Sürü bağışıklığı ifadesi, tıpta kullanılan bir ifade olup, bir salgında toplumun çoğunun hastalanıp ya da aşılanıp hastalığa karşı direnç kazanması anlamını taşır.
Eğer günümüzün salgını koronadan örnek verecek olursak, Türkiye de dahil olmak üzere ülkeler kısıtlamaları kaldırarak sürü bağışıklığı sistemine yöneldiler.
Sürü bağışıklığında tedbirler kaldırıldığı ya da azaltıldığı için hastalık daha hızlı yayılır ve toplumsal bir direnç oluşması beklenir.
Tutarsa sorun yok, tutmazsa sil baştan tekrar başa dönülür.
Peki, parasızlıkta sürü bağışıklığı nedir?
Ülkemizde de uygulanan kapitalist sistemin bir neticesi olarak insanların alım güçleri, gelirleri minimumda tutulur, tüketim kabiliyetleri neredeyse ortadan kaldırılır.
Esasen bu anlayış, kapitalist sitemin doğasında vardır. Kapitalizmin "kaynaklar sınırlı, ihtiyaçlar sınırsız" temel bakışı kapitalist ülkelerde çoğunluğun sağlıklı bir gelire sahip olamamasının, tabiri caizse parasız kalmasının temel nedenidir.
Ülkemizde de kapitalist ekonomi anlayışının "en vahşi şekli" uygulanmaktadır.
En vahşi çünkü;
OECD ülkeleri içinde en düşük asgari ücrete sahip ülkeyiz ve 7 milyon aile bu açlık sınırının altında konumlanmış olan gelire talim etmektedir. Bu kesim için ayın çoğunu parasız geçirmek artık doğal hale gelmiştir.
OECD ülkeleri içinde en çok işsize sahip olan ülkeyiz. TÜİK'in rakamlarına göre 4 milyona yakın olan işsiz sayımız, yine TÜİK'in "atıl işgücü" tanımına göre 8 milyon kişiye dayanmıştır. Bu insanların ve bunların bakmakla yükümlü olan ailelerinin hiçbir geliri yoktur, ayın tümünde parasızdırlar.
Emekli, küçük esnaf ve çiftçinin durumu bundan farklı değildir.
Memurlar ise Türk-İş'in açıkladığı 16 bin liralık yoksulluk sınırının oldukça altında bir maaşla yine ayın önemli bir bölümünü parasız geçirmektedir.
Kısaca ülkemizde parasızlıkta sürü bağışıklığının zirvesi yaşanmaktadır.
İnsanların "parasız" bir şekilde oldukça ağır ekonomik şartlarda yaşaması ve buna alışması, asla halinden şikayet etmemesi istenmektedir.
Kapitalizmi, ünlü şair Necip Fazıl bir cümleyle özetlemektedir: Bir kişiye dokuz pul, dokuz kişiye bir pul."
Ülkenin geliri kalburüstü belirli insanlarda toplanırken, çoğunluk bu gelirden hiçbir pay alamamaktadır.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, sosyal medya hesabından paylaştığı mesajında bu gerçeği şu şekilde ifade etmektedir:
"Ülkede insanlar her türlü aç, kimisi yemek bulamadığından kimisi karnı doymadığından..."
Milli Ekonomi Modeli'nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş, kaynakların sınırsız ihtiyaçların sınırlı olduğunu belirtir, sınırsız olanın ihtiras olduğunu vurgulardı.
Ülkemizde yüzde 5'lik kesim ihtirasından dolayı açken, yüzde 95'lik kesim maalesef parasızlıktan dolayı açtır.
BTP Lideri Hüseyin Baş, başka bir mesajında da ihtirasından dolayı aç olanlarla ilgili şu önemli uyarıyı yapmaktadır:
"3 günlük dünya için 3 asırlık servet biriktirdiler. Yanlış olan ise bunu bizim hakkımız olanla yaptılar. Şimdi de oruç tutuyorlar Yaradana şirin gözükmek için. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir. Hesapları çetin olacak."
Kapitalizm, "serbest piyasa" adı altında paranın kontrolünü haksız kazanç elde edenlerin eline verirken, Milli Ekonomi Modeli "Baba Devlet" anlayışıyla milli gelirin tüm vatandaşlara adil bir paylaşımının nasıl yapılacağının formüllerini ortaya koymaktadır.
Milli Ekonomi Modeli ve BTP'nin en temel bakış açısı, devletin milletine hizmet için var olduğu gerçeğidir.
BTP Lideri Baş'ın bir mesajında da bu vurgu yapılmaktadır:
"Cumhurbaşkanı ve milletvekillerini biz seçiyoruz. Bize hizmet etsinler diye. Bizim memurumuz yani."
BTP; parasızlıkta, yoklukta, açlıkta, yoksullukta sürü bağışıklığını değil, zenginlikte, varlıkta sürü bağışıklığının çözümlerini ortaya koymaktadır.
BTP Lideri Baş, "Sofranızda ne var bilemiyorum ama benim partimin çok özel bir tarım ve hayvancılık politikası mevcut. Sofraları donatacak cinsten" mesajıyla bunu ifade etmektedir.
BTP, Prof. Dr. Baş'ın ifadesiyle "Elveda fakirlik, hoş geldin zenginlik" demektir.
BRICS temsilcisi Prof. Dr. Vladimir Gorbanovski'nin ifadesiyle, "Haydar Baş demek zenginlik demektir."
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024