Hükümetin 20 yıldır uyguladığı borca, ithalata ve tavize dayalı ekonomi politikaları, her konuda yanlış sonuçların yaşanmasına neden oluyor.
Dün Ticaret Bakanı Mehmet Muş Mayıs ayına ilişkin dış ticaret verilerini açıkladı. Buna göre, Mayıs ayında ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15.2 artarak 19 milyar dolara ulaşırken, ithalat ise yüzde 43.8 artarak 29.7 milyar dolara yükseldi.
Ticaret Bakanı Muş, bu verileri değerlendirirken her zaman olduğu gibi tek taraflı olarak olayı ele aldı ve şunları söyledi: "İhracatta güçlü performansımızı Mayıs ayında da sürdürdük. Mayıs ayı ihracatımız, yüzde 15,2 artışla 19 milyar dolar oldu. Bu tüm zamanların en yüksek Mayıs ayı ihracatıdır. 2022 yılında, ilk 5 ayın tamamında en yüksek aylık ihracat değerine ulaştık ve beşte beş yaptık."
Doğru, ihracatta rekor kırdık ama ithalatta daha fazla rekor kırdığımız için dış ticaret açığında da rekor kırdık. Mayıs ayında dış ticaret açığın yıllık bazda yüzde 157 artarak 10.7 milyar dolara ulaştı.
Her zaman belirttiğimiz gibi, yine zararına ticaret yapmışız.
29.7 milyar dolar olan ithalat içindeki en büyük pay 24.1 milyar dolar ile hammadde grubunda…
Hammadde deyince de akla madencilik politikası geliyor.
En başta şu tespiti yapalım: Türkiye'nin bugün yeni rekorlar kırarak dış ticaret açığı vermesinin en temel nedeni bir madencilik ve enerji politikası olmamasındandır.
Türkiye, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde müdellel bir şekilde ortaya koyduğu gibi tam bir maden ve enerji kaynağı cenneti…
3 katrilyon dolarlık maden rezerviyle Türkiye gibi yüzlerce ülkeyi kıyamete kadar bakabilecek kaynaklara sahip.
Türkiye'nin siyasileri bu kaynakları işletip Türkiye'yi dünyanın en güçlü ülkesi yapacaklarına, çıkardıkları peş peşe yasalarla bu maden zenginliğimizi yabancılara ve yandaşlara devrettiler. Şimdi de dış ticaret açığı ve cari açık ile bu yanlış politikanın faturasını millete ödetiyorlar.
Bunu nasıl yaptıklarının mantığını ve örneklerini Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emre Vona, "Mevzu Ekonomi: Çözüm Milli Ekonomi Modeli" programında anlatmıştı.
Vona, yaptığı konuşmada, "Özelleştirme İdaresinin resmi internet sitesinde 'Özelleştirmenin temel amacı devletin ekonomide işletmecilik alanından tümüyle çekilmesini sağlamaktır' yazıyor. Yani bir kurum zarar ediyor diye özelleştirilmiyor, ya da iyi işletilmiyor diye özelleştirilmiyor. Özelleştirmenin amacı, devleti işletmecilikten öyle ya da böyle çıkarmak" dedi.
Ve Vona konuyla alakalı birçok örnek aktarıyor, sadece ETİBANK örneği bile oldukça çarpıcı… Vona şunları söylüyor:
"1935 senesinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ETİBANK'ı kuruyor. ETİBANK çok büyük bir kurum, tek başına özelleştirilemeyeceği için ETİ Holding'e çevriliyor. ETİ Krom, ETİ Gümüş, ETİ Bakır gibi şirketler kuruluyor ve bunlar tek tek özelleştiriliyor. ETİ Holding vergi rekortmeni, parada sorun yok. Rezervde dünyada 4. sıradayız, rezerv problemimiz yok. Üretimde 3. sıradayız, üretim problemi yok. 225 milyon dolarlık ihracat yapıyoruz, ihracat problemimiz yok. Para var, rezerv var, üretim var, ihracat var. Peki, sen bu firmayı niye özelleştirdin, hangi akla hizmet özelleştirdin?"
Madenler millet yararına devlet tarafından çıkartılıp işlenmesi ve hammadde ve enerji bu şekilde üretilmesi gerekirken, kendi madenlerimiz ve enerji kaynaklarımız "aman devlet üretmesin" mantığıyla bakılıp yabancılara devredilince sonuçta devasa hammadde ve enerji ithalatıyla karşılaştık.
Bu mantık devam ettiği müddetçe sizce AKP hükümetinin "ihracat modeli" bir işe yarar mı? Ürettikçe, ihraç ettikçe daha fazla hammadde ve enerji ithalatı yapılacak ve sonuç daha fazla dış ticaret açığı ve cari açık olacak. Bu, iki kere iki dört kadar kesin bir sonuç…
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş boşuna, "Hazine üzerinde oturan dilenci gibiyiz" demiyor.
'Manisa'nın Salihli ilçesinde bir zeytin bahçesini sulamak için açılan sondaj kuyusundan petrol fışkırdı. TPAO yetkilileri inceleme yapmak için kuyudan numune aldı.' Haberini alıntılayan Hüseyin Baş, yaptığı paylaşımda, "Ülkemizde bilinen petrol rezervi 370 milyon varil. Tahmini petrol rezervimiz 8 milyar varil. Hazine üzerinde oturan dilenci gibiyiz" ifadelerini kullanmıştı.
Türkiye'nin her yerinden petrol fışkırıyor, yüzeye bu kadar yakın ama bizler bu gerçeklerin üstünü örtüp petrol ithal etmeye devam ediyoruz.
Aynı durum tüm hammadde ve enerji kaynakları için geçerli.
Türk milleti de bir türlü bu gerçeği görmüyor; bu gerçeği dile getiren BTP liderini ve kurmaylarını duymuyor, duymazdan geliyor.
Bu kafayla daha çoook feryat ederiz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024