Peygamberin kılıcını yanında taşırdı
Hz. Peygamberin (s.a.v.) kutsal emanetlerinin Masum İmamlarda bulunması, onların hak İmamlar olmalarının bir gereğidir. Resulûllah'ın (s.a.v.) kılıcı da o devirde Hz. Zeynelabidin'in (a.s.) himayesinde bulunmakta idi
28.09.2025 13:20:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





İmam'ın (a.s.) yaşadığı dönemde, itikadî yanlışlar toplum hayatına yansımakta, her sahada büyük günahlar işlenmekte idi. Böyle bir zamanda insanlar hesap verme şuurunu yitirdiği için ahireti de unutmuşlardı.
İmam Seccad (a.s.), bu ortamda dua ve nasihatleri ile müminlere tekrar ahireti hatırlatma çabasındaydı:
"Azap vaadinden korkmamı, mühlet vermen ve korkutmandan sakınmamı ve ayetlerini tilavet ederken titrememi sağla. Gecemi Sana ibadet etmek için beni uyandırmakla, yalnızlığımı Senin için teheccüd etmekle, tenhalığımı Sana ünsiyet, ihtiyaçlarımı Sana açmak, ateşten kurtuluşumu dilemek ve azabından Sana sığınmakla mamur kıl." (Sahife-i Seccadiyye, Arefe Günü okuduğu duasından).
"Bir kısmı bir kısmını yutan, bir kısmı bir kısmına saldıran ateşten; kemikleri çürüten, ehline kaynar su içiren, kendisine yalvarana acımayan, kendisinden şefkat dileyene merhamet etmeyen, kendisine boyun eğip teslim olana azabını hafifletmeye gücü yetmeyen, oturanlarını sahip olduğu acıklı ve şiddetli azabının en yakıcısıyla karşılayan ateşten Sana sığınırım." (Sahife-i Seccadiyye, gece namazının ardından okuduğu duasından bir bölüm).
"Korunmak için kendine bir vesile hazırla ve nefsini yokla. İmtihan ve sorguya tâbi tutulmadan önce kendine cevap hazırla. Eğer iman eden, dinini tanıyan, doğrulara uyan ve Allah'ın velilerini sevenlerden olursan, (o zaman) Allah delilini (vereceğin cevabı) sana bildirir, dilini doğruya açar ve böylece güzel cevap vererek cennet ve Allah'ın rızasına kavuşmakla müjdelenirsin.
Melekler rahmet ve nimetle seni karşılarlar. Böyle olmadığın takdirde dilin tutulur, delilin bâtıl olur. Cevap vermekten âciz kalarak cehennemle müjdelenirsin ve azap melekleri cehennemin kaynar suyu ve yakıcı ateşiyle seni karşılarlar." (Tuhefu'l- Ukûl, s. 505).
Hz. Peygamberin (s.a.v.) kutsal emanetlerinin masum imamlarda bulunması, onların hak imamlar olmalarının bir gereğidir.
Resulûllah (s.a.v.)'in kılıcı da o devirde Hz. Zeynelabidin (a.s.)'ın himayesinde bulunmakta idi.
Ebu Halid-i Kabalî şöyle diyor: "Peygamberin (s.a.v.) kılıcını Ali b. Hüseyin (a.s.)'dan sormak için onun yanına gittim. Hazret beni görünce buyurdular ki:
"Ebu Halid! Peygamberin (s.a.v.) kılıcını sana göstermemi istiyor musun?"
Arz ettim: "Yemin ederim ki, bundan başka bir amaçla buraya gelmiş değilim; siz kalbimden haber verdiniz."
Daha sonra büyük bir çantayı istedi ve bana kılıcı gösterdi." (Menâkıb-ı İbn Şehraşub, c. 4, s. 135).
İmam Seccad, Sahife-i Seccadiyye'de yer alan 20. duasında Allah'tan başka bir şeyle meşgul olmamayı, hacetini yalnız O'ndan dilemeyi, dünyaya dalarak O'ndan kopmamayı dilemektedir.
Bu, dünya hayatının içinde her an her yerde Allah ile olma halidir, bu gerçek zühd halidir: "Kaygısını çektiğim işlerle meşguliyetime ihtiyaç bırakmayarak, asıl yarın bana soracağın işlerle meşgul olmayı nasip eyle!
Tüm günlerimi yaradılış amacıma adamama yardımcı ol.
İlahi! Beni öyle kıl ki; zor anlarda Senden yardım isteyeyim, ihtiyacımı Senden dileyeyim, meskenet halinde yalvarışım Sana olsun.
