Kutlu doğum haftası 2013 yılı için 14 Nisan’la 20 Nisan arası kutlanıyor.
Peygamberimizin (SAV) doğum günü olan Rebiyülevvel ayının 12. gecesi, Miladi takvime göre 14 Nisan’a denk geldiği için Kutlu Doğum Haftası kabul edildi.
Allah’ın Habibi, varlık sebebimiz olan Peygamber Efendimizin (SAV) doğum gününü her gün kutlasak, O’na her dem salât ve selam göndersek azdır.
Cenab-ı Hak, kutsi hadis-i şerifte “Sen olmasaydın, sen olmasaydın ben bu âlemi yaratmazdım” diyor. İçinde, O’na ve Ehl-i Beytine salât ve selam getirilmeyen namaz ve dua Allah katında makbul değildir.
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de, “Ben ve meleklerim o nebiye salât ve selam getiririz, ey iman edenler siz de salât ve selam getirin” buyurmaktadır.
Allah Resulü (SAV) canlı Kur’andır, Kur’an’ın müşahhas örneğidir. Allah Resulü’nün hayatını, sünnetlerini devre dışı bıraktığınızda ortada ne İslam kalır, ne de Kur’an…
Günümüzde yapılan Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine önemine binaen değinmek istiyorum. İşin seremoni kısmı var ama özünden oldukça uzak.
Kutlamalarda, ön planda, ekranlarda boy boy gözükenlere bakıyoruz -istisnalar kaideyi bozmaz- Peygamberi devre dışı bırakma projesi olan dinlerarası diyalog projesinin gönüllü bazen de ücretli neferleri…
Peygamberin doğumunu kutluyorlar ama Kelime-i Tevhit’ten olmazsa olmaz olan “Muhammedurrasulullah”ı çıkarıyorlar. Peygamberin doğum gününü kutluyorlar ama sünneti inkar ediyorlar, Ehl-i Beytine sataşıyorlar, “Kur’an bize yeter” diyorlar.
Adeta Peygamberin (SAV) doğum gününü içlerinde taşıdıkları inkarı, Haçlı batı ve İsrail için yaptıkları hizmetleri örtmek için kullanıyorlar.
Aynen Peygamber Efendimiz (SAV) döneminde münafıklar tarafından kurulan Mescid-i Dırar gibi…
Mescid-i Dırar, ismi mescit olmasına rağmen niçin bizzat Cenab-ı Hakk’ın emriyle yıkılmıştır? Bu meseleyi çok iyi anlamamız lazımdır.
Çünkü Mescid-i Dırar, fitne amaçlı olarak, Müslümanları Peygamberin (SAV) mescidinden uzak tutmak için münafıklarca inşa edilmiştir.
Bugün kutlu doğum haftasını Hz. Peygambersiz bir din anlayışını empoze etmek için örtü olarak kullananların görüntüleri farklı, icraatları farklıdır.
Bugün batı dünyasında, Danimarka’da, Hollanda’da, Almanya’da, Fransa’da, ABD’de ve hemen hemen bütün batı ülkelerinde Hz. Peygamber hakkında iftiralar hakaretler çoğalırken, işin garip tarafı başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasından bu manevi saldırılara tepkiler gittikçe azalmaktadır.
Kutlu doğum haftaları sözde her yerde kutlanıyor ama organize edenlerin niyetlerinden olacak ki, Allah Resulü’ne, O’nun sünnetlerine, bizlere bıraktığı değerlere sahip çıkma ise gittikçe azalıyor.
Aynen Türklüğü devre dışı bırakma yarışına girenlerin göstermelik olimpiyatlarla, yarışmalarla sözde Türkçeye sahip çıkması gibi…
Yaşanan son İmralı sürecine siyasilerimiz Milli Birlik Projesi diyor ama bu süreçte milli olan her şey devre dışı bırakılıyor. Aynen bu şekilde sözde dindarlık kisvesi altında kutlu doğum haftaları tertip ediliyor, bu organizasyonların gölgesinde başta Peygamber efendimiz olmak üzere dini değerlerimiz devre dışı bırakılıyor.
Sözümüz, Hz. Peygamberin izini takip eden, Ehl-i Beyt’ine sahip çıkanlar için değildir.
