Tam bağımsızlık ve Atatürk sevdalısı Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın verdikleri bağımsızlık mücadelesi uğruna idam edilişlerinin üzerinden tam 52 yıl geçti. Ama isimleri ve verdikleri mücadele asla unutulmadı.
Gencecik üç Cumhuriyet fidanı, 6 Mayıs 1972 yılında gözlerini hayata yumdular; rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
Deniz Gezmiş'in ağabeyi Bora Gezmiş anlatıyor:
"Deniz, çocukken hareketli bir çocuktu. Sokaktaki köpekleri toplar getirir evin bahçesinde beslerdi. Rahmetli ananemin maaşı yattığında yastığının altına koyardı. Deniz de o paradan alır mahalledeki yoksul çocuklara dağıtırdı. Merhametli bir çocuktu. Bencil değildi. Mahallede de herkes onu çok severdi. Babam meyve almak için manava yollardı. Kiraz alsa yarısını mahalledeki çocuklara dağıtırdı. Eve ancak yarısını getirirdi. Onun mücadelesinin hatırlanması da bizi mutlu ediyor."
Deniz Gezmiş, "Amerikan emperyalizmine karşı milli kurtuluş yolunda izindeyiz" başlıklı yürüyüş güncesinde şöyle yazar:
"30 Ekim 1968. Saat 13:30'da toplu halde Atatürk Anıtı önüne giderek bir dakikalık saygı duruşunda bulunduk. Ardından İstiklal Marşı'nı söyleyip, Bayrağımızı ve üzeri yazılı bezi açarak yola koyulduk...
10 Kasım 1968. Biz Anıtkabir'e varmak ve Ata'nın huzurunda O'na bağlılığımızı, hiç değilse saygı duruşunda bulunarak göstermek istiyorduk. Dağınık halde çeşitli yollardan Anıtkabir'e doğru gittik. Her türlü tertiplere, azgınlıklara rağmen yılmayan üç yüz bilinçli kafa... Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bir subayı bize gereken, en mükemmel kolaylığı sağladı.
O sırada çelengimiz getirildi. Çelengin üzerine, 'Amerikan emperyalizmine karşı milli kurtuluş yolunda izindeyiz-Samsun yürüyüşçüleri' yazmıştık...
Ata'nın huzuruna çıktık. Saygı duruşunda bulunduk ve deftere: 'Amerikan emperyalizmine karşı ikinci milli kurtuluş savaşımızda gerçekten izindeyiz. Milli Kurtuluş Savaşımız yok edilemez. Onu yok etmek için bütün Türk milletini yok etmek gerekir. Tam Bağımsız Türkiye için Mustafa Kemal yürüyüşçüleri' yazdık."
Deniz Gezmiş idamla yargılandığı mahkemede, 17 Temmuz 1971 Cumartesi günkü duruşmada şu savunmayı yaptı:
"Bu memlekette Mustafa Kemal'e gerçekten sahip çıkanlar varsa onlar da bizleriz. Onun istiklali tam, Türkiye idealini yalnızca biz devam ettiriyoruz…"
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş bağımsızlık sevdalısı ve bu uğurda can vermiş olan Deniz gezmiş ve arkadaşları için vefat yıl dönümleri münasebetiyle dikkat çekici açıklamalarda bulundu.
Hatırlarsanız BTP lideri Baş, genel başkan olduktan sonra gerçekleştirilen ilk BTP kongresinde yaptığı ilk konuşmada şunları söylemişti:
"Biz genciz, dinamiğiz, çağdaşız, medeniyet sahibiyiz, tüm kültürümüze, tarihimize, değerlerimize bağlıyız, ciddi bir birikime sahibiz. Dünyanın en genç genel başkanlarından biri olarak '24 yaşında kendimi Türkiye'nin bağımsızlığına adıyorum' diyen Deniz Gezmiş gibi ben de kendimi 29 yaşında Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına adıyorum. Bu noktada gençlere şunu söylemek istiyorum: Senin bir hayalin var ve o hayali birlikte gerçekleştireceğiz."
BTP lideri dün kişisel YouTube kanalından yaptığı açıklamada da şunları söyledi:
"Deniz Gezmiş'in son cümleleri, 'Kendimi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bağımsızlığına adıyorum' oldu. Hüseyin İnan'la birlikte idam ediliyorlar, 'Hüseyin korkmuyor musun?' diyor. Hüseyin de, 'Biz korkuyu Kerbela bıraktık' diyor. Yani böyle kendilerini bir fikre, bir düşünceye adamış insanlar ve bu Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsızlığıyla ilgili."
"Deniz Gezmiş ve arkadaşları Türkiye'de muhafazakar kesim ve milliyetçi kesim tarafından çokça hedef tahtasına kondu. Bunu asla doğru bulmuyorum, muhafazakar milliyetçi bir birey olarak söylüyorum bunu. İşte banka soydu, adam kaçırdı, adam vurdu vs. Bunların hiçbirinin tarihsel olarak ispatı yoktur. 23 yaşında bir gencin Türkiye Cumhuriyeti Devletine oluşturabileceği hiçbir tehdit de yoktur. Bunu da çok net bir şekilde söyleyeyim. Bugün Türkiye'deki 23 yaşında bütün gençleri toplayalım tamamı Türkiye Cumhuriyeti Devletine bir tehdit oluşturamaz. Bu tamamen bir propagandanın eseriydi."
"O günün şartlarında idamlarına evet diyenler bile daha sonra pişmanlıklarını ortaya koydular. Rahmetli Demirel bile, 'O günün şartlarında böyle olması gerekiyordu' diye açıklama yapanlardan birisi. Bu şuna benziyor; saraydan 19 tane bebek tabutu çıkıyor ve bugün tarihçiler 'Devlet yönetmek böyle bir şey, ölmesi gerekiyor' gibi saçma sapan hiçbir şekilde kabullenmeyeceğimiz bir tarih perspektifi ortaya koyuyor. Bu ne kadar saçma bir bakış açısı ise 'O günün şartlarında böyle olması gerekiyordu' demek de o kadar saçma bakış açısı. Dolayısıyla ben rahmet diliyorum, Türkiye için mücadele etmiş insanlardı."
- Trump’ın dönüşü, dünyayı ve Türkiye’yi nasıl etkiler? / 08.11.2024
- Barış süreci dediler yine kavga getirdiler / 06.11.2024
- ‘Alırken kepçeyle verirken kaşıkla’ / 05.11.2024
- Allah, Türk milletine bağımsızlığı Atatürk’le nasip etti / 02.11.2024
- ‘Emperyal güçler Kıbrıs'ı istiyor’ / 01.11.2024
- BTP’den örnek Cumhuriyet kutlaması / 30.10.2024
- Bağımsızlık yürüyüşü Cumhuriyetle taçlandı / 29.10.2024
- Türk milleti gerçek Atatürk’ü O’ndan öğrendi / 26.10.2024
- İmtiyaz bölünmeyi getirir, terörü bitirmez / 25.10.2024