Türkiye Suriye sınırını her türlü provokasyona açık hale getirince doğal olarak her gün bir gerilim ve sıkıntı yaşanıyor.
Havaalanlarında dışarıdan ve hatta içeriden gelen yolculara kemer çıkarma da dahil defalarca, bıktırıcı düzeyde güvenlik kontrolü yapılırken, şehirlerimizin güvenli bölgelerinde bayram değil seyran değil kimlik kontrolleri yapılırken, Suriye sınırı tamamen yol geçen hanına dönmüş vaziyette…
Güvenlik ve kimlik kontrolü yapılmasın demiyoruz elbette, buradan böyle bir sonuç çıkmasın. Ülke sınırlarının büyük bir bölümünü ne idüğü belli olmayanlara sonuna kadar açtıktan sonra başka yerlerde büyük güvenlik önlemleri almanın bir anlamı kalmıyor.
Her zaman ifade ediyoruz, Suriye’de BM’de de temsil edilen meşru bir hükümet ve devlet başkanı var.
Cumhuriyetin ve demokrasinin gereği gerçek muhalefetin yapması gereken, böyle bir siyasi iradeyle siyaset arenasında mücadele etmektir. Eğer muhalefet silaha sarılır da hem orduyla çatışır hem de sivilleri katlederse, üniversiteleri, liseleri bombalarsa elbette ki buna artık muhalefet denmez, terör denir.
PKK’ya terör denmesinin nedeni, Türkiye Cumhuriyeti Devletine kast etmeleri ve 40 binin üzerinde sivili katletmeleridir. Bugün Esad’ın karşısında onunla mücadele edenlerin Suriye için PKK’dan ne farkı var?
Türkiye sürecin içine öylesine dahil oldu ki, mevcut anlayışla yakasını pek kurtaracağa benzemiyor. Gaziantep’te bir taksici ile görüşüyorum, “Suriyeli mültecilerle aranız nasıl” dedim. “Benim bir sorunum yok, çünkü parasını alıp öyle götürüyorum” dedi ve ilave etti, “Ama ev sahiplerinin çok büyük sorunu var, çünkü kiralarını ödemiyorlar ve ‘Tayyip’ten alın bizi o davet etti’ diyorlar” dedi.
Gelen mülteciler, bedava elektrik, bedava sağlık, bedava eğitim, geçim garantisi, 20 cent mazotu reddedip, kendilerine bu imkanı sağlayan Esad’a baş kaldıran kişiler…
Kendilerine bu imkanları sağlayan liderlerine başkaldırıp yeri geldiğinde kurşun sıkanlar söyler misiniz en pahalı elektrik, en pahalı sağlık, en pahalı eğitim ve en pahalı mazotu vatandaşlarına yaşatan yabancı bir siyasi iradeye, ülkesine ve insanlarına ne yapmaz ki?
Bunlar yine en masum olanları… Ellerinde silahlarla bir gün Türkiye, bir gün Suriye sorgusuz sualsiz, denetimsiz sınır geçen eli kanlı toplama teröristlere ne demeli…
Elinde bomba tutuyorsan, özellikle piminin kontrolü de sende değilse elbette ki elinde patlama riskini göz önüne alacaksın.
Ve öyle de oldu. İşte Cilvegözü…
Cilvegözü Sınır Kapısı’nın Türkiye tarafında bomba yüklü araçta patlama oldu, 3’ü Türk, 13 kişi öldü, 35 kişi yaralandı. Eylemin amacından ve sonrasında basının yönlendirme çalışmalarından yola çıktığımızda kimlerin yaptığı belli…
Amaç Türk milletini, Esad’a karşı kışkırtmak ve Esad’ı dünya kamuoyu nezdinde köşeye sıkıştırmak…
Eylemi yapanların bazılarının Türkiye’ye kaçması, bu işin Esad tarafından yapılmadığını ortaya koyuyor.
Türk siyasilerden ve yandaş basından gelen çelişkili beyanatlar da bu olayın bir kurgu olabileceği şüphelerini artırıyor. Gaziantep’te muhaliflere ait birçok bomba imalathanesinin olması da şüpheleri doğruluyor.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın da ifade ettiği gibi, bu sınır kapısı muhaliflerin elinde, eğer Esad burada olsaydı, bu kapıda bir tane bile muhalif olamazdı.
Suriye’nin teröristleri Türkiye’ye iyice yerleştiler, hatta komutanlarını bile Şanlıurfa’da, Hatay’da seçiyorlar.
Mevcut durumda bunlar Esad yönetimiyle başa çıkmayacaklarına göre, bu hazırlık Suriye için mi Türkiye için mi yapılıyor?
Havaalanlarında dışarıdan ve hatta içeriden gelen yolculara kemer çıkarma da dahil defalarca, bıktırıcı düzeyde güvenlik kontrolü yapılırken, şehirlerimizin güvenli bölgelerinde bayram değil seyran değil kimlik kontrolleri yapılırken, Suriye sınırı tamamen yol geçen hanına dönmüş vaziyette…
Güvenlik ve kimlik kontrolü yapılmasın demiyoruz elbette, buradan böyle bir sonuç çıkmasın. Ülke sınırlarının büyük bir bölümünü ne idüğü belli olmayanlara sonuna kadar açtıktan sonra başka yerlerde büyük güvenlik önlemleri almanın bir anlamı kalmıyor.
