Yıllarca ekranlarda Filistin'de, Filistinlilerin nasıl asimile edildiğini, topraklarını nasıl kaybettiklerini anlatan hatta Sayın Erdoğan'ın, BM kurulunda da gösterdiği o Filistin haritasını hatırlarsanız.
O haritanın tohumları ta 2. Beyazıt dönemine kadar gider. Filistin'den, Hıristiyanlarca ya öldürülen, ya da sürülen başta Avrupa olmak üzere bir çok coğrafyaya dağıldılar. O Yahudiler artık ne yapıyorlardıysa gittikleri coğrafyalarda da aynı akıbeti yaşadılar.
1490'larda İspanya'dan da sürgün edildiler. Gidecek coğrafya bulamayan Yahudilere, Osmanlı sahip çıktı.
Bugün Avrupa'ya botlarla gitmeye çalışan Müslümanlar gibi o günde Yahudiler, kadırgalarla bizzat Saray'ın talimatıyla Osmanlı topraklarına getirildi.
Gelen Yahudiler çok kısa zamanda bir çok alanda öne geçtiler. Saray'da etkileri ve yetkileri arttı, önemli görevlere getirildiler.
II. Bayezid bu durumu, (İspanya kralına atfen) şu sözlerle ifade ediyordu: "Kendi ülkesini yoksullaştırıyor ve benimkini zenginleştiriyor."
Belki o gün öyleydi ama sonra zenginleşen Yahudiler, fakirleşen bir Osmanlı devleti ve Türk milleti tablosu ortaya çıktı.
Osmanlı vatandaşı olan Yahudiler çok güçlenmişti. Başta ekonomi olmak üzere hemen her alanda söz sahibi olmuştular.
Ve gün geldi! Cennet mekan (!) sultanlarımız, borç için Yahudi (Galata) bankerlerinin kapısını çaldılar.
Tabi, tabi dediler. Ama küçük bir istekleri vardı: Kudüs'te toprak satışı kanunu çıkaracaksınız.
Çıkardılar. Kudüs'te, Osmanlı vatandaşı olan Yahudiler istedikleri kadar toprak alabiliyorlardı, aldılar da. Akabinde diğer coğrafyalardaki Yahudileri örgütlü bir şekilde Kudüs'e taşıyarak bu topraklara yerleştirdiler.
Göç ile çoğaldılar, çoğaldılar, çoğaldılar ve 1948'de devletlerini ilan ettiler. Düne kadar entrika, oyun ve şantajlarla bu coğrafya yerleşen Yahudiler, devlet olduktan sonra katliamlarla genişlemeye devam ettiler, ediyorlar.
İşte bahsettiğim, Sayın Erdoğan'ın da gösterdiği o harita böyle ortaya çıktı.
Tarihte belgelidir ki, Osmanlı'yı kuran Türkler olmasına rağmen bu topraklarda ikinci hatta üçüncü sınıf insan muamelesi görmüşlerdir.
Padişahlar ve Saray eşrafı Ermenilere, Rumlara, Yahudilere verdikleri değeri Türklere vermemişlerdir. Türklerin, İstanbul'a girişi bile izne tabiydi.
Diğer taraftan Ermeniler, Rum, Yahudiler devlet kademelerinde çok önemli mevkilere gelmiş, üretim, sanayi, sermaye, ticaret, sanat, mimari onların kontrolüne geçmişti.
Türkler ise Padişah'ın ardından Tuna boylarına, Viyana kapılarına giderken geride bıraktıkları anne-baba, eş ve çocukları köylerde hayatta kalma mücadelesi veriyordu.
Bu durum yükseliş ve duraklama döneminde pek gündeme gelmedi ama gerileme ve çöküş döneminin faturası Türklere çıktı.
Artık Osmanlı, o büyük coğrafyaya hükmedemiyor, bir zamanlar destan yazılan topraklar tek tek kaybediliyordu.
Haçlı dünyasının, Türklere tahammülü yoktu. Ya katlediyorlar ya da sürgün ediyorlardı.
Kafkaslardaki ve Balkanlardaki, Türk katliamları ve sürgünlerin yarası hala kanamaktadır.
Emperyalistlerin nihai hedefi ise Türkleri Anadolu'dan komple silmekti. 1. Dünya Savaşında kaybeden taraf olarak Osmanlı, Mondros'u imzaladı.
Paylaşım anlaşması olan Sevr'i önüne koydular. Onu da imzaladı. Ortada sadece ismi ve ödeyemediği borçları olan bir devlet kalmıştı.
İşte o şartlarda M Kemal Atatürk önderliğinde Türk Milleti, Haçlıya karşı bir bağımsızlık mücadelesi veriyordu. Bu destansı mücadele Lozan ile taçlandırılıp Anadolu'nun tapusu alınıyordu.
Bitti mi? Hayır. Haçlı ile mücadelenin bitmediğini bilen M. Kemal tam bağımsızlık için gereken adımları tek tek atmaya başlıyor.
Ekonomiyi millileştiriyor. Parayı millileştiriyor. Endüstri ve sanayi millileştiriyor. Padişahların sattıklarını geri alıyor, devletleştiriyor. Bankaları devletleştiriyor. Tarım ve hayvancılığa öncelik vererek millileştiriyor.
Tarikat, loca, dernek, vakıf adı altında devletin ve milletin maddi, manevi bütünlüğüne zarar veren her türlü yapılanmayı kapatıyordu.
Milletimizin, kültürel ve dini sömürgeci anlayışların etkisinden kurtulup asıl kimliğine kavuşması eğitim, din ve kültürel inkılapları devreye koyuyordu.
Bu devrimleri ve daha fazlasını Türk Milleti ile yaptı, Türk Milleti için yaptı.
Atatürk'ün en büyük adımı neydi?
Yarın devam edecek
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Ne yereli! Genel seçim bu genel! / 17.03.2024
- Erdoğan ‘bırakıyorum’… ‘Valla bırakmayız’ / 16.03.2024
- Ehli Beyt’e imanımız, Hz Muhammed’e imandır / 15.03.2024
- CHP’nin kimlik arayışı İsmet İnönü ile başladı / 14.03.2024
- Erdoğan’ın dilinde bu sefer ‘kul hakkı’ var / 13.03.2024
- İnsan kıymetini bildiği şeye sahiplenir / 11.03.2024
- Ramazan’da ahir zaman siyasetçilerine ve hocalarına dikkat / 10.03.2024
- Erdoğan’ın korku ve açlıkla terbiye siyaseti / 09.03.2024