Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) il başkanları geçtiğimiz Pazar günü Ankara'da 14 ve 28 Mayıs seçimlerini değerlendirmek üzere bir araya geldi.
Toplantıya kurmay kadrosuyla katılan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, seçimleri dikkat çekici bir analizle değerlendirdi.
"Kader seçimi", "en kritik seçim", "köprüden sonra son çıkış seçimi", "her şeyin kaybedileceği seçim" denilen bu seçimlerde muhalefetin yaşadığı mağlubiyetin nedenlerini Sayın Baş şu şekilde sıraladı:
* "Dayatılan" bir adayla seçime girilmesi.
* Seçim öncesinde parçalanmış bir görüntü ortaya konulması.
* Başta Bağımsız Türkiye Partisi olmak üzere diğer bütün yapılanmaları masanın dışında tutmak suretiyle toplumu kucaklamaktan uzaklaşılması.
* Toplumun adeta seçilmiş belli zümreleri ile birlikte ülkenin geleceğini inşa etme iddiası…
BTP liderine göre bu ve benzeri nedenlerle toplumun asla kabullenmeyeceği bir tablo sergilendi.
Burada "toplumun adeta seçilmiş belirli zümreleri" ifadesi, toplum tarafından seçilmiş anlamını ifade etmiyor. Kimler tarafından seçildiğini de siz takdir edin.
Esasen muhalefet, sevilen ve seçilebilecek bir adayla, tüm muhalefeti kucaklayarak, hiçbir partiyi ötekileştirmeden bu seçimleri hem parlamento bazında hem de cumhurbaşkanlığı bazında açık ara kazanabilirdi. Ama Sayın Baş'ın dediği gibi peş peşe yapılan büyük yanlışlar, bu iktidar fırsatının kaçmasına, iktidarın yeniden AKP'ye ve Erdoğan'a altın tepside sunulmasına neden oldu.
BTP lideri Baş'ın seçimlerden aylar önce söylediği şu cümlesini önemine binaen yeniden hatırlayalım: "Bütün olumsuzlara rağmen eğer AKP iktidarı yeniden seçimi kazanırsa, bu, iktidarın başarısı değil, muhalefetin başarısızlığıdır."
Evet, bu son seçimlerde, "Bir muhalefet ne yapmamalı?" sorusunun cevabını pratik olarak detaylıca görmüş olduk.
BTP lideri Baş'ın, "Seçim 28 Mayıs akşamı değil, 14 Mayıs akşamı kaybedilmiştir" tespiti ve devamında söyledikleri de oldukça önemli…
Zira partili cumhurbaşkanlığını iptal edip, yeniden parlamenter sisteme dönüş vaadinde bulunan bir muhalefet vardı. Bu sistem değişikliği noktasında referandum kararı için 360 milletvekili, TBMM'den doğrudan karar almak içinse 400 milletvekili gerekiyordu. Sonuçta muhalefet, Meclis çoğunluğunu yine iktidara kaptırdı.
Bu sebeple, muhalefetin başarısızlığını yüzde 50+1'e göre değil, 360-400 milletvekiline göre hesaplamak gerekir.
14 Mayıs'ta bu başarısızlığı kaydeden muhalefetin 28 Mayıs'ta seçim kazanması da zaten beklenmiyordu. İktidar lehine öyle bir Meclis aritmetiği oluştu ki, AKP hükümetinin kanun çıkarmak için artık birden fazla seçeneği oluştu.
BTP lideri Baş, bu seçenekleri şöyle ifade ediyor:
* AKP hükümeti, eski yanında bulunanlarla birlikte veya belli hususlarda HDP'yi yanına alarak, başka hususlarda belki İYİ Parti ile birlikte hareket ederek, anayasa değişikliklerinde, kanun değişikliklerinde çok rahat bir şekilde MHP'ye ihtiyaç duymadan 301 vekili bulabilir.
* HDP'ye ihtiyaç duymadan İYİ Parti ile birlikte 301 vekille kanun hazırlayabilecek ortalamayı yakalayacağı bir pozisyonu elde edebilir.
* 'Bütün bunlardan canım sıkıldı' diyerek, 'eski dostlarla bir şeyler yapalım' düşüncesiyle yine 301 vekili toparlayıp kanunlar çıkarabileceği, ülkeyi istediği gibi yönetebileceği bir pozisyon oluşturabilir.
Bu seçimlerde ilginç olan hususlardan birisi de şüphesiz muhalefetin kendi ideolojik söylemlerini de iktidara bırakmasıydı.
BTP Genel Başkanı Baş, bu hususta şunları söylüyor: "Çok enteresandır, AK Parti seçim sürecinde toplumun nabzını tutabilmek ve toplumu kendine çekebilmek için milliyetçi, Atatürkçü, milli ve manevi söylemlere sarıldı, muhalefet de 'Bunlar oy kaybettiriyor' diyerek bu söylemlerden uzak bir duruş ortaya koydu."
Bütün bu yanlışlar silsilesi, seçmenin gözünden kaçmadı. Seçmen muhalefete "kırık" notunu verdi. Görünen o ki, bundan sonraki süreç muhalefette ciddi bir dönüşümün ve değişimin yaşanacağı bir süreçtir, muhalefet değişmeden iktidarın değişmesinin mümkün olmadığı artık aşikardır ve ilkeli duruşuyla, çözüm ve projeleriyle Bağımsız Türkiye Partisi muhalefetin merkezi olmaya namzettir.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın şu sözleriyle bitirelim:
"Türkiye'nin tek çıkış yolu bu kadrodadır. Türkiye'nin tek çıkış yolu Bağımsız Türkiye Partisi fikrindedir. Sosyolojik yapımızı sağlam temellere oturtacak duygu düşünce dünyası buradadır. Ekonomimizi sarsılmaz güçlü bir ekonomi haline getirecek düşünce dünyası bu yapıdadır."
- Ekonomik gerçekler, Bakan Şimşek’i yalanlıyor / 31.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025