(Dünden devam ediyoruz)
İktidar getirdiği yeni seçim ve sandık sistemini niçin yaptı? MHP'nin baraj korkusu olmasa, AKP yüzde 50'nin üzerinde oy alacağına inansa böyle bir düzenleme yapar mıydı?
Hayır yapmazdı. Dolayısı ile bu sistem genel, ülkeye ve siyasal sisteme hizmet eden değil, iki partinin bir seçimlik kurulmuş çıkarlarına hizmet amacı taşımaktadır. Oysa yasal düzenlemelerin bir grup ya da zümreyi değil, objektif, nesnel, herkesi şamil ve mümkünse yıllarca hatta asırlarca sürecek iddiada hazırlanması gerekir. Peki 2 partiyi kurtarmaya dönük bir sistem millete ve ülkeye hizmet edilebilir mi?
Elbette hayır!
Başka açıdan bakalım:
Eğer 2 parti ittifakı kendileri için tasarladıkları menfaati elde edemezlese ne olacak? Emin olun bambaşka bir AKP ve Devlet Bahçeli izleyeceğiz!
O yüzden kimseyi kandırmasınlar! 15 yıldır %10 barajı ile milletin iradesini iğfal ettiler. Şimdi de yeni bir tezgâhla bu iğfali daha da ağırlaştırıyorlar! Hikâyemizin özü özeti budur.
Peki, AKP-MHP ittifakı bize neyi dayatıyor?
Getirdikleri şeyi hukuki kavramlarla açıklayarak uzatmak istemiyorum ama yeni ve dayatılan sistemin özü özeti şudur:
Sandıktan sonuçları çıkaracak görevliler iktidarın adamları olacak,
Gerektiğinde her türlü manipülasyon ile sonuçları değiştirilebilecek,
Ve tüm bunlara rağmen sonuç iktidarın istediği gibi çıkmaz ise seçimleri iptal edecek altyapı oluşturulacak!
İşte demokrasi demokrasi diye yedirmeye çalıştıkları zehir bu! Kendi adamları ile kendilerinin yönettiği ve buna rağmen istedikleri sonucu alamazlarsa her şeyi sil baştan yapabilecekleri bir model!
Başka bir açı:
Meclis iç tüzüğü için gizli Anayasa denilir. Niçin? Çünkü demokrasinin kalbinin attığı TBMM'nin çalışması, Anayasa kadar önemlidir ve bunu iç tüzük düzenler. İç tüzük sağlıklı değilse, demokratik değilse, Meclis'te temsil edilen iktidar dışı partilere adil bir temsil imkanı sağlamıyorsa demokrasi kadük kalır, işlemez. O nedenle iç tüzük Anayasa kadar önemlidir!
Şimdi geldiğimiz noktada seçim sistemini geçtik, seçim güvenliği için gizli anayasa ifadesini kullanabiliriz. Niçin? Çünkü seçimin doğru düzgün yapılıp yapılamamsını konuşuyoruz. Ve bu gizli Anayasa ihlal tehlikesi ile karşı karşıyaysa, Türkiye bunu konuşuyorsa ışıkları kapatalım, evlerimize gidip uyuyalım arkadaşlar!
Ortada fahiş bir ihlal tehlikesi ve tehdidi var!
Siz sandığa ne atarsanız atın, önemli olan sandıktan çıkan ve açıklanan sonuçtur. Eğer o sonuca güven duyamıyorsak gizli açık Anayasa ortadan kaldırılmış demektir. Seçim güvenliği yoksa ya da partiler bir dayatmayla karşı karşıya ise, verilen oy karşılığını bulamıyorsa Anayasa da yoktur demokrasi de yoktur, kimse kusura bakmasın!
