Avusturya'nın başkenti Viyana'da önceki gün Suriye konulu bir toplantı düzenlendi. Toplantıya, Rusya, ABD, Türkiye, Suudi Arabistan, İran dahil olmak üzere 17 ülkenin dışişleri bakanları katıldı. Yaklaşık sekiz saat süren toplantının ardından açıklanan ortak deklarasyonda şu konularda uzlaşıldığı belirtildi:* Suriye'nin birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunması* Terör örgütlerinin iktidara geçmesine izin verilmemesi* Etnik ve dini farklılıkların korunması* Savaşın sona ermesi için çabaların sürdürülmesi* Savaşı durdurmak için tüm diplomatik çabaları hızlandırmanın zorunlu olduğu* 2012'de imzalanan Cenevre Mutabakatı'nın temel alınmasıTarafların anlaşamadıkları konu Suriye Devlet Başkanı Esad'ın durumu?Ama şu bir gerçek ki ABD, Türkiye, Suudi Arabistan gibi Esad'ın karşısında yer alan ülkeler bile bugün Suriye'nin meşru devlet başkanının Esad olduğunu biliyor, Esad'sız bir geçişi düşünemiyor.Mutabık kalınan maddelere baktığımızda, aslında bu maddelerin 4 yıldır süregelen Suriye krizinde Rusya'nın ve Esad'ın savunduğu hususlar olduğunu görüyorsunuz.Bugün bu deklarasyona imza atan birçok ülke, başta ABD, AB ülkeleri, Suudi Arabistan ve maalesef Türkiye olmak üzere teröristlere verdikleri destekle Suriye'nin birliğinin ve toprak bütünlüğünün bozulması için ellerinden geleni yaptılar; Suriye'nin meşru lideri Esad'ı devirerek yönetimin terör örgütlerinin eline geçmesini sağlamak istediler; etnik ve dini farklılıkları bu amaç doğrultusunda körüklediler; savaşın devamından yana oldular ve Cenevre Mutabakatı'na katılanlar burada verdikleri sözleri asla tutmadılar. ABD, çok ilginçtir, bir taraftan Viyana'da Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanması konusunda ortak deklarasyona imza atarken, diğer taraftan da Suriye'nin kuzeyindeki peşmerge güçlerine destek için Amerikan Özel Kuvvetler'e bağlı 50 adet askeri göndereceğini açıkladı. ABD daha anlaşmaya imza atarken bozuyor. ABD gayri resmi olarak birçok kez Suriye'ye asker gönderdi, operasyonlar yaptı ama bu şekilde resmi olarak ilk kez asker gönderme kararı alıyor. Dikkat çeken ise, bu kararı, bugüne kadar ABD ile yakın çalışan PYD unsurlarının Rusya'yla yeni bir işbirliği içine girmeye hazırlandıkları haberlerinden hemen sonra vermesiydi.Malum, Suriye'yi de içine alan Büyük Ortadoğu Projesi'nin asıl mimarı İsrail ve büyük taşeronu da ABD'dir. Suriye'de suni olarak dışarıdan çıkartılan krizin asıl amacı da, bu proje hayata geçirmekti, diğer ifadeyle bu coğrafyayı da büyük İsrail devletine hazırlamaktı.Bu manada, IŞİD'i Suriye'nin kuzeyine yönlendirerek, doğal bir süreçle Suriye'nin kuzeyine Barzani'nin peşmergesinin girmesini sağladılar. O günden sonra her ne kadar buradaki güçler PYD olarak ifade edilse de Barzani'nin yani İsrail'in kontrolündeydi.Rusya'nın 30 Eylül itibarıyla operasyonlara başlaması, ardından da 16 Ekim'de Esad'ın ordusunun taarruza başlaması, ABD-İsrail-Barzani troykasını telaşlandırdı, endişelendirdi.Bugüne kadar İsrail projesi adına ektikleri, Rusya'nın hamlesiyle darmadağın olmuştu, IŞİD bahanesi devreden çıkmıştı.İşte ABD'nin bir taraftan Viyana'da ortak deklarasyona imza atarken, diğer taraftan PYD'ye destek için Özel Kuvvetler göndereceğini açıklaması, İsrail adına elde ettiği bu kazanımları kaybetmeme gayesiyledir.Suriye konusunda en sağlam duruşu Rusya göstermektedir.Viyana toplantısına katılan Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, "Esad'ın gitmesi gerektiği ya da kalması gerektiği konusunda ben bir şey diyemem. Suriyeliler karar vermeli" dedi.Ayrıca Lavrov, Rusya ve ABD'nin görevinin IŞİD'in Suriye veya başka bir ülkenin başına geçmesini engellemek olduğunu bildirdi. Rus Bakan, "Ortak bir düşmanımız var. Bu düşmanın Suriye'yi veya başka bir ülkeyi ele geçirmesini engellemeliyiz" ifadelerini kullandı.Görünen o ki, Esad'lı olmaz diyen tüm Suriye düşmanlarını "Esad'lı geçiş"e ikna eden Rusya, bundan sonra, ortak deklarasyona bakılırsa "kararı Suriye halkının vermesi" konusunda da tüm dünyayı ikna edecek.Suriye halkının da, küresel işgale bu kadar direndikten, ülkesi için büyük bir mücadele verdikten sonra "Esad'sız bir Suriye" düşünmeyecekleri kesin?Eğer amaç mutabık kalındığı şekliyle Suriye'nin toprak bütünlüğü ise, Suriye topraklarında ne Suriye'nin istemediği ABD askeri kalacaktır, ne de Suriye'nin kuzeyi için düşünülen İsrail projesi hayata geçebilecektir.ABD ve İsrail daha şimdiden Suriye satrancını kaybetmiş görünüyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Nesillerimizi kaybediyoruz / 19.08.2025
- Dün Andımız, bugün Türk milleti tanımı! / 14.08.2025
- BTP Gençlik Kampı ve örnek lider / 05.08.2025
- Ekonomik gerçekler, Bakan Şimşek’i yalanlıyor / 31.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Dün Andımız, bugün Türk milleti tanımı! / 14.08.2025
- BTP Gençlik Kampı ve örnek lider / 05.08.2025
- Ekonomik gerçekler, Bakan Şimşek’i yalanlıyor / 31.07.2025
- Komisyonda CHP dışındaki oylar nitelikli çoğunluk / 30.07.2025
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025