İnsanların en büyük zaaflarından bir tanesi geçmişi çok çabuk unutmasıdır. Musul ve bu bölgede yaşayan Türkmenleri unutmak, geleceği yorumlamaya çok büyük engel teşkil eder. Ülkemiz ve milletimiz üzerinde hesabı olanların mantığını ve yöntemini anlamak açısından çok önemli bir örnektir. Milli Mücadelenin önderi Gazi Mustafa Kemal Paşa, Musul'u Misak-ı Milli sınırları içine almıştı. Ancak Musul meselesi Lozan Konferansı'nda çözümlenmesi zor bir sorun haline gelmişti. İsmet Paşa bölgede halk oylaması yapılmasını önerir. Ancak bu öneri İngiliz delegesi Lord Curzon tarafından reddedilir. İngilizler Musul meselesini Konferansın programından çıkartarak Türkiye İngiltere arasında bir antlaşma ile çözülmesini önerir. Anlaşma sağlanamazsa konunun Milletler Cemiyeti'ne havale edilmesi kararlaştırılır. Atatürk'ün kanaati ülkenin o an için savaşa hazır olmadığı idi. Lozan'da Musul konusunda ısrar etmek bütün ülkeleri karşımıza almak demekti. Bundan dolayı Atatürk, İngiltere ile konuyu birebir ele almayı uygun görür. Ancak Atatürk bunun Musul'dan vazgeçmek olmadığını ısrarla vurgular. Anlaşma sağlanamayınca Musul meselesi Milletler Cemiyeti'ne havale edilir. M.C. Türkiye'nin aleyhine karar verir. Beşyüzbin İngiliz sterlinine karşılık 1926 tarihinde Musul'dan vazgeçilir.
İngiltere ve Fransa Musul'u ele geçirmek için gizli Sykes-Pict antlaşmasını bunun için yapmışlardı. 30 Ekim 1918'de Mondros imzalandığında Musul'un önemli bir bölümü Osmanlı'nın elinde idi. 8 Kasım 1918'de İngilizler Musul'u işgal ettiler. Oysa Mustafa Kemal 1919'da güney sınırımızı Misak-ı Milli sınırlarımızı belirtmiş, güney sınırımızı Kerkük'ü dahil ederek Musul şeklinde çizmişti. Türkiye ve İngiltere arasındaki Musul ve bölgesi kavgası Lozan Konferansı'na kadar sürer.
1926'da Ankara antlaşması ile Musul Irak'a verilir. Musul bölgesinde resmi dil ve eğitim dili Türkçe olacak şartı konuldu. Bu kurala iki yıl bile uyulmadı. Bu tarihten sonra Türkmenlerin iki yakası bir araya gelmedi. Tarih vahşi bir tarzda barbarca öldürülen binlerce Türk'ün katliamına şahit olmuştur. Dünya bu katliamlara duyarsız kalmış ve kalmaya devam etmektedir. Türkiye'nin sessiz kalması veya formaliteden konuşması; Türkmenleri aralarında gözyaşları akıtarak şöyle konuşturuyordu: "Bizi öldüren düşmanın kurşunu değil, büyük Türkiye'mizin bu ilgisizliğidir." (Türkiye Gazetesi, 14 Eylül 1991). Bu katliamın fotoğrafları, film ve dokümanları halkın aşırı tepkisi yüzünden ülkemizde yayınlanması yasaklanıyordu. (Cumhuriyet, 22 Ekim 1959). Türkmenlerin idamlarında bile Türkiye'nin eli kolu bağlı idi.
Bu süreç içinde Türkmen ailelerin sahip olabilecekleri toprak büyüklüğü 1000 dönümden 300 dönüme düşürüldü. Türkiye'den tam anlamı ile coğrafi bağlantısını koparmak için Musul'un kazası Dohuk vilayet yapıldı. 1984 tarihinde Kerkük Türkmenlerine gayri menkul satın almaları yasaklanmıştır. Devamında Türkmenlerin arazileri istimlak edilmiştir.
1991 Körfez savaşından sonra Barzani ve Talabani'nin Peşmergeleri güvenli bölge tahsisi edilip BM korumasına alındı. Güvenli bölge hiçbir şekilde 36. Paralele uymamakla birlikte Musul bu koruma alanına uymasına rağmen bu korunmaya alınmamıştır. Kürtlerin çoğunlukta olduğu Süleymaniye ili ve Kifri ilçesi 36. Paralelin altında olmalarına rağmen güvenli bölgeye dahil edilmişlerdir. Körfez savaşında Kürtler Kerkük'e girerek Türkmenlere ait nüfus ve tapu defterlerini yakmışlardı. Amerikanın Sesi Radyosu Kuzey Irak'taki Kürt gruplara siyası destek verip Türkiye'ye yönelik kışkırtıcı yayınlar yapmaktadır. Kuzey Irak'ta bütün oluşumlar Türkiye'yi bölmeye yönelik olmasına rağmen, "sınır ötesi Türkiye aleyhtarı bir oluşuma müsaade edilmeyecek" ifadesi olan 1926 Ankara Antlaşmasının 12. Maddesi hiçbir zaman uygulanmadı.