Oysa 1950 seçimlerinden bu yana, şu siyasi iktidara kadar en azından böyle bir sorunumuz yoktu. Düşünüz ki, sağ sol çatışmaları oldu, günde 30 kişi öldü, 74'te bir savaş yaşadık, ihtilaller oldu, koalisyon krizleri gördük ama sandık her zaman çözüm olarak görüldü ve sandığın kendisi tartışılmadı. Hiç kimse sandık oyunları ile zafer kazanmayı düşünmedi ama şimdi demokrasinin 'a' harfinde sınıfta kalıyoruz ki o 'a' harfi her şeyi değiştirecek bir ağırlığa sahiptir!
Onun için bu iktidara şunu söylüyoruz: Gelin bu yanlıştan dönün! Ülkede ayak oyunları yarışmasın, projeler yarışsın, fikirler yarışsın, bu fikirlerin önündeki barajları kaldırın. Partiler aldıkları oy oranında Meclis'te temsil edilsinler! Kimseyi ittifaklara zorlamayın ve ortaya ahlaksız ittifaklar çıkmasın!
Bir başka husus şudur:
Adil bir seçim yapılabilmesinin ana yolu, seçimin tarafsız-bağımsız bir yargının kontrolünde yapılabilmesidir. Bugün hangi hâkim, savcı önüne gelen bir seçim sandığı itirazında, AKP aleyhine karar verebilir?
Cevap sadedinde başka sorum yok diyorum!
Bu yeni ittifak düzeninden bir şey çıkmayacağını şu geçen kısa sürede anladık. Örnek olarak anlatıyorum. Bakın şu 10 günde devasa bir devlet adamımız oldu. Temel Karamollaoğlu!
Zannedersiniz ki Temel'in partisi ülkeye büyük hizmetler etti, müthiş projeleri var ve insanlar o olmazsa kendimi yakarım diye mesaj veriyor.
Ama çarpık düzen balonu futbol topu haline getirdi!
Bir arkadaşım ağlarım gülünecek halimize diye mesaj atmış! Bakınız Temel Bey, partisinin Karaman toplantısında ne demiş? Aynen aktarıyorum ki, kimse bana kızmasın:
" 'Adalet mekanizması var. Birileri sahip çıkar size' diyorlar. Yo, kimse sahip çıkamıyor. Hükümetin aleyhinde konuşanlar, yarın hapse atılıyor, işinden oluyor. Böyle bir ülke olmaz. Şimdiden, 'Gelin cumhur ittifakına katılın' diyorlar. Ya ben deli miyim ki böyle bir mesuliyetin altına gireyim? Bizim hangi beklentilerimiz varmış da kaç bakanlık, kaç milletvekili? Bu millet, 20 tane değil, 120 tane değil, 250 tane milletvekilliğine bile satılamaz. Bunu herkes bilsin."
Sirkatin söyler merdi Kıpti şecaat arz ederken! Ne diyelim şimdi buna?
Hapse girmekten korkan bir adam nasıl lider olacak? Buna mı ağlayalım, yoksa milleti satma standardını 250 milletvekilinde görmesine mi ağlayalım? Hangisine ağlayalım Allah'ınızı seversiniz!
Peki, bu kalibredeki birisini kim kuyruklu yıldız yapıyor?
El cevap: Mevcut sistem!
O sebeple diyoruz ki;
Kaldırın şu barajları, bu ayıptan kurtulun, partiler kirli kapaklı işlerden kurtulsun! En iyi genel başkan, ittifak edecek partiye kendini en iyi pazarlayan adamdır saçmalığından kurtulalım. Siyasi partiler millete dönsün, onun bunun ağzına bakmasın! Kim iyi, kim kötüyü barajlar, ittifaklar, kendi adamlarınızı yerleştirdiğiniz sandıklar değil, millet ve hilesiz sandık belirlesin.
Çok şey mi istiyoruz?
İktidar getirdiği yeni seçim ve sandık sistemini niçin yaptı? MHP'nin baraj korkusu olmasa, AKP yüzde 50'nin üzerinde oy alacağına inansa böyle bir düzenleme yapar mıydı?
