Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Anayasamızda "sosyal devlet" olarak tanımlanır.
Anayasanın "değiştirilemeyen ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen" 2'nci maddesinde şöyle ifade edilir:
"Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
Sosyal devlet, normal şartlarda dahi vatandaşlarına hiçbir ayrım yapmadan sağlıklı bir yaşam standardı kazandıran devlettir. Ayrıca sosyal devlet zor dönemlerde, özellikle de savaş, doğal afet, pandemi gibi durumlarda vatandaşları için tüm imkanlarını seferber eder. Sosyal devlet, vatandaşlarına sunduğu hizmetlerde kâr amacı asla gütmez; oluşturduğu gelir kaynaklarıyla, vatandaşlardan aldığından çok daha fazlasını vatandaşlarına sunar.
Bu temel girişten sonra şimdi son zamanlarda yaşanan Kızılay tartışmalarını biraz değerlendirelim.
6 Şubat'ta Kahramanmaraş depremlerinde ülkemizin güzide 11 ili büyük bir yıkım yaşadı, 13.5 milyon vatandaşımız bundan etkilendi, resmi rakamlara göre 50 bine yakın, sahadaki gerçekliğe göre yüz binlerce vatandaşımız enkaz altında hayatını kaybetti. Deprem öncesi, yapılmayan hazırlıkla, sağlam olmayan binalarla, denetimsizlikle, imar aflarıyla on binlerce bina enkaza dönüşürken, arama kurtarma çalışmalarının yetersizliğiyle, koordinasyon bozukluklarıyla, Mehmetçiğin göreve geç davet edilmesiyle, birçok enkaza çok geç gidilmesiyle ve daha nice büyük yanlışlarla da maalesef can kayıplarımız çok fazla oldu.
Yaşanan bu acıya rağmen, depremden sağ kurtulan vatandaşlarımıza da iyi bir hizmet sunulamadı. Kaç gün geçmesine rağmen hala çadır ve konteyner ihtiyacı tam olarak sağlanamadı. Çadır olmadığı için dışarıda ya da arabasında barınan, ya da hasarlı olmasına rağmen canı pahasına evinde kalmak zorunda kalan birçok vatandaşımız var. Bunlar deprem bölgesinden bizzat öğrendiklerimiz.
Sonra duyuyoruz ki; kuruluş amacı vatandaşların yaralarını sarmak, ihtiyaçlarını bedelsiz bir şekilde karşılamak olan Kızılay, bölgede acil çadır ihtiyacı olmasına rağmen, çadır satmış. Sosyal devletin görevi, yaşanan bu felakette devletten beklenenden çok daha fazlası olması gerekirken, vazifesi bizzat belli olan kurumlar bile tüccarlığa soyunmuş. Zaten üzülüyorduk, üzüntümüz daha da katmerleşti.
Kızılay'ın deprem bölgesine ücretsiz dağıtması gerektiği çadırları, AHBAP Derneğine ve Türk Eczacılar Birliği'ne (TEB) para ile sattığı ortaya çıktı.
Kızılay, deposunda bulunan çadırların tanesini 140 bin liradan TEB'e satmış. Depremin ardından bölgede sahra eczaneleri kurmak isteyen TEB, büyük çadır bulmakta zorlanınca Kızılay'a başvurdu. TEB Başkanı Arman Üney, tanesi yaklaşık 140 bin lira fiyatla 76 metrekare büyüklüğünde 5 adet çadırı Kızılay'dan satın aldıklarını söyledi. Üney, bu alım için ödemeyi Kızılay'ın bir iştiraki olan Kızılay Çadır ve Tekstil A.Ş.'ye yaptıklarını belirtti.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, yaşanan bu gelişmeyle alakalı sosyal medya hesabından dikkat çekici bir paylaşım yaptı:
"Kızılay 76 m2 çadırı 140 bin TL'ye satmış ve buna 'maliyetine sattık' diyor, peki biz bölgeye yolladığımız 98 m2 çadırları 32 bin TL'ye nasıl aldık o zaman? Nasıl bir maliyetiniz vardı acaba? Yoksa deprem üzerinden bile kâr peşinde mi koştunuz?"
