ABD Başkanı Trump, paylaştığı mesajında Suudi Arabistan'a yaptığı ziyaretin işe yaradığını ifade etti.
Hatırlarsanız, Trump bu ziyaretinde Suudi Arabistan'ın öncülüğünde kurulacak olan Sünni NATO'nun startını vermiş, bu NATO'nun "önce Amerika" ilkesine bağlı kalacağını belirtmiş, İran'a sert mesajlar göndererek, bu NATO'nun hedefinin İran olduğunu vurgulamış ve bu kapsamda Suudi Arabistan'la 110 milar dolarlık silah anlaşmasını imzalamıştı.
Atılan bu adımlardan keyif alan Trump, Suudlu liderlerle kılıç dansı yaparak kutlama yapmıştı.
O gün bugündür bu kılıç dansının neticelerini seyrediyoruz.
Suudi Arabistan başta olmak üzere 7 Arap ülkesi Katar'a yaptırım uygulamaya başladı. Sonra bunlara Ürdün ve Moritanya da eklendi.
Katar görünüşte terör örgütlerine verdiği destek bahanesiyle ama gerçekte İran'a ABD'nin istediği gibi tavır almaması sebebiyle tam anlamıyla abluka altına alındı.
Bunu kriz sonrası diyalog için Katar'ın önüne konulan ödevlerden anlayabiliyoruz.
Sunulan 5 ödevden birisi, Yemen'de hükümete karşı savaşan Şii Husilere mali desteğin kesilmesi, bir diğeri ise, İran'ın bölgede etkisini güçlendirme çabalarına karşı çıkması ve bu ülkeyi destekleyen tutumu terk etmesi?
ABD bu hamleyle birlikte bir taraftan İran'la ilişkilerini koparmayan Sünni Arap ülkelerine aba altından sopa gösteriyor, safları iyice ayrıştırıp netleştiriyor, diğer taraftan da İran'a Sünni ülkeler eliyle mesaj göndererek Şii-Sünni gerilimini tırmandırıyor.
Kılıç dansının diğer etkisi ise İran'da terör olarak karşımıza çıktı.
Dün İran'ın iki merkezi noktasına terör saldırısı gerçekleşti.
Bunlardan biri İran'ın beyni İran Meclisi, diğeri iise İran'ın kalbi Hümeyni'nin türbesi?
Teröristler makinelı tüfeklerle Meclis'e girdiler, ateş ettiler, insanları öldürdüler, yaraladılar, rehin aldılar; Hümeyni'nin türbesinde ise canlı bomba eylemi gerçekleştirdiler.
Bu eylemlerinin neticesinde toplam 12 kişi öldü, 42 kişi de yaralandı.
Terör eylemlerini IŞİD üstlendi.
Bu tür bir terör eylemi 1979 İran devriminden bugüne ilk kez oluyor. Ve IŞİD'in İran'daki ilk eylemleri?
Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın bu ay başlarında yaptığı, "İran'ın başlıca hedeflerinden biri olduğumuzu biliyoruz. Suudi Arabistan'da bir savaş yaşanıncaya kadar bekleyecek değiliz, bu yüzden onlar için Suudi Arabistan'da değil İran'da bir savaş olması için çalışacağız" ifadeleri ise oldukça dikkat çekici?
Görüldüğü gibi, ABD Başkanı Trump'ın Suudi Arabistan ziyaret sonrası, Şii-Sünni çatışmasını körükleyecek iki önemli gelişme yaşanıyor; Katar Şii dünyanın başı İran'la ilişkilerini kesmediği için cezalandırılıyor, İran'daki terör eylemleri ise kendisini Sünni olarak tanımlayan IŞİD tarafından gerçekleştiriliyor.
Batı, İslam coğrafyasına bu fitneyi ekerken, hiçbir tarafın yanında da değil; onun amacı yanındaymış gibi gözüktüklerinin de bu coğrafyada yok olup gitmesi. Batı için Şii Sünni fark etmez, yeter ki birbirlerini kırsınlar. Onun hesabı insanlarla değil, toprakla, vatanla, madenlerle?
Coğrafyamız üzerinde menfur hesabı olan Haçlı Batı dünyasının Müslümanlar için temel bakış açısı, "En iyi Müslüman ölü Müslüman"dır. Bu sebeple Şark Projesi var, BOP var, kanlı teröre her türlü desteği veriyorlar, Müslümanlar kapışsın diye ellerinden geleni yapıyorlar.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünkü makalesinde tespitler bu noktada çok önemli?
Sayın Baş, dün Ramazanlarda İsrail'in Filistin'e yağdırdığı bombaları konuştuğumuzu bugün ise Batı'nın ve İsrail'in rotasında hareket eden İslam dünyasının birbirine namlu doğrulttuğunu ifade ediyor.
Ve ayetlerle hadislerle, bir mü'minin başka bir mü'mini kasten öldürmesinin, namlu doğrultmasının yasaklandığını, bunu yapanların ebediyen cehennemlik olduklarını, lanetlendiklerini ortaya koyuyor.
Prof. Dr. Baş, Ortadoğu ve İslam coğrafyası üzerinde vatan hesabı güden Batı dünyasının ve İsrail'in yıllardır planladığı Şii-Sünni çatışmasını devletler arası bir savaşa dönüştürmeye çalıştığını son örneklerle birlikte bir kez daha vurguluyor.
Ve Müslümanların birbirlerine karşı şefkatli ve merhametli olması, düşmanlarına karşı da temkinli olması gerektiğini de ayetlerle izah ediyor ve çözüm olarak şunu ifade ediyor:
"Bu noktada Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'tir demeye mecburuz, Şii-Sünni demeden İslam dünyasının tevhidine gitmek bir ve beraber olmak lazımdır."