Hayır yapmazdı. Dolayısı ile bu sistem genel, ülkeye ve siyasal sisteme hizmet eden değil, iki partinin bir seçimlik kurulmuş çıkarlarına hizmet amacı taşımaktadır. Oysa yasal düzenlemelerin bir grup ya da zümreyi değil, objektif, nesnel, herkesi şamil ve mümkünse yıllarca hatta asırlarca sürecek iddiada hazırlanması gerekir. Peki 2 partiyi kurtarmaya dönük bir sistem millete ve ülkeye hizmet edilebilir mi?
Elbette hayır!
Başka açıdan bakalım:
Eğer 2 parti ittifakı kendileri için tasarladıkları menfaati elde edemezlese ne olacak? Emin olun bambaşka bir AKP ve Devlet Bahçeli izleyeceğiz!
O yüzden kimseyi kandırmasınlar! 15 yıldır %10 barajı ile milletin iradesini iğfal ettiler. Şimdi de yeni bir tezgâhla bu iğfali daha da ağırlaştırıyorlar! Hikâyemizin özü özeti budur.
Peki, AKP-MHP ittifakı bize neyi dayatıyor?
Getirdikleri şeyi hukuki kavramlarla açıklayarak uzatmak istemiyorum ama yeni ve dayatılan sistemin özü özeti şudur:
Sandıktan sonuçları çıkaracak görevliler iktidarın adamları olacak,
Gerektiğinde her türlü manipülasyon ile sonuçları değiştirilebilecek,
Ve tüm bunlara rağmen sonuç iktidarın istediği gibi çıkmaz ise seçimleri iptal edecek altyapı oluşturulacak!
İşte demokrasi demokrasi diye yedirmeye çalıştıkları zehir bu! Kendi adamları ile kendilerinin yönettiği ve buna rağmen istedikleri sonucu alamazlarsa her şeyi sil baştan yapabilecekleri bir model!
Başka bir açı:
Meclis iç tüzüğü için gizli Anayasa denilir. Niçin? Çünkü demokrasinin kalbinin attığı TBMM'nin çalışması, Anayasa kadar önemlidir ve bunu iç tüzük düzenler. İç tüzük sağlıklı değilse, demokratik değilse, Meclis'te temsil edilen iktidar dışı partilere adil bir temsil imkanı sağlamıyorsa demokrasi kadük kalır, işlemez. O nedenle iç tüzük Anayasa kadar önemlidir!
Şimdi geldiğimiz noktada seçim sistemini geçtik, seçim güvenliği için gizli anayasa ifadesini kullanabiliriz. Niçin? Çünkü seçimin doğru düzgün yapılıp yapılamamsını konuşuyoruz. Ve bu gizli Anayasa ihlal tehlikesi ile karşı karşıyaysa, Türkiye bunu konuşuyorsa ışıkları kapatalım, evlerimize gidip uyuyalım arkadaşlar!
Ortada fahiş bir ihlal tehlikesi ve tehdidi var!
Siz sandığa ne atarsanız atın, önemli olan sandıktan çıkan ve açıklanan sonuçtur. Eğer o sonuca güven duyamıyorsak gizli açık Anayasa ortadan kaldırılmış demektir. Seçim güvenliği yoksa ya da partiler bir dayatmayla karşı karşıya ise, verilen oy karşılığını bulamıyorsa Anayasa da yoktur demokrasi de yoktur, kimse kusura bakmasın!
Oysa 1950 seçimlerinden bu yana, şu siyasi iktidara kadar en azından böyle bir sorunumuz yoktu. Düşünüz ki, sağ sol çatışmaları oldu, günde 30 kişi öldü, 74'te bir savaş yaşadık, ihtilaller oldu, koalisyon krizleri gördük ama sandık her zaman çözüm olarak görüldü ve sandığın kendisi tartışılmadı. Hiç kimse sandık oyunları ile zafer kazanmayı düşünmedi ama şimdi demokrasinin 'a' harfinde sınıfta kalıyoruz ki o 'a' harfi her şeyi değiştirecek bir ağırlığa sahiptir!
