Rabbimden askerimizi, devlet ve milletimizi korumasını, içeriden ve dışarıdan askerimize, devlet ve milletimize yönelen her türlü şer yapılarını mahvetmesini, askerimizi, devlet ve milletimizi şahsi çıkar ve arzuları için kullananları, kullanma hedefinde olanları kahretmesini niyaz ediyorum.
Evet, Türkiye Cumhuriyeti haklı gerekçeler göstererek sınır ötesi bir askeri harekat başlattı. Tabi, bu noktaya nasıl gelindi, siyasi iradenin hangi duruş eksiklikleri yüzünden komşularımızla düşman ve komşu toprakları terör örgütlerinin kampları haline geldi gibi hayati konuları başta siyasi irade olmak üzere herkesin çok iyi analiz etmesi ve ona göre bir duruş göstermesi şarttır.
Getirildiğimiz noktada herksin şu soruya cevap vermesi gerekir: Biz, kime karşı savaşıyoruz? Baştan söyleyeyim cevabı, 'terör örgütleri' olanlar yanılıyorlar. Çünkü biz, terör örgütleriyle değil ABD çatısı altında topyekûn emperyalistler ile bir savaşın içine çekildik.
Dikkat edin! Girdik, demiyorum. Çekildik. Eğer karşımızda sadece terör örgütü olsaydı üç, beş günlük işleri vardı. Ama muhatabımız her alanda olduğu gibi tetikçiler değil tetikçilerin sahipleridir.
Bakın! Rusya bu gerçeği çok büyük bedel ödeyerek anladı. Tarih 1979'du ve Rusya, dünyanın iki süper gücünden biriydi. En donanımlı, en yıkıcı silahları vardı. Afganistan'a girdi. Karşısında ise El-Kaide?
Sonuç ne oldu? Rusya 20 bine yakın askerini kaybetti. Ekonomisi bu savaşın maliyetini karşılayamadığı için S.S.C.B dağıldı.
Peki, Bu savaşın kazananı El-Kaide mi oldu? Hayır. Afganistan mı oldu? Hayır. Kim oldu? ABD. Çünkü Rusya'nın karşısına El-Kaide'yi koyan bizzat ABD idi.
Bu noktadan hareketle Türkiye çok iyi bilmeli ki, biz IŞİD, YPG veya adı her neyse bir örgütle savaşmıyoruz. Biz, ABD ile topyekûn emperyalizm ile savaşıyoruz.
Ama efendim, Avrupa ülkeleri hatta dün bize her türlü saldırganlığı yapan Hollanda bile bu operasyonlarımızı haklı buluyor, destekliyor. ABD bile sesini çıkaramaz oldu vs. avuntularına sakın kapılmayalım.
Emperyalistler baktı ki, Türkiye masaya haklı gerekçeler koyuyor o yüzden sözde destek açıklamaları geliyor. Her açıklamanın sonunda bir 'ama' bağlacı daha net olarak tehdidi var.
Kimisi, YPG haklı bir mücadele içinde ama masum da değil. Kimisi, Türkiye sınır güvenliğini koruma hakkına sahip ama sivillerle zarar vermesinden endişe ediyoruz. Kimisi, Türkiye güvenliğini garantiye alıp hemen oradan çekilmeli, tehditlere orantılı cevap vermeli vs. diyor.
ABD bile operasyonu kabullendi. Ama bir 'aması' var. 'Afrin ile yetinin daha fazla ileri gitmeyin'. Peki, Afrin teröristlerden temizlendi. Türkiye'nin güvenliği garanti altına alınmış mı olacak? Asla. Suriye sınırımızın neredeyse tamamı bu örgüt (PYD-YPG) adı altında ABD kontrolünde.
Bu gerçeği asker de biliyor, hükümet de, Saray da. Ondan dolayı olsa ki, Erdoğan, Afrin operasyonunu Menbiç takip edecek ve tüm tehditler yok edilecek, diyor.
Başarabilir miyiz?
Doğru adımlar atılırsa tabii ki Türk'ün başaramayacağı iş yoktur. O doğru adımların bir kaçını sayayım.
Bir kere bu operasyonlar iç politikaya alet edilmemeli. Devlet ve millet olarak tek vücut olmak zorundayız. Yok, gazilik unvanıymış, yok kurt işaretleriymiş, yok bu vatan için kefen giyeriz vs. söylemleri bırakılmalıdır.
En önemlisi ise Suriye Devleti ile beraber hareket etmeden terör örgütlerini bitiremeyeceğimizi kabul etmeli ve Suriye Devleti ile ortak hareket planları yapmalıyız.
Bir başka nokta ise Rusya, bize güvenmiyor. Evet, bir taraftan ABD'ye karşı Türkiye'yi yanına çekmek istiyor ama bu geçmişe ve bugün yapılan açıklamalara bakarak da YPG kartını sıcak tutuyor.
