Rusya ve Çin’in vetosu sebebiyle Birleşmiş Milletler’den (BM) istediği kararı çıkaramayan ABD, Suriye’ye bile müdahale edemezken, kalkıp da İran’a saldırması mümkün gözükmüyor.
ABD’nin cesaret edemediği bir hususta doğal olarak İsrail de geri duracaktır.
Gerçekte durum buyken, son zamanlarda hızlanan ABD, İsrail ve İran arasındaki mesaj trafiğinin sebebi nedir?
İsrail sürekli olarak İran’ı nükleer tesislerini vurmakla tehdit ediyor.
Esiyor gürlüyor, ama ortada bir damla yağmur yok.
ABD ise, görünüşte İran’ı sanki vuracakmış gibi davranıyor, Hürmüz boğazına yeni mayın arama botları ve helikopter gönderiyor, bölgedeki asker sayısını artırıyor.
Fakat bu, Soros destekli Basın ve medya kuruluşlarının milletimize empoze etmeye çalıştığı kadar büyük bir hazırlık değil, göstermelik…
ABD ve İsrail ikilisinin İran üzerinde elbette ki işgal planları var ama şu an ilk planda hedefledikleri ülke Suriye…
Yalnız, Suriye’yi kendileri vurmak istemiyorlar.
Bunun bir nedeni başta da belirttiğimiz gibi Rusya ve Çin’in sürecin içinde olmaları ve Suriye’ye bir dış müdahaleyi asla kabul etmeyeceklerini net olarak ifade etmeleri…
Diğer bir sebep ise ABD ve İsrail, bir taraftan Suriye’yi parçalama hedeflerini gerçekleştirirken, diğer taraftan bu girişimin bölgede büyük bir fitneye, iç çatışmaya neden olmasını istiyorlar.
Bunun da en pratik yolu, Sünni Türkiye’nin, ABD adına, Haçlı safında Suriye’ye müdahalesidir.
Böyle bir müdahaleden sonra her şey çorap söküğü gibi gelecektir.
ABD ve İsrail perde arkasında, ön planda görünen ise Türkiye…
ABD’nin böyle bir planı devreye koymasının nedenlerin bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Türkiye’yi hukuksuz bir işe sokup ardından Irak gibi hedef haline getirmek. BM’den karar çıkmadan yapılan bir askeri girişim uluslar arası hukuka ters kabul edilecektir. Türkiye böyle bir işe kalkıştığında yanında hiç kimseyi bulamadığı gibi, güvendiği bütün ülkeler de karşısına geçebilir.
ABD, Irak işgaliyle hem maddi hem de askeri kayba uğradı. Bir diğer önemli kaybı ise imajı oldu, ABD karşıtlığı dünyanın her yerinde tavan yaptı.
ABD yaşadığı ekonomik krizle oldukça sarsıldı, halkıyla karşı karşıya geldi ve hala bu krizin etkisinden kurtulabilmiş değil, kurtulacağa da benzemiyor.
En önemli nedenlerden birisi de bu yılsonunda yapılacak ABD seçimleri…
ABD yönetimi ülkesini yeni bir savaşa sokan siyasi irade olarak seçime gitmek istemiyor.
ABD, bütün bu gerekçelerden dolayı Libya işgalinde de geri planda bulunmayı tercih etmiş ve BM’den karar çıkartarak NATO’yu devreye koymuştu.
Tabi, Rusya ve Çin’in vetosu sebebiyle bunu da başaramıyor.
Geriye kendi adına tek bir çıkış noktası kalıyor o da kendi kontrolünde olan bir piyonun bu işi yapması…
Bunu yaparken de bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Hem Suriye’yi parçalamış oluyor hem de Türkiye’yi hukuksuz bir işe sokarak BM ve NATO’nun hedefi haline getiriyor.
Türk siyasiler, ABD’ye güvenerek hukuksuz bir şekilde Kuveyt’i işgal eden Saddam’ın başına neler geldiğini iyi irdelemelidir.
