.
İngiliz donanması Hilafet merkezi olarak kullanılan Dolmabahçe Sarayı'na karşı demirledi. Zırhlı gemiler toplarını saraya çevirdi. Fakat Halifeye ve Şeyhülislama dokunulmadı. Halife Vahdettin İngilizler tarafından cezalandırılmadı. Sürgüne veya hapse yollanmadı. İdam da edilmedi. Bunun sebebi herhalde İngilizlerin Müslümanlara duyduğu "derin sevgi" olamaz diye düşünüyorum. Ama muhakkak bir sebebi olmalı!
Bazı aklı evveller İngiltere'nin Atatürk'e İstanbul'u ve Trakya'yı Hilafeti kaldırması karşılığında savaşsız teslim ettiğini iddia ederler. Mademki İngilizler, Halifeden bu kadar çekiniyorlardı neden İstanbul 16 Mart 1920 yılında işgal edildiğinde Halifeye dokunmadılar?
İngiltere'nin bu tutumunu anlamak için 20. yüzyıl başlarına gitmek ve o günkü şartları analiz etmek gerekir. 1920 yılında Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Mısır, Irak, Kuveyt, Katar, Arabistan Yarımadası, Güneydoğu Asya, Afrika'da birçok ülke ve Anadolu'nun bir bölümü İngiliz işgali altındaydı. 1920 yılında dünyada 300 milyon Müslüman yaşıyordu. Neredeyse bu Müslümanların 260 milyonu İngiliz idaresi altındaydı.
Bu durumda İngiltere'nin bu idareyi masrafsız ve verimli bir şekilde sürdürebilmesi için bir yöneticiye ihtiyacı vardı. Halife unvanını kullanan Osmanlı padişahı İngilizler için biçilmiş kaftandı. İngilizler isteklerini hilafet emri olarak çıkarınca Müslümanların bu emirleri yerine getirmeleri çok kolay olacaktı. Aynı zamanda sömürge yönetimi "meşruiyet" kazanacaktı. İşte bu şartlar altında halifeye dokunmak bir yana onu emperyalizme karşıtı direniş hareketlerine karşı bir kalkan olarak kullandılar.
İngiliz kontrolündeki halifenin ilk söndürmeğe çalıştığı hareket Mustafa Kemal Atatürk'ün yaktığı bağımsızlık ateşi oldu. Bu maksatlarına ulaşmak için Atatürk'ü kâfir ilan ettiler. Şeyhülingiliz Mustafa Sabri Efendi, Atatürk'ün idam fermanını yayınladı. Kuvayı Milliye hareketine eşkıya hükmünü verdi. Atatürk, dinsiz ilan edilirse Türk Kurtuluş Savaşı başlamadan bitecekti. Atatürk'ü dinsiz olarak vasfeden fetva metinleri çoğaltılarak İngiliz uçaklarıyla Anadolu'nun her yerine ulaştırıldı. Atatürk'e ilk defa dinsiz diyenler İngilizlerdi. Bugün bu iddiayı devam ettirenlerin bilerek veya bilmeyerek hangi maksada hizmet ettiklerini iyi hesaplamaları gerekir. Bunun üzerine Atatürk 153 din âliminin imzasıyla Kurtuluş Savaşı'nın dine uygun olduğunu belirten fetvayı yayınlandı. (Bkz Hoş geldin Atatürk, Prof. Dr. Haydar Baş, S: 422) Kurtuluş Savaşı aynı zamanda bir fetvalar savaşına sahne olmuştu.
İngiliz donanması Hilafet merkezi olarak kullanılan Dolmabahçe Sarayı'na karşı demirledi. Zırhlı gemiler toplarını saraya çevirdi. Fakat Halifeye ve Şeyhülislama dokunulmadı. Halife Vahdettin İngilizler tarafından cezalandırılmadı. Sürgüne veya hapse yollanmadı. İdam da edilmedi. Bunun sebebi herhalde İngilizlerin Müslümanlara duyduğu "derin sevgi" olamaz diye düşünüyorum. Ama muhakkak bir sebebi olmalı!
Bazı aklı evveller İngiltere'nin Atatürk'e İstanbul'u ve Trakya'yı Hilafeti kaldırması karşılığında savaşsız teslim ettiğini iddia ederler. Mademki İngilizler, Halifeden bu kadar çekiniyorlardı neden İstanbul 16 Mart 1920 yılında işgal edildiğinde Halifeye dokunmadılar?
İngiltere'nin bu tutumunu anlamak için 20. yüzyıl başlarına gitmek ve o günkü şartları analiz etmek gerekir. 1920 yılında Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Mısır, Irak, Kuveyt, Katar, Arabistan Yarımadası, Güneydoğu Asya, Afrika'da birçok ülke ve Anadolu'nun bir bölümü İngiliz işgali altındaydı. 1920 yılında dünyada 300 milyon Müslüman yaşıyordu. Neredeyse bu Müslümanların 260 milyonu İngiliz idaresi altındaydı.
Bu durumda İngiltere'nin bu idareyi masrafsız ve verimli bir şekilde sürdürebilmesi için bir yöneticiye ihtiyacı vardı. Halife unvanını kullanan Osmanlı padişahı İngilizler için biçilmiş kaftandı. İngilizler isteklerini hilafet emri olarak çıkarınca Müslümanların bu emirleri yerine getirmeleri çok kolay olacaktı. Aynı zamanda sömürge yönetimi "meşruiyet" kazanacaktı. İşte bu şartlar altında halifeye dokunmak bir yana onu emperyalizme karşıtı direniş hareketlerine karşı bir kalkan olarak kullandılar.
İngiliz kontrolündeki halifenin ilk söndürmeğe çalıştığı hareket Mustafa Kemal Atatürk'ün yaktığı bağımsızlık ateşi oldu. Bu maksatlarına ulaşmak için Atatürk'ü kâfir ilan ettiler. Şeyhülingiliz Mustafa Sabri Efendi, Atatürk'ün idam fermanını yayınladı. Kuvayı Milliye hareketine eşkıya hükmünü verdi. Atatürk, dinsiz ilan edilirse Türk Kurtuluş Savaşı başlamadan bitecekti. Atatürk'ü dinsiz olarak vasfeden fetva metinleri çoğaltılarak İngiliz uçaklarıyla Anadolu'nun her yerine ulaştırıldı. Atatürk'e ilk defa dinsiz diyenler İngilizlerdi. Bugün bu iddiayı devam ettirenlerin bilerek veya bilmeyerek hangi maksada hizmet ettiklerini iyi hesaplamaları gerekir. Bunun üzerine Atatürk 153 din âliminin imzasıyla Kurtuluş Savaşı'nın dine uygun olduğunu belirten fetvayı yayınlandı. (Bkz Hoş geldin Atatürk, Prof. Dr. Haydar Baş, S: 422) Kurtuluş Savaşı aynı zamanda bir fetvalar savaşına sahne olmuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İkinci Trump dönemi nelere gebe? / 11.11.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024
- İç cephe nasıl tahkim edilir? / 04.11.2024
- Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu / 03.11.2024
- Çözüm değil çözülme süreci / 25.10.2024
- Hazine üzerinde oturan dilenci olmayalım / 20.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor -2- / 13.10.2024
- Hizbullah, İsrail'i frenlemeye devam ediyor / 06.10.2024
- Siper savaşları out Siber savaşları in / 23.09.2024
- Açlık sınırı = asgari ücret + 10.268 TL / 19.09.2024
- Lütfen herkes işini yapsın / 14.09.2024