Ülke olarak 'varlık-yokluk' mücadelesi veriyoruz.
Yaşadığımız bu tarihi süreçte, gelişmeler elbette bir anda ortaya çıkmadı. İçine düşürüldüğümüz bu durumun en büyük sebebi bizi yönetenlerdir. İşi bilmemeleri veya bizzat görevlerinin gereği, verilebilecek en büyük zararı ülke olarak bize yaşatmışlar, yaşatmaktalar. Başımıza musallat olan kötü yönetim ve faiz ödemeleri toplamının 295 milyar dolar olduğunu hatırlatmak herhalde ne demek istediğimizi özetlemektedir.
Bu milletin evladı olarak yaşadığımız karanlık tablo içerisinde elbette elimizden gelen bütün gayretleri ortaya koyma zaruretimiz vardır. Madem hastalık teşhis edilmiştir; o halde tedavisinin de gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Çözüm, iyi idareden geçmektedir. İnsan kaynaklarımızın, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizin en verimli şekilde değerlendirilmesinden geçmektedir.
İşte bu kapsamda memleketini seven sanayici ve iş adamları ile görüşmelerimize devam ediyoruz. Geçen hafta Gaziantep ve Kilis'teki temaslarımızdan sonra, bu hafta da Malatya ve Elazığlı sanayici ve iş adamları ile görüşmelerimiz oldu.
Memleketimizin her tarafında yaşanan tablo aynı. Sanayide üretim durma noktasına gelmiş, esnaf kepenk kapatmakla meşgul. Vatandaş evine götüreceği bir dilim ekmeğin hesabını yapıyor. Ayakta durabilen iş adamları ise daha kaç ay sabredebileceklerinin hesabını yapıyor. Hükümet tarafından uygulanan politikaların ülkenin sorunlarını çözemeyeceğini artık ifade ediyorlar. Ayrıca hükümetin sorunları çözmek isteyip istemedikleri konusunda da tereddütleri var. El birlik olarak bilinçli bir kötüleştirme politikası izlendiğini de ifade edenler oldukça fazla sayıda bulunuyor.
Görüştüğümüz, beraberce oturup istişare ettiğimiz iş çevresi Prof. Dr. Haydar Baş beyin mutlaka millete sahip çıkmasını istiyor ve bunu her fırsata tekrarlıyor.
Bilindiği gibi Haydar Baş Beye İngiltere ve Amerika ve bir çok ülke tarafından verilmiş ödüller var.
"İnsan haklarına ve modern ekonomik görüşe hizmetlerinden dolayı uluslar arası liyakat sertifikası",
"1994 zirvede kim kimdir?" kitabında geniş bir yer yerildiği,
"Modern ekonomiye, ilme ve topluma eşsiz katkılarından dolayı" ödüller verildiği,
Amerikan Biyografi Enstitüsü tarafından "1994 yılın adamı"
"Saygın liderlik ödülleri" verildiği herkes tarafından biliniyor.
Ülkeyi yönetmeye talip olanların icazet için peşinden koştukları devletler bizzat Prof. Dr. Haydar Baş Beye ödül üstüne ödül veriyorlar.
Şu hatıra da manidar. Hocamızın dış işler sekreteri Engin Çamurdan Bey anlatıyor. Amerika'da Biyografi Enstitüsü hocamızı taltif etmek, fikirlerinden istifade etmek istiyor. Hocamız madem benim fikirlerimden faydalanmak istiyorlar o halde Türkçe bilen bir tercüman bulsunlar ben onlara kendi dilimle hitap edeceğim diyor. Neticede onlar Türkçe bilen bir tercüman bularak Prof. Dr. Haydar Baş Beyi dinliyorlar. Böylece ulusal gurur ve milli benliğimize ait mesaj da net olarak verilmiş oluyor.
Evet, Malatyalı ve Elazığlı, işadamlarının da yoğun iltifatı ile karşılaşmış bulunuyoruz.
"Ne zamana kadar bekleyeceğiz?" diyorlar, "artık partimizi kurun" diyorlar.
Şunu da ekliyorlar "lütfen Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu ülkede başbakan olsun" diyorlar. Hocamızın partinin başına geçmesi için ikna edilmesini istiyorlar.
Ne diyelim, hayırlısı.
Yaşadığımız bu tarihi süreçte, gelişmeler elbette bir anda ortaya çıkmadı. İçine düşürüldüğümüz bu durumun en büyük sebebi bizi yönetenlerdir. İşi bilmemeleri veya bizzat görevlerinin gereği, verilebilecek en büyük zararı ülke olarak bize yaşatmışlar, yaşatmaktalar. Başımıza musallat olan kötü yönetim ve faiz ödemeleri toplamının 295 milyar dolar olduğunu hatırlatmak herhalde ne demek istediğimizi özetlemektedir.
Bu milletin evladı olarak yaşadığımız karanlık tablo içerisinde elbette elimizden gelen bütün gayretleri ortaya koyma zaruretimiz vardır. Madem hastalık teşhis edilmiştir; o halde tedavisinin de gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Çözüm, iyi idareden geçmektedir. İnsan kaynaklarımızın, yer altı ve yer üstü zenginliklerimizin en verimli şekilde değerlendirilmesinden geçmektedir.
