'Sen mülk ve saltanat peşindesin'
"Ali, Osman'ın katillerini bize teslim etmiyor" diyen Muaviye'ye, Asbağ b. Nebate şöyle der: "Ey Muaviye! Osman'ın kanını bahane etme. Doğrusu sen mülk ve saltanat peşindesin. Sen Osman'a gerçekten yardım etmek isteseydin onun hayatında ona yardım ederdin. Ama sen onun öldürülmesini bekleyerek saltanata ulaşmak için fırsat kolladın"
10.07.2016 00:00:00
Nasr b. Mezahim el-Kufi, uzun bir rivayette Ammar b. Yasir'in Sıffin savaşında Amr b. As'a şöyle hitap ettiğini naklediyor:
"Resûlullah (s.a.a), Nakısin'e (Cemel ashabı) karşı savaşmamı emretti; ben de savaştım. Ayrıca benim Kasıtin'e (Sıffin ashabı) karşı savaşmamı da emretti onlar da sizlersiniz. Marikin (Nehrevan ashabı) savaşını da görüp göremeyeceğimi bilmiyorum.
Ey Ebter (soyu kesik)! Resûlullah'ın (s.a.a), Ali'ye, 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım! O'nu seveni sev, O'na düşman olana düşman ol' buyurduğunu bilmiyor musun? Ben Allah'ı, Resûlullah'ı ve ondan sonra Ali'yi sevenim. Senin ise mevlan yoktur." (Şerh-i Nehcü'l-Belağa, c.2, s.273; İbn-i Ebu'l-Hadid, Şerh-i Nehcü'l-Belağa, c.l, s.183'te der ki: Nasr b. Mezahim'in Kitab-ı Sıffin'de bu manada naklettiklerini aynen zikredeceğiz. Bu şahısın naklettiği hadislerin sıhhati sabittir, o heva ve hevesine uymaz, değerli hadis ashabından biridir).
Emirü'l-Mü'minin Ali (a.s.) Sıffin günlerinde Muaviye b. Ebu Süfyan'a bir mektup yazdı ve mektubu Asbağ b. Nebate et-Teymi el-Kufî ile gönderdi.
Asbağ şöyle der:
"Muaviye'nin yanına gittiğimde tahtının üstünde oturup iki yeşil yastığa dayanmıştı. Muaviye'nin sağında Amr b. As, Huvşeb ve Zulkela oturmuştu. Solunda ise Muaviye'nin kardeşi Utbe ve İbn-i Amir b. Keriz ve Kur'an'ın nassı ile fasık olan Velid b. Ukde, Abdurrahman b. Halid, Şurahbil b. Semt, önünde ise Ebu Hureyre, Ebu Derda, Numan b. Beşir ve Ebu Umame-i Bahili oturmuşlardı.
Muaviye mektubu okuduktan sonra dedi ki: 'Ali, Osman'ın katillerini bize teslim etmiyor.'
Ona şöyle dedim: 'Ey Muaviye! Osman'ın kanını bahane etme. Doğrusu sen mülk ve saltanat peşindesin. Sen Osman'a gerçekten yardım etmek isteseydin onun hayatında ona yardım ederdin. Ama sen onun öldürülmesini bekleyerek saltanata ulaşmak için fırsat kolladın.' Benim sözlerimden dolayı gazaplandığını gördüm ve onun gazabını artırmak için de Ebu Hureyre'ye dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın sahabisi! Kendisinden başka İlah olmayan, her şeye alim olan ve O'nun Habibi Mustafa'nın hakkına seni yeminle şahit gösteriyorum bana doğru söyle; Gadir-i Hum gününde hazır mıydın?'
Ebu Hureyre, 'Evet, o olaya şahit oldum' dedi.
'Peygamber'in, Ali hakkında dediğini nasıl duydun?' dedim.
Ebu Hureyre dedi ki: 'Onun hakkında şöyle buyurduğunu duydum: Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, onu yalnız bırakanı yalnız bırak.'
Dedim ki: 'Peki, öyleyse ey Ebu Hureyre! Neden onun düşmanını seviyor ve onu sevenlerle düşmanlık ediyorsun."