Peygamberimizin (SAV) doğum günü olan Rebiyülevvel ayının 12. gecesi, Miladi takvime göre 14 Nisan’a denk geldiği için Kutlu Doğum Haftası kabul edildi.
Allah’ın Habibi, varlık sebebimiz olan Peygamber Efendimizin (SAV) doğum gününü her gün kutlasak, O’na her dem salât ve selam göndersek azdır.
Cenab-ı Hak, kutsi hadis-i şerifte “Sen olmasaydın, sen olmasaydın ben bu âlemi yaratmazdım” diyor. İçinde, O’na ve Ehl-i Beytine salât ve selam getirilmeyen namaz ve dua Allah katında makbul değildir.
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de, “Ben ve meleklerim o nebiye salât ve selam getiririz, ey iman edenler siz de salât ve selam getirin” buyurmaktadır.
Allah Resulü (SAV) canlı Kur’andır, Kur’an’ın müşahhas örneğidir. Allah Resulü’nün hayatını, sünnetlerini devre dışı bıraktığınızda ortada ne İslam kalır, ne de Kur’an…
Günümüzde yapılan Kutlu Doğum Haftası etkinliklerine önemine binaen değinmek istiyorum. İşin seremoni kısmı var ama özünden oldukça uzak.
Kutlamalarda, ön planda, ekranlarda boy boy gözükenlere bakıyoruz -istisnalar kaideyi bozmaz- Peygamberi devre dışı bırakma projesi olan dinlerarası diyalog projesinin gönüllü bazen de ücretli neferleri…
Peygamberin doğumunu kutluyorlar ama Kelime-i Tevhit’ten olmazsa olmaz olan “Muhammedurrasulullah”ı çıkarıyorlar. Peygamberin doğum gününü kutluyorlar ama sünneti inkar ediyorlar, Ehl-i Beytine sataşıyorlar, “Kur’an bize yeter” diyorlar.
Adeta Peygamberin (SAV) doğum gününü içlerinde taşıdıkları inkarı, Haçlı batı ve İsrail için yaptıkları hizmetleri örtmek için kullanıyorlar.
Aynen Peygamber Efendimiz (SAV) döneminde münafıklar tarafından kurulan Mescid-i Dırar gibi…
Mescid-i Dırar, ismi mescit olmasına rağmen niçin bizzat Cenab-ı Hakk’ın emriyle yıkılmıştır? Bu meseleyi çok iyi anlamamız lazımdır.
Çünkü Mescid-i Dırar, fitne amaçlı olarak, Müslümanları Peygamberin (SAV) mescidinden uzak tutmak için münafıklarca inşa edilmiştir.
Bugün kutlu doğum haftasını Hz. Peygambersiz bir din anlayışını empoze etmek için örtü olarak kullananların görüntüleri farklı, icraatları farklıdır.
Bugün batı dünyasında, Danimarka’da, Hollanda’da, Almanya’da, Fransa’da, ABD’de ve hemen hemen bütün batı ülkelerinde Hz. Peygamber hakkında iftiralar hakaretler çoğalırken, işin garip tarafı başta Türkiye olmak üzere İslam dünyasından bu manevi saldırılara tepkiler gittikçe azalmaktadır.
Kutlu doğum haftaları sözde her yerde kutlanıyor ama organize edenlerin niyetlerinden olacak ki, Allah Resulü’ne, O’nun sünnetlerine, bizlere bıraktığı değerlere sahip çıkma ise gittikçe azalıyor.
Aynen Türklüğü devre dışı bırakma yarışına girenlerin göstermelik olimpiyatlarla, yarışmalarla sözde Türkçeye sahip çıkması gibi…
Yaşanan son İmralı sürecine siyasilerimiz Milli Birlik Projesi diyor ama bu süreçte milli olan her şey devre dışı bırakılıyor. Aynen bu şekilde sözde dindarlık kisvesi altında kutlu doğum haftaları tertip ediliyor, bu organizasyonların gölgesinde başta Peygamber efendimiz olmak üzere dini değerlerimiz devre dışı bırakılıyor.
Sözümüz, Hz. Peygamberin izini takip eden, Ehl-i Beyt’ine sahip çıkanlar için değildir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025