Onun için bu iktidara şunu söylüyoruz: Gelin bu yanlıştan dönün! Ülkede ayak oyunları yarışmasın, projeler yarışsın, fikirler yarışsın, bu fikirlerin önündeki barajları kaldırın. Partiler aldıkları oy oranında Meclis'te temsil edilsinler! Kimseyi ittifaklara zorlamayın ve ortaya ahlaksız ittifaklar çıkmasın!
Bir başka husus şudur:
Adil bir seçim yapılabilmesinin ana yolu, seçimin tarafsız-bağımsız bir yargının kontrolünde yapılabilmesidir. Bugün hangi hâkim, savcı önüne gelen bir seçim sandığı itirazında, AKP aleyhine karar verebilir?
Cevap sadedinde başka sorum yok diyorum!
Bu yeni ittifak düzeninden bir şey çıkmayacağını şu geçen kısa sürede anladık. Örnek olarak anlatıyorum. Bakın şu 10 günde devasa bir devlet adamımız oldu. Temel Karamollaoğlu!
Zannedersiniz ki Temel'in partisi ülkeye büyük hizmetler etti, müthiş projeleri var ve insanlar o olmazsa kendimi yakarım diye mesaj veriyor.
Ama çarpık düzen balonu futbol topu haline getirdi!
Bir arkadaşım ağlarım gülünecek halimize diye mesaj atmış! Bakınız Temel Bey, partisinin Karaman toplantısında ne demiş? Aynen aktarıyorum ki, kimse bana kızmasın:
" 'Adalet mekanizması var. Birileri sahip çıkar size' diyorlar. Yo, kimse sahip çıkamıyor. Hükümetin aleyhinde konuşanlar, yarın hapse atılıyor, işinden oluyor. Böyle bir ülke olmaz. Şimdiden, 'Gelin cumhur ittifakına katılın' diyorlar. Ya ben deli miyim ki böyle bir mesuliyetin altına gireyim? Bizim hangi beklentilerimiz varmış da kaç bakanlık, kaç milletvekili? Bu millet, 20 tane değil, 120 tane değil, 250 tane milletvekilliğine bile satılamaz. Bunu herkes bilsin."
Sirkatin söyler merdi Kıpti şecaat arz ederken! Ne diyelim şimdi buna?
Hapse girmekten korkan bir adam nasıl lider olacak? Buna mı ağlayalım, yoksa milleti satma standardını 250 milletvekilinde görmesine mi ağlayalım? Hangisine ağlayalım Allah'ınızı seversiniz!
Peki, bu kalibredeki birisini kim kuyruklu yıldız yapıyor?
El cevap: Mevcut sistem!
O sebeple diyoruz ki;
Kaldırın şu barajları, bu ayıptan kurtulun, partiler kirli kapaklı işlerden kurtulsun! En iyi genel başkan, ittifak edecek partiye kendini en iyi pazarlayan adamdır saçmalığından kurtulalım. Siyasi partiler millete dönsün, onun bunun ağzına bakmasın! Kim iyi, kim kötüyü barajlar, ittifaklar, kendi adamlarınızı yerleştirdiğiniz sandıklar değil, millet ve hilesiz sandık belirlesin.
Çok şey mi istiyoruz?
Ahmet Erimhan / diğer yazıları
- Sahili olmayan umman / 14.04.2022
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 09.06.2021
- Ümit Özdağ, Hüseyin Baş… Uzaklarda Arama / 06.06.2021
- Birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener / 17.05.2021
- Ermeni Meselesi ve Gerçekler / 25.04.2021
- Osmanlı İslamı / 18.04.2021
- Sensizlik, benim şiirim / 11.04.2021
- Fikirlerin halledemediği davaları kan halleder / 04.04.2021
- Dünya bir leştir, taliplileri köpektir! / 28.03.2021
- Rüzgâr eken fırtına biçer / 23.03.2021