Türkiye ve Rusya arasında Soçi'de sağlanan İdlib mutabakatından sonra gözler Münbiç ve Fırat'ın doğusuna çevrildi. Çünkü Suriye'de çözümü getirecek ve toprak bütünlüğünü sağlayacak siyasi sürecin başlayabilmesi, yeni anayasanın hazırlanabilmesi için bu sorunun da ivedlikle çözülmesi gerekiyor.
Ama ne var ki, Münbiç ve Fırat'ın doğusunda çözüm, Suriye'nin diğer bölgelerindeki gibi olmayacak, çok çetin ve zorlu bir süreç bekliyor. Çünkü burada, ABD'nin desteklediği bir terör örgütünün, PYD/YPG'nin hâkimiyeti var; üstelik ABD 25'i aşkın askeri üsle, 7000 tır, 3000 kargo uçağı ağır silahla, en az 5000 askerle buraya yerleşmiş durumda…
Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2000'li yılların başından bu yana ifade ettiği gibi, "ABD, küresel ısınmadan dolayı yaşayacağı olumsuz iklim şartları sebebiyle kendine vatan arıyor ve vatan olarak Ortadoğu coğrafyasını seçti."
ABD, 2011'den bu yana gerek DEAŞ ve benzeri terör örgütleri bahanesiyle, gerekse PYD/YPG kılıfıyla Suriye'de kendisine bir vatan coğrafyası açmış oldu. Şimdi bu kazanımlarını kaybetmemek için elinden geleni yapacaktır.
Yani Münbiç'te ve Fırat'ın doğusunda sadece terör örgütü PYD/YPG yok, daha tehlikeli bir şey var, burada vatan hesabı güden bir ABD…
Bu sebeple ABD'nin gerek Münbiç gerekse Fırat'ın doğusu konusunda yaptığı mutabakatlara bağlı kalması, verdiği sözleri tutması asla mümkün değil…
Bazen tutuyor gibi gözükse de emin olun bu kandırmacadan ibarettir.
Dikkat ederseniz önce PYD/YPG idi, sonra Suriye Demokratik Güçleri (SDG) oldu.
Münbiç'te PYD/YPG'yi de Münbiç Askeri Konseyi makyajıyla bizlere yutturmaya çalıştı.
ABD ile Türkiye, 4 Haziran'da Münbiç konusunda bir mutabakat yapmıştı. Münbiç'in YPG'den temizlenmesi konusunda 90 günlük bir takvimde anlaşılmıştı. 120 günden fazla süre geçti ve ABD bu konuda hiçbir adım atmadığı gibi yeni gelişmeler duyuyoruz. Bırakın YPG'nin Münbiç'i terk etmesini buradaki varlığını daha da muhkemleştirdiğini öğreniyoruz.
YPG, Münbiç'e yönelik herhangi bir operasyona karşılık savunma yapmak için kent merkezinin etrafını çukurlarla çevreledi. Çukurların toplam uzunluğu 30 kilometreyi bulmuş durumda… Ayrıca çukurların önüne toprak setler de inşa etti.
YPG, Münbiç'i terk etmenin aksine buraya güç toplamaya, militanların sayısını artırmaya çalışıyor. TSK'nın Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında operasyon düzenlediği Afrin'den kaçan teröristler de buradaki YPG'lilere katılmış durumda… Bunlara askeri eğitim veriliyor. YPG, Münbiç'in sınır bölgelerine yığınak yapıyor, çatışmaya hazırlanıyor.
ABD, yarın bir gün "YPG Münbiç'ten çekildi" dese bile bu YPG'lilerin çekildiği anlamına gelmeyecek, sadece makyaj değişecek. ABD, neden YPG'yi çekmeyecek, diye sorarsanız çünkü Suriye'deki varlık sebebi YPG… Suriye'de YPG demek, ABD demek…
Bu sebeple ABD, Cenevre'de YPG'nin yeni Anayasa Komitesi'nde olmasını talep etti ve sunduğu tekliflerde yerel yönetimlerin de yetkili olmasını istedi. YPG yetki sahibi olursa, "ABD güvenlik için burada kalmalı" diyecek ve ABD'nin Suriye'deki varlığı legal ve kalıcı olacak, hesap bu…
Peki, Rusya olaya nasıl bakıyor? Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Verşinin, Suriye'de Kürt güçlerin kontrolünde olan toprakların, bu ülkenin 'ayrılmaz bir parçası olduğunu' ve Kürtlerin bu bölgelerde kendilerini 'iyi ve özgür hissetmesi gerektiğini' söyledi.
Verşinin ayrıca, Kürt güçler ve Suriye hükümeti arasında temasların devam ettiğini belirtip tarafların bir tür uzlaşıya varmasını istediklerini söyledi.
Eğer Suriyeli Kürtlerin burada iyi ve özgürce yaşanması isteniyorsa, bunun ABD'nin kontrolünde olan PYD/YPG ya da farklı isimle SDG ile olmayacağı açık… Çünkü öyle ya da böyle ipler ABD'nin elinde bulunuyorsa, orada iyilik ve özgürlük asla olmayacaktır.
Muhatap olarak YPG alınıp, Kürt güçler olarak YPG kastediliyorsa, Suriye'de toprak bütünlüğü asla sağlanamaz. Ve ABD'nin Suriye'deki varlığı tescillenmiş olur. Bu ne Suriye'nin ne de Rusya'nın menfaatine olacaktır.
Münbiç ve Fırat'ın doğusu bugün işgal altındadır ve bu işgali yapan ABD'nin koordinatörlüğünde YPG terör örgütüdür. Buranın kendi halkı, Kürt de olsa, Arap da olsa asla böyle bir işgale razı değildir. Eğer çözüm aranıyorsa bu PYD/YPG dışında, buranın teröre bulaşmamış kendi halkıyla olacaktır.
Batman Gürcüş'te yaşanan, 8 askerimizin şehit düştüğü kalleş terör saldırısı bu yaşanan gelişmelerden uzak değildir. Bu saldırı, İdlib mutabakatıyla gözlerin Münbiç ve Fırat'ın doğusuna çevrilmesine verilen bir cevaptır. Dahası, sınırımızın ötesinde ABD'nin desteğiyle kurulması planlanan bir sözde yerel terör devletinin yansımasıdır; Türkiye'ye, hedefin sadece Suriye ve Irak'la sınırlı olmadığının mesajıdır.
ABD'nin kurduğu bu terör bölgesi, tüm bölge ülkelerini direkt olarak tehdit etmektedir.
Bu mesele de Astana süreciyle acilen masaya yatırılmalıdır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024