İstanbul'da gerçekleşen İslam İşbirliği Teşkilatı'nın (İİT) olağanüstü zirvesinde, Kudüs konusunda bırakın bir adım atılmasını, maalesef geriye bir gidiş yaşandı. Nasıl mı?
Zirvenin sonuç bildirgesinde Doğu Kudüs Filistin'in başkenti olarak kabul edildi.
Böylece İslam'ın en önemli üç merkezinden biri olan Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Kudüs, bizzat İslam ülkelerinin liderlerinin beyanıyla ve imzasıyla doğu ve batı diye bölünmüş oldu. Kudüs'ün batısının da İsrail'e ait olduğu kabul edilmiş oldu.
Bu; kutsalımıza, İslam merkezimize, Peygamber mirasına sahip çıkmak değil, olsa olsa onu kendi elimizle, altın tepside düşmana sunmak demektir.
Bizim İslam liderleri, tek hak din İslam'ın merkezi olan Kudüs için, "hem Müslümanların, hem Hıristiyanların hem de Yahudilerin" derken, İsrail, "Kudüs bizim başkentimizdir" diyor.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, "Siz eğer, baştan Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerindeki haklarınızdan vazgeçerseniz, gelecekte bir karış Filistin toprağı kalmayacaktır, buna emin olunuz."
Ve yine Sayın Baş'ın önemle vurguladığı gibi bu yaşanan, "Yüzyıllardır uyuşturulmuş, benliğini yitirmiş, dinlerarası diyalog ve misyonerlik faaliyetleri ile kimyası bozulmuş İslam dünyasının Mekke ve Medine'den önce Mescid-i Aksa ile denenmesidir."
Bunu da biz ilave edelim; bugün en önemli kutsalına Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya sahip çıkamayan, sunduğu teklifle bile bölünmesine razı olan Müslüman Türkiye, bu kafayla yarın Anadolu'nun etnik ve mezhepsel ayrımcılıklarla bölünmesine nasıl dur diyecek?
Bildirideki bir diğer madde ise, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) soumluluklarını üstlenmesi için çağrıda bulunulması, eğer BMGK vazifesini yapmazsa, konunun BM Genel Kurulu'na taşınması? Bu BM, ABD açıkça BM'nin kendi kararlarını reddederek Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul etmesine rağmen, sırf ABD veto ettiği için kınama kararı dahi alamayan BM? Yani sıfıra sıfır elde var sıfır?
Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak ilan etmenin, Kudüs'ü resmen bölmenin dışında farklı bir olumsuz yönü daha var: "Doğu Kudüs Filistin'in başkentidir" demek, "Ey İsrail! Senin muhatabın şu gariban Filistinlilerdir" deyip hedef göstermektir. Mahallenin söz sahipleri toplanmışlar, cesaretini mahalle sakinlerinden alan kabadayının önüne, mahallenin garibanını atıyorlar, sonra da "bizden bu kadar" deyip çekip gidiyorlar. Garibanın vay haline?
Koskoca İslam ülkeleri toplandılar ve çok önemli bir kutsal merkezimiz hakkında hiçbir varlık ortaya koyamadılar. Prof. Dr. Baş'ın dahiyane bir şekilde ifade ettiği gibi "Mescid-i Aksa İslam'ın merkezidir, başkentidir" diyemediler. "Ey İsrail, ey ABD! Mescid-i Aksa konusunda muhatabın biziz, topyekun İslam dünyasıdır, Mescid-i Aksa ve Kudüs bizimdir" deyip ellerini taşın altına koymadılar. Koca koca liderler toplandı, konuşmalarında sözde astılar, kestiler ama sonuçta bombanın pimini çekip Filistinlinin kucağına bıraktılar.
İsrail'in ekmeğine yağ sürdüler. İsrail, kendisine bu kadar faydalı olamıyor.
İslam ülkelerinin liderleri toplandığında, hem de Kudüs konulu, neden İsrail hiç telaşlanmıyor, korkmuyor, endişelenmiyor?
İİT toplantısında açıklanan deklarasyon hakkında İsrail Başbakanı Netanyahu "Bütün bu deklarasyonlar bizi etkilemez" dedi ve ardından da birçok ülkenin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağını ve büyükelçiliklerini bu kente taşıyacaklarını belirtti.
İsrailliler bu kadar cesaretli değildir. Bunu 14 yaşındaki bir delikanlıyı 25 İsrail askerinin korku ve endişe ile gözaltına almasından anlayabiliyoruz. Bu sebeple konuşan Netanyahu'ya değil, onu bu şekilde konuşturan vurdumduymaz, iman zafiyeti içinde olan, Hz. Peygamberin hadisinde beyan buyurduğu gibi "çer-çöp" haline dönüşmüş İslam dünyasına bak.
Filistin davasının en güçlü savunucusu olan Suriye Devlet Başkanı Esad'ı, sırf Şii'dir diye ABD ve İsrail'e yem yapmaya çalışanlar, bugün Filistinlinin hakkından bahsediyorlar.
Şii Esad'ın Sünni Filistin için verdiği mücadeleyi hangi Sünni İslam lideri ortaya koydu?
Bugün İslam ülkelerinin Sünni liderlerinin tamamı maalesef ABD ve İsrail ile çok yakın ilişki halinde, bu sebeple kınamanın ötesinde pratik bir yaptırım kararı alamadıkları gibi, gariban Filistinlileri topun ucuna koyuyorlar.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ısrarla vurguladığı gibi bugün dediğini hayata geçirebilecek gerçek bir lider lazım. Emin olun ki bu lider ortaya çıktığında, Atatürk gibi varlığı bile İsrail gibi işgalcilere yetecektir.
