logo
28 MART 2024

Paranın kaynağı yanlış olunca…

06.08.2019 00:00:00

Kapitalizmde paranın kaynağı da yanlış, piyasaya sürülüş yöntemi de yanlış, piyasada dolanımı da yanlış, yanlış, yanlış… Bu kadar yanlışı topladığınızda elbette ki bir doğru etmesi mümkün değil…

Para, normal şartlar altında devletlerin elinde ekonomiyi yönetmek için bir denge unsuru olması gerekirken, maalesef sermaye sahiplerinin elinde devletleri, şirketleri ve bireyleri borç batağına sokarak köleleştiren bir boyunduruk haline dönüşmüştür.

Hatırlarsanız, geçtiğimiz ay Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), yayınladığı bir raporla toplam küresel borç miktarını açıklamıştı. Buna göre, bu yılın ilk çeyreğinde küresel borç miktarı 3 trilyon dolar artarak 246 trilyon dolara yükselmişti.

Bu devasa borcun borçluları içinde devletler var, şirketler var, bireyler var; peki, haklı olarak şu soruyu bir kez daha soralım, alacaklılar kim? 

Biraz araştırdığınızda, bu alacaklıların, ABD'yi kuran, Büyük İsrail Devleti projesinin sahibi, dünyadaki birçok merkez bankasını ele geçirmiş olan küresel birkaç aile olduğunu göreceksiniz.

Paranın kontrolü devletlerde değil, devletler borçlu… Malum, dünyanın en borçlu ülkesi de 22 trilyon dolarlık kamu borcuyla ABD…

Paranın piyasaya sürülüş yöntemi yanlış, maliyetli yani faizli bir şekilde sürülüyor, şirketler borçlu… Paranın, piyasada dolanımı yanlış, bireyler paraya rahatlıkla ulaşamıyor, onlar da borçlu, borç batağında… 

Bu durum, hala Kapitalizmde ısrar eden tüm ülkeler için geçerli… Fakat ülkemiz ve topraklarımız üzerinde birçok kirli küresel hesap olduğu için en fazla etkilenen ülke Türkiye… Dünyada en kırılgan 5 ülke içinde, en kırılgan ülkeyiz. Bu ne demek? Ekonomik olarak dünyada yaşanan olumsuz gelişmelere yönelik hiçbir koruma kalkanımız yok demek… Dışarıda yaşanan en küçük bir gelişme, o olumsuzluğun yaşandığı ülkeden daha çok bizi etkiliyor demek…

Türkiye, kapitalizm zincirinin en zayıf halkası olarak bugün hem borç batağındadır, hem de bu borcu dahi çevirebilecek bir imkana da sahip değildir. Hem borçlu olup, hem de bu borcu çevirememenin ne olduğunu az buçuk ticaretle uğraşanlar çok iyi bilir.

Toplamda 1 trilyon doları aşkın bir borcumuz var.

Topladığımız vergiler bu borçların faizlerini dahi karşılayamayacak durumda…

Siyasilerimiz yıllardır, "sürdürülebilir borçlanma" yöntemini kullandıklarını ifade ediyorlar ama görünen o ki artık bu yöntemi sürdürebilmek mümkün değil…

Küresel borç döngüsünde görevli olan, küresel fonları yönlendiren bir takım küresel araştırma kuruluşları var. Bunlara kredi derecelendirme kuruluşları deniyor.

Bunların başlıcaları: Standart&Poors (S&P), Moody's ve Fitch Rating…

Bunlar devletlerin resmi verilerine bakarak değil, bizzat kendi çalışmalarıyla notlar belirlerler ve o ülkenin piyasası yatırım için cazipse tavsiye ederler, değilse not üstüne not düşürürler ve "yatırım yapılamaz" derler. Fonlar da bunların bu görüşlerini dikkate alırlar.

Bu kuruluşların Türkiye için son notları şöyle:

S&P: B+, durağan, yatırım yapılabilir seviyenin 3 kademe altında…

Moody's: B1, negatif, yatırım yapılabilir seviyenin 3 kademe altında…

Fitch: BB-, negatif, yatırım yapılabilir seviyenin 2 kademe altında…

Bu notlardan dolayı Türkiye, politika faizi yüzde 24'ler seviyesinde olmasına rağmen para çekemiyordu, şimdi yüzde 19,75 düşürdü; sizce çekme ihtimali var mı?

Bu kuruluşlar sadece devletin notunu "yatırım yapılamaz" seviyesinde tutmuyor; en büyük bankalarımızın ve şirketlerimizin de notları negatif, yani yatırım yapılamaz seviyesinde… Türkiye, devletiyle, bankalarıyla, şirketleriyle bir süredir borç da olsa para akışı sağlayamıyordu, şimdi bu daha da zora girecek. 

Bunun anlamı şudur: Para girişi sağlanmazsa, mevcut ekonomik anlayışımızla üretim için de tüketim için de para bulunamaz. Para bulunamazsa, para dönmez. Para dönmezse batık krediler artar. Çünkü sistemin döngüsü tıkanmıştır.

Şu an ekonomi yönetimi, var olan bütün birikimleri, MB'nin kaynaklarını, hatta kefen parasını, emeklilik fonlarını bu batık krediler, ödenemeyen borçlar için kullanıyor. Peki, bu birikimler bitince ne olacak?

Kamu bankalarının, en azından konut kredilerinde faiz indirimine gitmesinin bir bedeli olacak, onu da çok yakın zamanda bankaların bilançolarında göreceğiz.

Enflasyonu doğal yollarla değil de, baskılama yöntemiyle düşürmeye çalışmanın şirketleri iflasa, konkordatoya sürüklediğini gördüğümüz gibi… Başından sonuna yanlış olan finansal sistemimiz iyice kilitlenmiş durumda…

Tek bir çıkış kapımız var, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve bu Modelin bir projesi olan Milli Para… Ama görmemekte inatla ısrar ediyoruz.

Çin ve Rusya başta olmak üzere BRICS devletleri Sayın Baş'ın bu eşsiz projelerinden doya doya istifade edip, dünyada dengenin merkezi haline gelmişken, bizler meteliğe kurşun atar vaziyetteyiz.

Prof. Dr. Baş'ın Modelinde ifade ettiği gibi, emek ve üretim karşılığı ve de sahip olduğumuz yer altı kaynakları karşılığı Milli Para'mızı basıp, sıfır faizle üreticiye, sosyal devlet projeleriyle de bireylere vermek, ekonomiyi bu şekilde dengeli bir şekilde canlandırmak varken, inadımızla batmaya devam ediyoruz. 

Ayıkmak dileğiyle diyoruz ama zaman kaybetmeye devam ediyoruz.

Unutmayalım ki kaybettiğimiz her günün çok daha acı bir faturası olacak.

 
Murat Çabas / diğer yazıları
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
'İBB adayını çek' teklifine yanıt verdi
AKP'ye 3 şartını açıkladı
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
'Gençler BTP’ye akın ediyor'
Zeytinburnu'nda BTP coşkusu
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.