Hatırlarsanız, Trump bu ziyaretinde Suudi Arabistan'ın öncülüğünde kurulacak olan Sünni NATO'nun startını vermiş, bu NATO'nun "önce Amerika" ilkesine bağlı kalacağını belirtmiş, İran'a sert mesajlar göndererek, bu NATO'nun hedefinin İran olduğunu vurgulamış ve bu kapsamda Suudi Arabistan'la 110 milar dolarlık silah anlaşmasını imzalamıştı.
Atılan bu adımlardan keyif alan Trump, Suudlu liderlerle kılıç dansı yaparak kutlama yapmıştı.
O gün bugündür bu kılıç dansının neticelerini seyrediyoruz.
Suudi Arabistan başta olmak üzere 7 Arap ülkesi Katar'a yaptırım uygulamaya başladı. Sonra bunlara Ürdün ve Moritanya da eklendi.
Katar görünüşte terör örgütlerine verdiği destek bahanesiyle ama gerçekte İran'a ABD'nin istediği gibi tavır almaması sebebiyle tam anlamıyla abluka altına alındı.
Bunu kriz sonrası diyalog için Katar'ın önüne konulan ödevlerden anlayabiliyoruz.
Sunulan 5 ödevden birisi, Yemen'de hükümete karşı savaşan Şii Husilere mali desteğin kesilmesi, bir diğeri ise, İran'ın bölgede etkisini güçlendirme çabalarına karşı çıkması ve bu ülkeyi destekleyen tutumu terk etmesi?
ABD bu hamleyle birlikte bir taraftan İran'la ilişkilerini koparmayan Sünni Arap ülkelerine aba altından sopa gösteriyor, safları iyice ayrıştırıp netleştiriyor, diğer taraftan da İran'a Sünni ülkeler eliyle mesaj göndererek Şii-Sünni gerilimini tırmandırıyor.
Kılıç dansının diğer etkisi ise İran'da terör olarak karşımıza çıktı.
Dün İran'ın iki merkezi noktasına terör saldırısı gerçekleşti.
Bunlardan biri İran'ın beyni İran Meclisi, diğeri iise İran'ın kalbi Hümeyni'nin türbesi?
Teröristler makinelı tüfeklerle Meclis'e girdiler, ateş ettiler, insanları öldürdüler, yaraladılar, rehin aldılar; Hümeyni'nin türbesinde ise canlı bomba eylemi gerçekleştirdiler.
Bu eylemlerinin neticesinde toplam 12 kişi öldü, 42 kişi de yaralandı.
Terör eylemlerini IŞİD üstlendi.
Bu tür bir terör eylemi 1979 İran devriminden bugüne ilk kez oluyor. Ve IŞİD'in İran'daki ilk eylemleri?
Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın bu ay başlarında yaptığı, "İran'ın başlıca hedeflerinden biri olduğumuzu biliyoruz. Suudi Arabistan'da bir savaş yaşanıncaya kadar bekleyecek değiliz, bu yüzden onlar için Suudi Arabistan'da değil İran'da bir savaş olması için çalışacağız" ifadeleri ise oldukça dikkat çekici?
Görüldüğü gibi, ABD Başkanı Trump'ın Suudi Arabistan ziyaret sonrası, Şii-Sünni çatışmasını körükleyecek iki önemli gelişme yaşanıyor; Katar Şii dünyanın başı İran'la ilişkilerini kesmediği için cezalandırılıyor, İran'daki terör eylemleri ise kendisini Sünni olarak tanımlayan IŞİD tarafından gerçekleştiriliyor.
Batı, İslam coğrafyasına bu fitneyi ekerken, hiçbir tarafın yanında da değil; onun amacı yanındaymış gibi gözüktüklerinin de bu coğrafyada yok olup gitmesi. Batı için Şii Sünni fark etmez, yeter ki birbirlerini kırsınlar. Onun hesabı insanlarla değil, toprakla, vatanla, madenlerle?
Coğrafyamız üzerinde menfur hesabı olan Haçlı Batı dünyasının Müslümanlar için temel bakış açısı, "En iyi Müslüman ölü Müslüman"dır. Bu sebeple Şark Projesi var, BOP var, kanlı teröre her türlü desteği veriyorlar, Müslümanlar kapışsın diye ellerinden geleni yapıyorlar.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünkü makalesinde tespitler bu noktada çok önemli?
Sayın Baş, dün Ramazanlarda İsrail'in Filistin'e yağdırdığı bombaları konuştuğumuzu bugün ise Batı'nın ve İsrail'in rotasında hareket eden İslam dünyasının birbirine namlu doğrulttuğunu ifade ediyor.
Ve ayetlerle hadislerle, bir mü'minin başka bir mü'mini kasten öldürmesinin, namlu doğrultmasının yasaklandığını, bunu yapanların ebediyen cehennemlik olduklarını, lanetlendiklerini ortaya koyuyor.
Prof. Dr. Baş, Ortadoğu ve İslam coğrafyası üzerinde vatan hesabı güden Batı dünyasının ve İsrail'in yıllardır planladığı Şii-Sünni çatışmasını devletler arası bir savaşa dönüştürmeye çalıştığını son örneklerle birlikte bir kez daha vurguluyor.
Ve Müslümanların birbirlerine karşı şefkatli ve merhametli olması, düşmanlarına karşı da temkinli olması gerektiğini de ayetlerle izah ediyor ve çözüm olarak şunu ifade ediyor:
"Bu noktada Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'tir demeye mecburuz, Şii-Sünni demeden İslam dünyasının tevhidine gitmek bir ve beraber olmak lazımdır."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye’de ABD-İsrail ikilisinin dediği oluyor / 20.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Gençlerimiz uyuşturucu bataklığında! / 18.09.2025
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025