İran'ı ise her konuda kardeş olduğumuza ikna ve ispat etmek zorundayız. Yoksa çok ağır bedeller öderiz.
Evet, Türkiye Cumhuriyeti haklı gerekçeler göstererek sınır ötesi bir askeri harekat başlattı. Tabi, bu noktaya nasıl gelindi, siyasi iradenin hangi duruş eksiklikleri yüzünden komşularımızla düşman ve komşu toprakları terör örgütlerinin kampları haline geldi gibi hayati konuları başta siyasi irade olmak üzere herkesin çok iyi analiz etmesi ve ona göre bir duruş göstermesi şarttır.
Getirildiğimiz noktada herksin şu soruya cevap vermesi gerekir: Biz, kime karşı savaşıyoruz? Baştan söyleyeyim cevabı, 'terör örgütleri' olanlar yanılıyorlar. Çünkü biz, terör örgütleriyle değil ABD çatısı altında topyekûn emperyalistler ile bir savaşın içine çekildik.
Dikkat edin! Girdik, demiyorum. Çekildik. Eğer karşımızda sadece terör örgütü olsaydı üç, beş günlük işleri vardı. Ama muhatabımız her alanda olduğu gibi tetikçiler değil tetikçilerin sahipleridir.
Bakın! Rusya bu gerçeği çok büyük bedel ödeyerek anladı. Tarih 1979'du ve Rusya, dünyanın iki süper gücünden biriydi. En donanımlı, en yıkıcı silahları vardı. Afganistan'a girdi. Karşısında ise El-Kaide?
Sonuç ne oldu? Rusya 20 bine yakın askerini kaybetti. Ekonomisi bu savaşın maliyetini karşılayamadığı için S.S.C.B dağıldı.
Peki, Bu savaşın kazananı El-Kaide mi oldu? Hayır. Afganistan mı oldu? Hayır. Kim oldu? ABD. Çünkü Rusya'nın karşısına El-Kaide'yi koyan bizzat ABD idi.
Bu noktadan hareketle Türkiye çok iyi bilmeli ki, biz IŞİD, YPG veya adı her neyse bir örgütle savaşmıyoruz. Biz, ABD ile topyekûn emperyalizm ile savaşıyoruz.
Ama efendim, Avrupa ülkeleri hatta dün bize her türlü saldırganlığı yapan Hollanda bile bu operasyonlarımızı haklı buluyor, destekliyor. ABD bile sesini çıkaramaz oldu vs. avuntularına sakın kapılmayalım.
Emperyalistler baktı ki, Türkiye masaya haklı gerekçeler koyuyor o yüzden sözde destek açıklamaları geliyor. Her açıklamanın sonunda bir 'ama' bağlacı daha net olarak tehdidi var.
Kimisi, YPG haklı bir mücadele içinde ama masum da değil. Kimisi, Türkiye sınır güvenliğini koruma hakkına sahip ama sivillerle zarar vermesinden endişe ediyoruz. Kimisi, Türkiye güvenliğini garantiye alıp hemen oradan çekilmeli, tehditlere orantılı cevap vermeli vs. diyor.
ABD bile operasyonu kabullendi. Ama bir 'aması' var. 'Afrin ile yetinin daha fazla ileri gitmeyin'. Peki, Afrin teröristlerden temizlendi. Türkiye'nin güvenliği garanti altına alınmış mı olacak? Asla. Suriye sınırımızın neredeyse tamamı bu örgüt (PYD-YPG) adı altında ABD kontrolünde.
Bu gerçeği asker de biliyor, hükümet de, Saray da. Ondan dolayı olsa ki, Erdoğan, Afrin operasyonunu Menbiç takip edecek ve tüm tehditler yok edilecek, diyor.
Başarabilir miyiz?
Doğru adımlar atılırsa tabii ki Türk'ün başaramayacağı iş yoktur. O doğru adımların bir kaçını sayayım.
Bir kere bu operasyonlar iç politikaya alet edilmemeli. Devlet ve millet olarak tek vücut olmak zorundayız. Yok, gazilik unvanıymış, yok kurt işaretleriymiş, yok bu vatan için kefen giyeriz vs. söylemleri bırakılmalıdır.
En önemlisi ise Suriye Devleti ile beraber hareket etmeden terör örgütlerini bitiremeyeceğimizi kabul etmeli ve Suriye Devleti ile ortak hareket planları yapmalıyız.
Bir başka nokta ise Rusya, bize güvenmiyor. Evet, bir taraftan ABD'ye karşı Türkiye'yi yanına çekmek istiyor ama bu geçmişe ve bugün yapılan açıklamalara bakarak da YPG kartını sıcak tutuyor.
İran'ı ise her konuda kardeş olduğumuza ikna ve ispat etmek zorundayız. Yoksa çok ağır bedeller öderiz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025