Ebu Hureyre derin bir nefes çekerek, 'İnna lillahi ve inna ileyhi raciun/Hepimiz Allah'tan geldik ve hepimiz ona döneceğiz' dedi."
(Allame Emini, el-Gadir).
"Resûlullah (s.a.a), Nakısin'e (Cemel ashabı) karşı savaşmamı emretti; ben de savaştım. Ayrıca benim Kasıtin'e (Sıffin ashabı) karşı savaşmamı da emretti onlar da sizlersiniz. Marikin (Nehrevan ashabı) savaşını da görüp göremeyeceğimi bilmiyorum.
Ey Ebter (soyu kesik)! Resûlullah'ın (s.a.a), Ali'ye, 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım! O'nu seveni sev, O'na düşman olana düşman ol' buyurduğunu bilmiyor musun? Ben Allah'ı, Resûlullah'ı ve ondan sonra Ali'yi sevenim. Senin ise mevlan yoktur." (Şerh-i Nehcü'l-Belağa, c.2, s.273; İbn-i Ebu'l-Hadid, Şerh-i Nehcü'l-Belağa, c.l, s.183'te der ki: Nasr b. Mezahim'in Kitab-ı Sıffin'de bu manada naklettiklerini aynen zikredeceğiz. Bu şahısın naklettiği hadislerin sıhhati sabittir, o heva ve hevesine uymaz, değerli hadis ashabından biridir).
Emirü'l-Mü'minin Ali (a.s.) Sıffin günlerinde Muaviye b. Ebu Süfyan'a bir mektup yazdı ve mektubu Asbağ b. Nebate et-Teymi el-Kufî ile gönderdi.
Asbağ şöyle der:
"Muaviye'nin yanına gittiğimde tahtının üstünde oturup iki yeşil yastığa dayanmıştı. Muaviye'nin sağında Amr b. As, Huvşeb ve Zulkela oturmuştu. Solunda ise Muaviye'nin kardeşi Utbe ve İbn-i Amir b. Keriz ve Kur'an'ın nassı ile fasık olan Velid b. Ukde, Abdurrahman b. Halid, Şurahbil b. Semt, önünde ise Ebu Hureyre, Ebu Derda, Numan b. Beşir ve Ebu Umame-i Bahili oturmuşlardı.
Muaviye mektubu okuduktan sonra dedi ki: 'Ali, Osman'ın katillerini bize teslim etmiyor.'
Ona şöyle dedim: 'Ey Muaviye! Osman'ın kanını bahane etme. Doğrusu sen mülk ve saltanat peşindesin. Sen Osman'a gerçekten yardım etmek isteseydin onun hayatında ona yardım ederdin. Ama sen onun öldürülmesini bekleyerek saltanata ulaşmak için fırsat kolladın.' Benim sözlerimden dolayı gazaplandığını gördüm ve onun gazabını artırmak için de Ebu Hureyre'ye dedim ki: 'Ey Resûlullah'ın sahabisi! Kendisinden başka İlah olmayan, her şeye alim olan ve O'nun Habibi Mustafa'nın hakkına seni yeminle şahit gösteriyorum bana doğru söyle; Gadir-i Hum gününde hazır mıydın?'
Ebu Hureyre, 'Evet, o olaya şahit oldum' dedi.
'Peygamber'in, Ali hakkında dediğini nasıl duydun?' dedim.
Ebu Hureyre dedi ki: 'Onun hakkında şöyle buyurduğunu duydum: Ben kimin mevlası isem Ali de onun mevlasıdır. Allah'ım onu seveni sev, ona düşman olana düşman ol, ona yardım edene yardım et, onu yalnız bırakanı yalnız bırak.'
Dedim ki: 'Peki, öyleyse ey Ebu Hureyre! Neden onun düşmanını seviyor ve onu sevenlerle düşmanlık ediyorsun."
Ebu Hureyre derin bir nefes çekerek, 'İnna lillahi ve inna ileyhi raciun/Hepimiz Allah'tan geldik ve hepimiz ona döneceğiz' dedi."
(Allame Emini, el-Gadir).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.