İşte bu kapsamda memleketini seven sanayici ve iş adamları ile görüşmelerimize devam ediyoruz. Geçen hafta Gaziantep ve Kilis'teki temaslarımızdan sonra, bu hafta da Malatya ve Elazığlı sanayici ve iş adamları ile görüşmelerimiz oldu.
Memleketimizin her tarafında yaşanan tablo aynı. Sanayide üretim durma noktasına gelmiş, esnaf kepenk kapatmakla meşgul. Vatandaş evine götüreceği bir dilim ekmeğin hesabını yapıyor. Ayakta durabilen iş adamları ise daha kaç ay sabredebileceklerinin hesabını yapıyor. Hükümet tarafından uygulanan politikaların ülkenin sorunlarını çözemeyeceğini artık ifade ediyorlar. Ayrıca hükümetin sorunları çözmek isteyip istemedikleri konusunda da tereddütleri var. El birlik olarak bilinçli bir kötüleştirme politikası izlendiğini de ifade edenler oldukça fazla sayıda bulunuyor.
Görüştüğümüz, beraberce oturup istişare ettiğimiz iş çevresi Prof. Dr. Haydar Baş beyin mutlaka millete sahip çıkmasını istiyor ve bunu her fırsata tekrarlıyor.
Bilindiği gibi Haydar Baş Beye İngiltere ve Amerika ve bir çok ülke tarafından verilmiş ödüller var.
"İnsan haklarına ve modern ekonomik görüşe hizmetlerinden dolayı uluslar arası liyakat sertifikası",
"1994 zirvede kim kimdir?" kitabında geniş bir yer yerildiği,
"Modern ekonomiye, ilme ve topluma eşsiz katkılarından dolayı" ödüller verildiği,
Amerikan Biyografi Enstitüsü tarafından "1994 yılın adamı"
"Saygın liderlik ödülleri" verildiği herkes tarafından biliniyor.
Ülkeyi yönetmeye talip olanların icazet için peşinden koştukları devletler bizzat Prof. Dr. Haydar Baş Beye ödül üstüne ödül veriyorlar.
Şu hatıra da manidar. Hocamızın dış işler sekreteri Engin Çamurdan Bey anlatıyor. Amerika'da Biyografi Enstitüsü hocamızı taltif etmek, fikirlerinden istifade etmek istiyor. Hocamız madem benim fikirlerimden faydalanmak istiyorlar o halde Türkçe bilen bir tercüman bulsunlar ben onlara kendi dilimle hitap edeceğim diyor. Neticede onlar Türkçe bilen bir tercüman bularak Prof. Dr. Haydar Baş Beyi dinliyorlar. Böylece ulusal gurur ve milli benliğimize ait mesaj da net olarak verilmiş oluyor.
Evet, Malatyalı ve Elazığlı, işadamlarının da yoğun iltifatı ile karşılaşmış bulunuyoruz.
"Ne zamana kadar bekleyeceğiz?" diyorlar, "artık partimizi kurun" diyorlar.
Şunu da ekliyorlar "lütfen Prof. Dr. Haydar Baş Bey bu ülkede başbakan olsun" diyorlar. Hocamızın partinin başına geçmesi için ikna edilmesini istiyorlar.
Ne diyelim, hayırlısı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- İsrail-Türkiye savaşına doğru mu? / 20.07.2025
- Ahrazlık töreye sığar mı? / 19.07.2025
- Milletin adı belli: Türk milleti / 17.07.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: Milletin adamı, insanlığın kazanımı / 16.07.2025
- Barış mı, pazarlık mı? / 14.07.2025
- Cumhurbaşkanına hakaret, anayasanın temel niteliklerine saldırı ve terörsüz Türkiye / 13.07.2025
- Abdullah Öcalan’ın videolu açıklaması: Barış mı, pazarlık mı? / 12.07.2025
- Emekliler baş tacıdır, hakkı teslim edilmeli! / 06.07.2025
- Kerbelâ ruhu bizi diriltecek olandır / 05.07.2025
- Kemer sıkılıyor, emekli boğuluyor / 28.06.2025
- Ahrazlık töreye sığar mı? / 19.07.2025
- Milletin adı belli: Türk milleti / 17.07.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: Milletin adamı, insanlığın kazanımı / 16.07.2025
- Barış mı, pazarlık mı? / 14.07.2025
- Cumhurbaşkanına hakaret, anayasanın temel niteliklerine saldırı ve terörsüz Türkiye / 13.07.2025
- Abdullah Öcalan’ın videolu açıklaması: Barış mı, pazarlık mı? / 12.07.2025
- Emekliler baş tacıdır, hakkı teslim edilmeli! / 06.07.2025
- Kerbelâ ruhu bizi diriltecek olandır / 05.07.2025
- Kemer sıkılıyor, emekli boğuluyor / 28.06.2025