Zirvenin sonuç bildirgesinde Doğu Kudüs Filistin'in başkenti olarak kabul edildi.
Böylece İslam'ın en önemli üç merkezinden biri olan Mescid-i Aksa'nın bulunduğu Kudüs, bizzat İslam ülkelerinin liderlerinin beyanıyla ve imzasıyla doğu ve batı diye bölünmüş oldu. Kudüs'ün batısının da İsrail'e ait olduğu kabul edilmiş oldu.
Bu; kutsalımıza, İslam merkezimize, Peygamber mirasına sahip çıkmak değil, olsa olsa onu kendi elimizle, altın tepside düşmana sunmak demektir.
Bizim İslam liderleri, tek hak din İslam'ın merkezi olan Kudüs için, "hem Müslümanların, hem Hıristiyanların hem de Yahudilerin" derken, İsrail, "Kudüs bizim başkentimizdir" diyor.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifade ettiği gibi, "Siz eğer, baştan Kudüs ve Mescid-i Aksa üzerindeki haklarınızdan vazgeçerseniz, gelecekte bir karış Filistin toprağı kalmayacaktır, buna emin olunuz."
Ve yine Sayın Baş'ın önemle vurguladığı gibi bu yaşanan, "Yüzyıllardır uyuşturulmuş, benliğini yitirmiş, dinlerarası diyalog ve misyonerlik faaliyetleri ile kimyası bozulmuş İslam dünyasının Mekke ve Medine'den önce Mescid-i Aksa ile denenmesidir."
Bunu da biz ilave edelim; bugün en önemli kutsalına Kudüs'e, Mescid-i Aksa'ya sahip çıkamayan, sunduğu teklifle bile bölünmesine razı olan Müslüman Türkiye, bu kafayla yarın Anadolu'nun etnik ve mezhepsel ayrımcılıklarla bölünmesine nasıl dur diyecek?
Bildirideki bir diğer madde ise, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) soumluluklarını üstlenmesi için çağrıda bulunulması, eğer BMGK vazifesini yapmazsa, konunun BM Genel Kurulu'na taşınması? Bu BM, ABD açıkça BM'nin kendi kararlarını reddederek Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak kabul etmesine rağmen, sırf ABD veto ettiği için kınama kararı dahi alamayan BM? Yani sıfıra sıfır elde var sıfır?
Doğu Kudüs'ü Filistin'in başkenti olarak ilan etmenin, Kudüs'ü resmen bölmenin dışında farklı bir olumsuz yönü daha var: "Doğu Kudüs Filistin'in başkentidir" demek, "Ey İsrail! Senin muhatabın şu gariban Filistinlilerdir" deyip hedef göstermektir. Mahallenin söz sahipleri toplanmışlar, cesaretini mahalle sakinlerinden alan kabadayının önüne, mahallenin garibanını atıyorlar, sonra da "bizden bu kadar" deyip çekip gidiyorlar. Garibanın vay haline?
Koskoca İslam ülkeleri toplandılar ve çok önemli bir kutsal merkezimiz hakkında hiçbir varlık ortaya koyamadılar. Prof. Dr. Baş'ın dahiyane bir şekilde ifade ettiği gibi "Mescid-i Aksa İslam'ın merkezidir, başkentidir" diyemediler. "Ey İsrail, ey ABD! Mescid-i Aksa konusunda muhatabın biziz, topyekun İslam dünyasıdır, Mescid-i Aksa ve Kudüs bizimdir" deyip ellerini taşın altına koymadılar. Koca koca liderler toplandı, konuşmalarında sözde astılar, kestiler ama sonuçta bombanın pimini çekip Filistinlinin kucağına bıraktılar.
İsrail'in ekmeğine yağ sürdüler. İsrail, kendisine bu kadar faydalı olamıyor.
İslam ülkelerinin liderleri toplandığında, hem de Kudüs konulu, neden İsrail hiç telaşlanmıyor, korkmuyor, endişelenmiyor?
İİT toplantısında açıklanan deklarasyon hakkında İsrail Başbakanı Netanyahu "Bütün bu deklarasyonlar bizi etkilemez" dedi ve ardından da birçok ülkenin Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıyacağını ve büyükelçiliklerini bu kente taşıyacaklarını belirtti.
İsrailliler bu kadar cesaretli değildir. Bunu 14 yaşındaki bir delikanlıyı 25 İsrail askerinin korku ve endişe ile gözaltına almasından anlayabiliyoruz. Bu sebeple konuşan Netanyahu'ya değil, onu bu şekilde konuşturan vurdumduymaz, iman zafiyeti içinde olan, Hz. Peygamberin hadisinde beyan buyurduğu gibi "çer-çöp" haline dönüşmüş İslam dünyasına bak.
Filistin davasının en güçlü savunucusu olan Suriye Devlet Başkanı Esad'ı, sırf Şii'dir diye ABD ve İsrail'e yem yapmaya çalışanlar, bugün Filistinlinin hakkından bahsediyorlar.
Şii Esad'ın Sünni Filistin için verdiği mücadeleyi hangi Sünni İslam lideri ortaya koydu?
Bugün İslam ülkelerinin Sünni liderlerinin tamamı maalesef ABD ve İsrail ile çok yakın ilişki halinde, bu sebeple kınamanın ötesinde pratik bir yaptırım kararı alamadıkları gibi, gariban Filistinlileri topun ucuna koyuyorlar.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın ısrarla vurguladığı gibi bugün dediğini hayata geçirebilecek gerçek bir lider lazım. Emin olun ki bu lider ortaya çıktığında, Atatürk gibi varlığı bile İsrail gibi işgalcilere yetecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025