Her zaman ifade ediyoruz, Suriye’de BM’de de temsil edilen meşru bir hükümet ve devlet başkanı var.
Cumhuriyetin ve demokrasinin gereği gerçek muhalefetin yapması gereken, böyle bir siyasi iradeyle siyaset arenasında mücadele etmektir. Eğer muhalefet silaha sarılır da hem orduyla çatışır hem de sivilleri katlederse, üniversiteleri, liseleri bombalarsa elbette ki buna artık muhalefet denmez, terör denir.
PKK’ya terör denmesinin nedeni, Türkiye Cumhuriyeti Devletine kast etmeleri ve 40 binin üzerinde sivili katletmeleridir. Bugün Esad’ın karşısında onunla mücadele edenlerin Suriye için PKK’dan ne farkı var?
Türkiye sürecin içine öylesine dahil oldu ki, mevcut anlayışla yakasını pek kurtaracağa benzemiyor. Gaziantep’te bir taksici ile görüşüyorum, “Suriyeli mültecilerle aranız nasıl” dedim. “Benim bir sorunum yok, çünkü parasını alıp öyle götürüyorum” dedi ve ilave etti, “Ama ev sahiplerinin çok büyük sorunu var, çünkü kiralarını ödemiyorlar ve ‘Tayyip’ten alın bizi o davet etti’ diyorlar” dedi.
Gelen mülteciler, bedava elektrik, bedava sağlık, bedava eğitim, geçim garantisi, 20 cent mazotu reddedip, kendilerine bu imkanı sağlayan Esad’a baş kaldıran kişiler…
Kendilerine bu imkanları sağlayan liderlerine başkaldırıp yeri geldiğinde kurşun sıkanlar söyler misiniz en pahalı elektrik, en pahalı sağlık, en pahalı eğitim ve en pahalı mazotu vatandaşlarına yaşatan yabancı bir siyasi iradeye, ülkesine ve insanlarına ne yapmaz ki?
Bunlar yine en masum olanları… Ellerinde silahlarla bir gün Türkiye, bir gün Suriye sorgusuz sualsiz, denetimsiz sınır geçen eli kanlı toplama teröristlere ne demeli…
Elinde bomba tutuyorsan, özellikle piminin kontrolü de sende değilse elbette ki elinde patlama riskini göz önüne alacaksın.
Ve öyle de oldu. İşte Cilvegözü…
Cilvegözü Sınır Kapısı’nın Türkiye tarafında bomba yüklü araçta patlama oldu, 3’ü Türk, 13 kişi öldü, 35 kişi yaralandı. Eylemin amacından ve sonrasında basının yönlendirme çalışmalarından yola çıktığımızda kimlerin yaptığı belli…
Amaç Türk milletini, Esad’a karşı kışkırtmak ve Esad’ı dünya kamuoyu nezdinde köşeye sıkıştırmak…
Eylemi yapanların bazılarının Türkiye’ye kaçması, bu işin Esad tarafından yapılmadığını ortaya koyuyor.
Türk siyasilerden ve yandaş basından gelen çelişkili beyanatlar da bu olayın bir kurgu olabileceği şüphelerini artırıyor. Gaziantep’te muhaliflere ait birçok bomba imalathanesinin olması da şüpheleri doğruluyor.
Prof. Dr. Haydar Baş’ın da ifade ettiği gibi, bu sınır kapısı muhaliflerin elinde, eğer Esad burada olsaydı, bu kapıda bir tane bile muhalif olamazdı.
Suriye’nin teröristleri Türkiye’ye iyice yerleştiler, hatta komutanlarını bile Şanlıurfa’da, Hatay’da seçiyorlar.
Mevcut durumda bunlar Esad yönetimiyle başa çıkmayacaklarına göre, bu hazırlık Suriye için mi Türkiye için mi yapılıyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Dünya, İsrail'in Gazze soykırımı karşısında bu kadar mı aciz? / 17.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025
- Terörsüz Türkiye için önce gençlerimize sahip çıkmalıyız! / 16.09.2025
- Sayın Bahçeli tavsiye mi ediyor, talimat mı veriyor? / 13.09.2025
- Gençlerin suça meyletmesi ceza ile önlenebilir mi? / 12.09.2025
- Millet iradesine saygı, sandığa saygıdan geçer / 11.09.2025
- Türkiye, SDG’ye operasyon yapabilir mi? / 10.09.2025
- Türkiye ekonomisinde yaprak dökümü / 09.09.2025
- Bütünleşik muhalefet sözde kalmamalı / 06.09.2025
- Adalet ve demokrasi için Çağlayan’daydık / 05.09.2025
- Ekonomide büyüyoruz, enflasyon düşüyor, halk niye fakir? / 04.09.2025