Yakın tarihimizde bu ve buna benzer binlerce olay bu bölgede meydana gelmiştir, gelmeye devam etmektedir. Irak'ın tamamından gelen can ve namus haykırışlarını duymayan anlayıştan hiçbir şey beklenmemelidir. Can ve namus hıçkırıklarını duymayanda vicdan yoktur. Türkiye vatan parçası Musul ve Kerkük'ü bir kenara itemez. Musul ve Kerkük'e sahip çıkamayan Türkiye kendi topraklarını da Musul ve Kerkük gibi kaybetmek zorunda kalabilir. Bu senaryoyu yazanlarla birlikte hareket eden iradelerle bu problemlerin çözülmesi mümkün değildir. Halkımızın Bağımsız Türkiye sevdası Kainat Devletini ortaya çıkaracaktır. Kainat Devleti Türkiye, dünyanın bütün problemlerine çözüm olacaktır.
Irak'ta seçim mi? Dediniz. Tiyatro sevenler izlemeye devam etsin...
-Zeki GARAÇO?LU
İngiltere ve Fransa Musul'u ele geçirmek için gizli Sykes-Pict antlaşmasını bunun için yapmışlardı. 30 Ekim 1918'de Mondros imzalandığında Musul'un önemli bir bölümü Osmanlı'nın elinde idi. 8 Kasım 1918'de İngilizler Musul'u işgal ettiler. Oysa Mustafa Kemal 1919'da güney sınırımızı Misak-ı Milli sınırlarımızı belirtmiş, güney sınırımızı Kerkük'ü dahil ederek Musul şeklinde çizmişti. Türkiye ve İngiltere arasındaki Musul ve bölgesi kavgası Lozan Konferansı'na kadar sürer.
1926'da Ankara antlaşması ile Musul Irak'a verilir. Musul bölgesinde resmi dil ve eğitim dili Türkçe olacak şartı konuldu. Bu kurala iki yıl bile uyulmadı. Bu tarihten sonra Türkmenlerin iki yakası bir araya gelmedi. Tarih vahşi bir tarzda barbarca öldürülen binlerce Türk'ün katliamına şahit olmuştur. Dünya bu katliamlara duyarsız kalmış ve kalmaya devam etmektedir. Türkiye'nin sessiz kalması veya formaliteden konuşması; Türkmenleri aralarında gözyaşları akıtarak şöyle konuşturuyordu: "Bizi öldüren düşmanın kurşunu değil, büyük Türkiye'mizin bu ilgisizliğidir." (Türkiye Gazetesi, 14 Eylül 1991). Bu katliamın fotoğrafları, film ve dokümanları halkın aşırı tepkisi yüzünden ülkemizde yayınlanması yasaklanıyordu. (Cumhuriyet, 22 Ekim 1959). Türkmenlerin idamlarında bile Türkiye'nin eli kolu bağlı idi.
Bu süreç içinde Türkmen ailelerin sahip olabilecekleri toprak büyüklüğü 1000 dönümden 300 dönüme düşürüldü. Türkiye'den tam anlamı ile coğrafi bağlantısını koparmak için Musul'un kazası Dohuk vilayet yapıldı. 1984 tarihinde Kerkük Türkmenlerine gayri menkul satın almaları yasaklanmıştır. Devamında Türkmenlerin arazileri istimlak edilmiştir.
1991 Körfez savaşından sonra Barzani ve Talabani'nin Peşmergeleri güvenli bölge tahsisi edilip BM korumasına alındı. Güvenli bölge hiçbir şekilde 36. Paralele uymamakla birlikte Musul bu koruma alanına uymasına rağmen bu korunmaya alınmamıştır. Kürtlerin çoğunlukta olduğu Süleymaniye ili ve Kifri ilçesi 36. Paralelin altında olmalarına rağmen güvenli bölgeye dahil edilmişlerdir. Körfez savaşında Kürtler Kerkük'e girerek Türkmenlere ait nüfus ve tapu defterlerini yakmışlardı. Amerikanın Sesi Radyosu Kuzey Irak'taki Kürt gruplara siyası destek verip Türkiye'ye yönelik kışkırtıcı yayınlar yapmaktadır. Kuzey Irak'ta bütün oluşumlar Türkiye'yi bölmeye yönelik olmasına rağmen, "sınır ötesi Türkiye aleyhtarı bir oluşuma müsaade edilmeyecek" ifadesi olan 1926 Ankara Antlaşmasının 12. Maddesi hiçbir zaman uygulanmadı.
Yakın tarihimizde bu ve buna benzer binlerce olay bu bölgede meydana gelmiştir, gelmeye devam etmektedir. Irak'ın tamamından gelen can ve namus haykırışlarını duymayan anlayıştan hiçbir şey beklenmemelidir. Can ve namus hıçkırıklarını duymayanda vicdan yoktur. Türkiye vatan parçası Musul ve Kerkük'ü bir kenara itemez. Musul ve Kerkük'e sahip çıkamayan Türkiye kendi topraklarını da Musul ve Kerkük gibi kaybetmek zorunda kalabilir. Bu senaryoyu yazanlarla birlikte hareket eden iradelerle bu problemlerin çözülmesi mümkün değildir. Halkımızın Bağımsız Türkiye sevdası Kainat Devletini ortaya çıkaracaktır. Kainat Devleti Türkiye, dünyanın bütün problemlerine çözüm olacaktır.
Irak'ta seçim mi? Dediniz. Tiyatro sevenler izlemeye devam etsin...
-Zeki GARAÇO?LU
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012