Yardıma mecbur olduğum bir durumda başkasından yardım dilemekle, muhtaç halimle başkasına boyun bükmekle ve korkuya kapıldığım bir dönemde Senden başkasına yakarmakla sınama beni. Aksi halde, Senin tarafından horlanır, mahrum bırakılırım, benden yüz çevirirsin, ey bağışlayıcıların en şefkatlisi."
İmam Seccad (a.s.), bu ortamda dua ve nasihatleri ile müminlere tekrar ahireti hatırlatma çabasındaydı:
"Azap vaadinden korkmamı, mühlet vermen ve korkutmandan sakınmamı ve ayetlerini tilavet ederken titrememi sağla. Gecemi Sana ibadet etmek için beni uyandırmakla, yalnızlığımı Senin için teheccüd etmekle, tenhalığımı Sana ünsiyet, ihtiyaçlarımı Sana açmak, ateşten kurtuluşumu dilemek ve azabından Sana sığınmakla mamur kıl." (Sahife-i Seccadiyye, Arefe Günü okuduğu duasından).
"Bir kısmı bir kısmını yutan, bir kısmı bir kısmına saldıran ateşten; kemikleri çürüten, ehline kaynar su içiren, kendisine yalvarana acımayan, kendisinden şefkat dileyene merhamet etmeyen, kendisine boyun eğip teslim olana azabını hafifletmeye gücü yetmeyen, oturanlarını sahip olduğu acıklı ve şiddetli azabının en yakıcısıyla karşılayan ateşten Sana sığınırım." (Sahife-i Seccadiyye, gece namazının ardından okuduğu duasından bir bölüm).
"Korunmak için kendine bir vesile hazırla ve nefsini yokla. İmtihan ve sorguya tâbi tutulmadan önce kendine cevap hazırla. Eğer iman eden, dinini tanıyan, doğrulara uyan ve Allah'ın velilerini sevenlerden olursan, (o zaman) Allah delilini (vereceğin cevabı) sana bildirir, dilini doğruya açar ve böylece güzel cevap vererek cennet ve Allah'ın rızasına kavuşmakla müjdelenirsin.
Melekler rahmet ve nimetle seni karşılarlar. Böyle olmadığın takdirde dilin tutulur, delilin bâtıl olur. Cevap vermekten âciz kalarak cehennemle müjdelenirsin ve azap melekleri cehennemin kaynar suyu ve yakıcı ateşiyle seni karşılarlar." (Tuhefu'l- Ukûl, s. 505).
Peygamberin kılıcı hep yanında idi
Hz. Peygamberin (s.a.v.) kutsal emanetlerinin masum imamlarda bulunması, onların hak imamlar olmalarının bir gereğidir.
Resulûllah (s.a.v.)'in kılıcı da o devirde Hz. Zeynelabidin (a.s.)'ın himayesinde bulunmakta idi.
Ebu Halid-i Kabalî şöyle diyor: "Peygamberin (s.a.v.) kılıcını Ali b. Hüseyin (a.s.)'dan sormak için onun yanına gittim. Hazret beni görünce buyurdular ki:
"Ebu Halid! Peygamberin (s.a.v.) kılıcını sana göstermemi istiyor musun?"
Arz ettim: "Yemin ederim ki, bundan başka bir amaçla buraya gelmiş değilim; siz kalbimden haber verdiniz."
Daha sonra büyük bir çantayı istedi ve bana kılıcı gösterdi." (Menâkıb-ı İbn Şehraşub, c. 4, s. 135).
İmam Seccad'ın zühd ve takvası
İmam Seccad, Sahife-i Seccadiyye'de yer alan 20. duasında Allah'tan başka bir şeyle meşgul olmamayı, hacetini yalnız O'ndan dilemeyi, dünyaya dalarak O'ndan kopmamayı dilemektedir.
Bu, dünya hayatının içinde her an her yerde Allah ile olma halidir, bu gerçek zühd halidir: "Kaygısını çektiğim işlerle meşguliyetime ihtiyaç bırakmayarak, asıl yarın bana soracağın işlerle meşgul olmayı nasip eyle!
Tüm günlerimi yaradılış amacıma adamama yardımcı ol.
İlahi! Beni öyle kıl ki; zor anlarda Senden yardım isteyeyim, ihtiyacımı Senden dileyeyim, meskenet halinde yalvarışım Sana olsun.
Yardıma mecbur olduğum bir durumda başkasından yardım dilemekle, muhtaç halimle başkasına boyun bükmekle ve korkuya kapıldığım bir dönemde Senden başkasına yakarmakla sınama beni. Aksi halde, Senin tarafından horlanır, mahrum bırakılırım, benden yüz çevirirsin, ey bağışlayıcıların en şefkatlisi."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.