Yaşananlardan ders almazsak, aynı kader bizim de kaderimiz olur.
ABD’nin cesaret edemediği bir hususta doğal olarak İsrail de geri duracaktır.
Gerçekte durum buyken, son zamanlarda hızlanan ABD, İsrail ve İran arasındaki mesaj trafiğinin sebebi nedir?
İsrail sürekli olarak İran’ı nükleer tesislerini vurmakla tehdit ediyor.
Esiyor gürlüyor, ama ortada bir damla yağmur yok.
ABD ise, görünüşte İran’ı sanki vuracakmış gibi davranıyor, Hürmüz boğazına yeni mayın arama botları ve helikopter gönderiyor, bölgedeki asker sayısını artırıyor.
Fakat bu, Soros destekli Basın ve medya kuruluşlarının milletimize empoze etmeye çalıştığı kadar büyük bir hazırlık değil, göstermelik…
ABD ve İsrail ikilisinin İran üzerinde elbette ki işgal planları var ama şu an ilk planda hedefledikleri ülke Suriye…
Yalnız, Suriye’yi kendileri vurmak istemiyorlar.
Bunun bir nedeni başta da belirttiğimiz gibi Rusya ve Çin’in sürecin içinde olmaları ve Suriye’ye bir dış müdahaleyi asla kabul etmeyeceklerini net olarak ifade etmeleri…
Diğer bir sebep ise ABD ve İsrail, bir taraftan Suriye’yi parçalama hedeflerini gerçekleştirirken, diğer taraftan bu girişimin bölgede büyük bir fitneye, iç çatışmaya neden olmasını istiyorlar.
Bunun da en pratik yolu, Sünni Türkiye’nin, ABD adına, Haçlı safında Suriye’ye müdahalesidir.
Böyle bir müdahaleden sonra her şey çorap söküğü gibi gelecektir.
ABD ve İsrail perde arkasında, ön planda görünen ise Türkiye…
ABD’nin böyle bir planı devreye koymasının nedenlerin bazılarını şöyle sıralayabiliriz:
Türkiye’yi hukuksuz bir işe sokup ardından Irak gibi hedef haline getirmek. BM’den karar çıkmadan yapılan bir askeri girişim uluslar arası hukuka ters kabul edilecektir. Türkiye böyle bir işe kalkıştığında yanında hiç kimseyi bulamadığı gibi, güvendiği bütün ülkeler de karşısına geçebilir.
ABD, Irak işgaliyle hem maddi hem de askeri kayba uğradı. Bir diğer önemli kaybı ise imajı oldu, ABD karşıtlığı dünyanın her yerinde tavan yaptı.
ABD yaşadığı ekonomik krizle oldukça sarsıldı, halkıyla karşı karşıya geldi ve hala bu krizin etkisinden kurtulabilmiş değil, kurtulacağa da benzemiyor.
En önemli nedenlerden birisi de bu yılsonunda yapılacak ABD seçimleri…
ABD yönetimi ülkesini yeni bir savaşa sokan siyasi irade olarak seçime gitmek istemiyor.
ABD, bütün bu gerekçelerden dolayı Libya işgalinde de geri planda bulunmayı tercih etmiş ve BM’den karar çıkartarak NATO’yu devreye koymuştu.
Tabi, Rusya ve Çin’in vetosu sebebiyle bunu da başaramıyor.
Geriye kendi adına tek bir çıkış noktası kalıyor o da kendi kontrolünde olan bir piyonun bu işi yapması…
Bunu yaparken de bir taşla iki kuş vurmak istiyor. Hem Suriye’yi parçalamış oluyor hem de Türkiye’yi hukuksuz bir işe sokarak BM ve NATO’nun hedefi haline getiriyor.
Türk siyasiler, ABD’ye güvenerek hukuksuz bir şekilde Kuveyt’i işgal eden Saddam’ın başına neler geldiğini iyi irdelemelidir.
Yaşananlardan ders almazsak, aynı kader bizim de kaderimiz olur.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024