En başta ifade edelim, ekonomi yönetiminin temel hedefi gelir adaletini sağlamak, işsizliği çözmek ve sürekli sağlıklı büyümeyi temin etmek olmalıdır.
Hükümetin açıklamış olduğu 2025-2027 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'a (OVP) baktığımızda bu hedeflere ulaşmak için herhangi bir adımın olmadığını görüyoruz.
Yeni OVP ile, daha önceki OVP'lerde olduğu gibi ülkemizdeki gelir adaletsizliği çok daha vahim boyutlara ulaşacak. Şöyle ki;
2024 yılı için öngörülen vergi tahsilat hedefi 7,7 trilyon lira, 2025'te 11,2 trilyon lira, 2026'da 13,3 trilyon lira ve 2027'de 15,2 trilyon lira.
OVP'ye göre, 2024'ten 2027'ye vatandaşlardan alınan vergi miktarı 2 katına çıkacak. Ülkemizde vergi gelirlerinin çoğunluğu dolaylı vergiler yoluyla tüketicilerden alındığı için bu vergi yükünün ağırlığını da en fazla yine dar gelirli hissedecek.
Hani hep diyorlar ya, "Vergiyi tabana yayalım", işte bunun yansımasını göreceğiz. "Vergide adaleti sağlayacağız" diyenlerin döneminde, ihaleleri alan holdinglerin peş peşe yılları matrahsız kapattıklarını ve sıfır lira vergi ödediklerini gördük. "Vurun abalıya" misali vergi yükü yine vatandaşın sırtına yüklenecek.
Öte yandan faiz ödemelerine de bir bakalım.
2024 yılı için hedeflenen faiz ödemesi 1,3 trilyon lira, 2025'te 1,9 trilyon lira, 2026'da 2,3 trilyon lira, 2027'de 2,5 trilyon lira.
Yani faiz ödemelerinde de OVP döneminde yaklaşık 2 kat bir artış öngörülüyor.
Vatandaşlardan 2 kat daha fazla vergi toplanırken, para satan faiz lobilerine, sermaye gruplarına 2 kat daha fazla faiz ödemesi aktarılacak.
Bu durum, elbette ki gelir adaletsizliğini daha da derinleştirecek.
OVP hedeflerinde 2027'de 20 bin doların üzerinde bir kişi başı milli gelir hedefleniyor. Gelir adaletsizliği dikkate alındığında bu gelir artışından elbette ki asgari ücretli, emekli ya da memur değil, sermaye grupları nasiptar olacak.
Yani her zaman olduğu gibi bu 20 bin dolarlık kişi başı gelir de dar gelirliyi hiç ilgilendirmiyor.
OVP'nin büyüme rakamları da oldukça ilginç.
2024 büyüme hedefi yüzde 4'ten yüzde 3,5'e düşürüldü. 2025 hedefi yüzde 5, 2026 yüzde 4,5, 2027 ise yüzde 5. İşsizliğin ise azalması öngörülüyor.
İktisatçı Mustafa Sönmez bu noktada OVP'nin kendi içinde tutarlı olmadığını belirtiyor. Sebebi olarak da, kapitalist ekonomilerde eğer dezenflasyon sürecine girildiyse, ekonomide büyümenin olmayacağını, daralma sürecinin yaşanacağını, işsizliğin sürekli artacağını ifade etti. Sönmez, OVP hedeflerinin tutmasının mümkün olmadığını belirtti.
Doğru bir değerlendirme. Eğer sizler enflasyonu düşürmek için talebi baskılarsanız –ki AKP hükümeti bunu yapıyor- o zaman talebin daralmasıyla paralel olarak üretim de azalacaktır. Üretimin azalması büyümenin azalması demek, istihdamın azalması ve işsizliğin artması demek.
Ekonomi bunu söylüyor, mantık ve matematik bunu söylüyor.
Ben dedim olacak diyerek, ulaşılması mümkün olmayacak hedefler belirleyerek bir sonuca varılmayacağı kesin.
OVP'deki enflasyon hedefleri de dikkat çekici.
2024 yılı için enflasyon tahmini yukarı yönlü revize edildi, yüzde 33'tü, yüzde 41,5'e yükseltildi. 8,5 puanlık bir fark…
OVP'de 2025 yılı enflasyon hedefi yüzde 17,5, 2026 yüzde 9,7 ve 2027 yüzde 7 olarak belirtildi.
Bazı AKP'li yetkililer ve bazı kendini ekonomist zanneden yorumcular, bildiğiniz gibi, asgari ücretin mevcut enflasyona göre değil, gelecek yılın enflasyon tahminine göre belirlenmesi gerektiğini ifade ettiler.
Ama gördüğünüz gibi hükümetin enflasyon tahminleri hiç tutmuyor.
Ayrıca mevcut resmi enflasyon verileri bile asgari ücretliyi, emekliyi ve memurları hak ettikleri bir yaşam standardına ulaştırmıyor.
Başta Türk-İş olmak üzere çalışanları temsil eden sendikalar açlık ve yoksulluk rakamları paylaşıyorlar ve hepsinin ortak noktası şu anda bir çalışanın ailesini geçindirebilmesi için ihtiyaç duyduğu gelir en az 60 bin lira. Bunun altı, yokluk ve yoksulluk. Türkiye Cumhuriyeti kanunları da asgari ücretin en az bu kadar olması gerektiğini vurguluyor.
OVP'de var mı böyle bir hedef? Yok. Başlıkta da dedik ya, OVP'de vatandaşın payına vergi artışı düştü. Yani OVP'nin yükü vatandaşın sırtında, rantı ise faiz lobilerinin…
Türk milleti olarak bir an önce bu gerçekleri görüp, yaşadığımız ve yaşayacağımız sorunlardan acilen kurtulmak için Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni ve bu eşsiz modeli uygulayacak Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) ve lideri Hüseyin Baş'ı baş tacı etmeliyiz.
- ‘İsrail vahşetinin karşısında şimdi kim duracak?’ / 01.10.2024
- Türkiye için yeni bir işgal planı devrede / 28.09.2024
- İsrail’in hedefi Gazze ve Lübnan’la sınırlı değil / 27.09.2024
- Çözümün tek adresi BTP 23 yaşında / 25.09.2024
- Suriye ile normalleşmek çözüm ama AKP yapar mı? / 24.09.2024
- ‘Laiklik inandığımızı yaşayabildiğimiz düzendir’ / 21.09.2024
- İsrail’in Lübnan’da yaptığı: Siber devlet terörü / 20.09.2024
- Schengen askıda, AB çatırdıyor / 18.09.2024
- ‘Atatürk'ün Müslümanlığı bunların hepsine nal toplatır’ / 17.09.2024