Liberalizm'in çöküşünün, döviz rezervlerinin, ülkelerin merkez bankalarının elinde patlaması vakası ile olabileceği görüşü zihnimdeki olasılığını artırmaya devam ediyor.IMF ile stand-by imzaladığı için alınan talimatlar gereği piyasadan faizle para toplayıp rezerv oluşturan ülkeler kadar, dış ticaret fazlası verip tasarruflarını dolar, euro cinsinden para, tahvil v.b. değerler şeklinde saklamayı tercih eden Japonya, Çin gibi ülkeler içinde durum değişmiyor. 1 trilyon dolara yakın döviz rezervi bulunan Japonya, toplam 2 trilyon doların üzerinde döviz rezervi bulunan diğer uzak doğu ülkelerinin, geçtiğimiz aylarda doların değer kaybetmesinin söz konusu olduğu dönemde nasıl hop oturup hop kalktıklarını hep beraber gördük.Ne pahasına olursa olsun, kimse daha pahalıya aldığı bir şeyi daha ucuza satmak istemiyor.Bu ise, dünyaya, karşılıksız parasını ihraç eden ABD ekonomisinin şimdilik sigortasını oluşturuyor.Ayrıca ABD, gerektiğinde kaba kuvvetini göstererek koyduğu kotalarla ayar çektiği, bu ülkelerle olan ticaret açığını, bir çeşit "paramı sakla rüşveti" olarak devam ettiriyor.Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelere, mamül aldığı için verdiği dolarları ise diğer taraftan borçlandırarak, borç faizi diye geri alıyor.Sonra aynı tur tekrar tekrar atılıyor. İMF ile imzalanan son stand-by anlaşmasında, döviz rezervlerinin daha da artırılacağı ifade ediliyor.Merkez Bankası'nın son iki yıldaki rekor döviz alımı, rezervimizi 40 milyar dolara kadar yaklaştırdı.Döviz rezervlerinin yıllar itibariyle nasıl arttığı aşağıdaki tabloda verilmiştir.Tablodan, İMF ile çalışıldığı dönemlerde rezervlerin artırıldığını kolaylıkla gözlemek mümkün. Tutulacak rezerv miktarı belirlenirken kullanılan, dış ticaret açığı miktarı, ülkeye giren sıcak para miktarı, ülkenin kısa vadeli borç miktarı, gibi kriterlerin standartsızlığı aslında bu sistemde hiçbir miktarın, ekonominin kendini güvende hissetmesi için yeterli olmayacağının bir göstergesi. Saydığımız bu kalemleri ortadan kaldırma çareleri aranması gerekirken, piyasadan faizle para toplanıp rezerv yapılması, yine bu kalemlerin büyümesi için yangına dökülen benzin vazifesi görüyor.Bir örnekle açıklayacak olursak, ülkeye giren sıcak para teşvik edilirken, giren para kadar rezerve faizle para çekildiği için bütçeye yeni bir faiz yükü daha getiriyor.Böylece sıcak para, girer girmez kendisini devlete otomatik olarak satmış oluyor.Sonuçta, yeni faiz yükü, bütçe açığı olarak bir sonraki yıl alınacak borcu tetikliyor.Bu ise son iki yıldır rekorlar kıran borçların, artışının sebeplerinden sadece birini oluşturuyor.Borçların artışı ise bu sistemde daha fazla sıcak para talebini gündeme getiriyor.Bu sorun sıcak paranın vergilendirilmesiyle kolayca aşılabilir.Yine rezerv gerekçesi diye sayılan dış ticaret açığı, maliyeti düşürücü tedbirler ve gümrük oranlarıyla dengelenebilir.Geriye sadece kısa vadeli borçlar kalır ki, yapılacak iş rezervdeki bu parayla bu borcu bir seferde ödemektir(kısa vadeli borçlarımız 32 milyar dolar). Dış ticaret fazlası vermeyen ülkelerde döviz rezervi miktarının artırılmasının bir amaç olarak dikte edilmesinin global sebebi ise, bu piyasaların bir taraftan borçlanırken karşılıksız olan bu dolarları emme kapasitelerinin artırılması yani ABD ve Avrupa'ya daha fazla emek, daha fazla mamül sömürme hakkını vermesidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (A) / diğer yazıları
- RESUL BALCI: Karlar düşerken / 22.02.2025
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012
- Niçin organik cilt ürünlerini tercih etmeliyiz? / 01.06.2014
- Ali Ekber ARAS / 17.12.2013
- İbretlik ve dramatik bir olay: Yassıçemen Savaşı / 15.10.2012
- Savaşsız işgal ya da kaldırım taşlarını yemek / 12.10.2012
- Gavur Kadı / 21.09.2012
- Doğru söze ne denir? / 14.09.2012
- Süslü cümleler.... / 14.09.2012
- Çözümün önünden çekil! / 07.09.2012
- 2011'de neler olmadı' (Hüsamettin Çalışkan) / 04.01.2012