Bugün Muharrem ayının 10'u, Aşura günü…
Bu gün insanlık tarihinde çok önemli hadiselerin yaşandığı bir gündür.
Hz. Musa'nın denizi yarması, Hz. Nuh'un gemisinin karaya oturması, Hz. Yunus'un balığın karnından kurtulması, Hz. Adem'in tövbesinin kabulü, Hz. Yusuf'un kuyudan çıkarılışı, Hz. İsa'nın göğe yükselmesi, Hz. Davut'un tövbesinin kabulü, Hz. İsmail'in doğumu, Hz. Yakup'un gözlerinin yeniden görmeye başlaması, Hz. Eyyub'un şifaya kavuşması…
Bütün bu mucizevî hadiseler Muharrem ayının 10'uncu günü vuku bulmuştur.
Fakat bu gün öylesine bir hadise yaşanmıştır ki, bütün bu olayların üstünü kapatmış ve mutluluk günü olan, kurtuluş günü olan bu günü bir "matem günü"ne dönüştürmüştür.
O da, âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Hz. Peygamberimizin (s.a.v.) "oğlum" diye hitap ettiği, "O Bendendir, Ben de O'ndanım" dediği cennet gençlerinin efendisi, tüm insanlığın örneği sevilmiş ve seçilmiş Ehl-i Beyt'in beş ferdinden biri olan Hz. Hüseyin (a.s.) ve yarenlerinin bu gün bir zalimler güruhu tarafından şehit edilmesidir.
Allah şefaatlerinden mahrum etmesin.
Kan dökmenin, herhangi bir insanı dahi öldürmenin haram kılındığı bu mübarek aylarda ve günlerde hakkında tertemiz olduğuna dair Kur'an ayetinin bulunduğu, cennetin efendilerinden olduğuna dair birçok hadis-i şerifin bulunduğu bu büyük insanın canına kast edenlerin ne dünyada ne de ahirette yatacak yeri yoktur.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) daha hayattayken birçok defa İmam Hüseyin'in şahadetinden bahsetmiş ve gözyaşlarını tutamamıştır.
Hafız Ahmet bin Hüseyin Beyhaki, Umeyr kızı Esma'dan şöyle naklediyor:
Hüseyin (a.s.) dünyaya geldiğinde Rasulullah (s.a.v.) yanıma gelerek; "Ey Esma! Çocuğumu bana getir" diye buyurdu.
Ben Hüseyin'i beyaz bir kundağa sararak Rasulullah'a götürdüm. Rasulullah (s.a.v.) onun sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okuduktan sonra Hüseyin'i bana verdi ve ağlamaya başladı.
Rasulullah'a; "Anam babam sana feda olsun Ey Allah'ın Resulü, ağlamanızın sebebi nedir?" diye sorduğumda, âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber; "Bu çocuğuma (İmam Hüseyin'e) ağlıyorum" diye cevap verdi.
Hâkim Nişaburi, Haris'in kızı Ümm'ül- Fazl'dan şöyle rivayet ediyor:
Bir gün Hüseyin'i (a.s.) Hz. Rasulullah'ın (s.a.v.) yanına götürüp onu Peygamber'in kucağına verdiğimde Hazretin yüzünü diğer tarafa çevirerek ağladığını gördüm.
Bunun üzerine; "Ya Rasulallah! Anam babam sana feda olsun, size ne oldu (niçin ağlıyorsunuz?) diye sorduğumda şöyle buyurdular:
"Cebrail şimdi yanıma gelerek ümmetimin bu çocuğumu öldüreceğini bana haber verdi.
Daha sonra Cebrail Hüseyin'in katledildiği yerden kan renkli olan bir avuç toprak bana getirdi."
İbn-i Sa'd "Tabakat'ul- Kübra" adlı kitabında Hz. Aişe'den şöyle naklediyor:
Rasulullah (s.a.v.) bir gün uyuduğu sırada Hüseyin içeriye girdi ve Rasulullah'a doğru yürümeğe başladı.
Ben onu Rasulullah'dan uzaklaştırıp işimin başına döndükten sonra Hüseyin tekrar iki âlem serverinin yanına yaklaştı.
Bu sırada Hz. Peygamber ağlar bir şekilde uykudan uyandı.
"Niçin ağlıyorsunuz?" dediğimde; "Cebrail Hüseyin'in şehit düşeceği yerin toprağını bana gösterdi. Allah'ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir" diye buyurdu.
Evet, Allah'ın gazabı, gerçekten Mü'min olanların üzerine olmayacağına göre, O'nu şehit edenleri hala Müslüman olarak gösterme gayretlerinin batıl olduğu aşikârdır.
Bir diğer önemli nokta ise; İmam Hüseyin'in şahadetine ağlayıp da O'nun, şahadetiyle vermek istediği mesajı kavramamak Allah'ın muradını kavramamak demektir.
İmam Hüseyin'in mücadelesi İslam'ı kullanarak insanlara zulmedenlere karşıdır.
Hüseyni duruş, şartlar ne olursa olsun, bâtılın karşısında dimdik durmayı gerektirir.
Eğer birileri İmam Hüseyin'in yolunda olduğunu iddia edip de üç kuruşluk dünya menfaati uğruna yanlış olanların safında yerini alıyorsa, bu onların, İmam Hüseyin'e biat etme vaadiyle mektup gönderip, ardından da Yezid'in ordusunda saf tutan ve İmam Hüseyin'i şehit eden zalimler arasında olduğunu göstermektedir.
Unutmayalım ki İmam Zeynelabidin'i (a.s.) Yezid'in güruhuna teslim eden Kufeli de ağlayarak bu ihaneti yaptı.
Allah sıratı müstakiminden, Ehl-i Beyt'inin yolundan bizleri ayırmasın. Âmin.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024