Depremzedelere ücretsiz olarak dağıtılması gereken çadırların para karşılığı satılması bir skandal, TEB'e bırakın maliyeti, oldukça fahiş bir fiyattan satılması ise ayrıca bir skandal…
Kızılay, geliri tamamen vatandaşların bağışından oluşan AHBAP derneğine de çadır satmış. AHBAP'ın kurucusu Haluk Levent, 46 milyon lira karşılığında Kızılay'dan 2050 çadır satın alındıklarını açıkladı. Kızılay'ın AHBAP'a sadece çadır satmadığı, ayrıca gıda ürünü de sattığı ortaya çıktı. Haluk Levent bu konuda şunları söyledi: "Kızılay'dan barbunya, konserve aldık. Muhatap ben miyim? Bir dakika bile önemli. Kızılay yönetimi karar alır, parayı iade eder. Onu ben bilemem."
Türk Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık ise yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi: "Kızılay Cemiyeti kendisine gelen bağışları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır, kesinlikle satmamaktadır. Basında yer alan konu Kızılay'a sürdürülebilir gelir üreten insani yardım afet alanında uzmanlaşmış şirketlerimizin faaliyetleridir."
Burada soru şu: Kızılay bünyesinde oluşturulan uzmanlaşmış şirketlerin faaliyet amacı nedir? Deprem örneğinden yola çıkarsak, eğer bu depremzedelere çadır ve gıda sağlamaksa, birilerine depremin üçüncü günü para ile satmak yerine, bu çadırları ve gıda ürünlerini depremzedelere bizzat dağıtsaydı daha iyi olmayacak mıydı? Depremzedelerin şu anki acil ihtiyacı para değil, çadır ve gıda…
Türkiye Kızılay Derneği Tüzüğü'nde yapılan değişiklikler, 27 Nisan 2022'de Resmi Gazete'de Erdoğan'ın imzasıyla Cumhurbaşkanı Kararı olarak yayınlandı. Tüzüğün, "Kuruluş" başlıklı 2. maddesinde şu bilgiler yer alıyor:
"Dernek, 11/6/1868 tarihinde 'Mecruhin ve Mardayı Askeriyeye İmdat ve Muavenet Cemiyeti' adıyla kurulmuş, 14/4/1877'de 'Osmanlı Hilaliahmer Cemiyeti', 1923'te Cumhuriyet'in ilanından sonra 'Türkiye Hilaliahmer Cemiyeti', 1935'te 'Türkiye Kızılay Cemiyeti' ve 1947'de de 'Türkiye Kızılay Derneği' adını almıştır. Tam adı 'Türkiye Kızılay Derneği' olan kuruluş, 'Türk Kızılay'ı' ve 'Kızılay' adlarını da kullanır. Kızılay'ın Genel Merkezi Ankara'dadır."
Tüzükte, "Kızılay'ın hayır kurumu olduğu", "Hizmetlerinde hiçbir şekilde çıkar gözetmeyeceği" vurgulanıyor ve "gönüllü bir yardım kuruluşu olduğu" belirtiliyor. Ayrıca tüzükte şu özelliklere de yer veriliyor:
"Ayırım gözetmemek: Kızılay, milliyet, ırk, dini inanç, sınıf veya siyasi düşünce farkı gözetmez. İnsan ıstırabını, en ivedi ve zaruri ihtiyaçlara öncelik vererek dindirmeye çalışır."
"Tarafsızlık: Kızılay, herkesin güvenini kazanmak amacıyla, düşmanlıklara taraf olmaz. Hiçbir zaman din, ırk, siyasi ve ideolojik nitelikteki ihtilaflara girmez."
Yönetim ilkeleri: "Maddi, manevi çıkar gözetmeyen."
20 yıllık AKP iktidarı, Kızılay gibi devletin milletine hizmetiyle alakalı bütün kurumlarında taşları öylesine oynattı ki, eski Kızılay'ı, eski kurumları arıyoruz.
- BTP Gençlik Kampı ve örnek lider / 05.08.2025
- Ekonomik gerçekler, Bakan Şimşek’i yalanlıyor / 31.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025