logo
08 TEMMUZ 2025

Taklit nakaratı

28.12.2001 00:00:00
Bir (sofi) yoldan gelip bir tekkeye misafir oldu. Eşeğini götürüp ahıra bağladı. Eliyle suyunu, yemini verdi.

Tekkede kalan sofiler yoksul kişilerdi. Açlıktan helâk olacak durumda idiler. Tekkeye bir eşeğin geldiğini öğrenince aralarında oturup konuştular ve eşeği satmaya karar verdiler.

Sofiler eşeği sattılar, bununla yiyecek aldılar. Mumları yaktılar. "Tekkede bu gece yemek var, sema var" diye ortalıkta bir anda gürültü ve bağrışma oldu. Sofiler, "Bu gece devlete (mutluluğa) erdik, konuk geldi" diyerek tekkeye gelen misafire iltifatta bulunuyorlar, izzet ve ikrâm ediyorlardı.

Misafir, kendisine olan iltifatları, muhabbeti görünce, "Bu gece eğlenmeyeyim de ne vakit eğleneyim?" diyerek neşelendi.

Yemek yediler, sema'a başladılar. Tekke tavana kadar toza, dumana boğuldu.

Sema esnasında çalgıcı usulune uygun olarak, "Eşek gitti, eşek gitti" demeye koyuldu. Bu heyecanla usule hepsi birden uydular.

Bu şevkle seher vaktine kadar ayak vurup el çırparak "Ey oğul, eşek gitti, eşek gitti" diyorlardı.

O misafir sofi de onları taklit ederek "Eşek gitti" diye bağırmaya başladı.

Sema bitti. Sabah olunca hepsi vedalaşıp gitti. Tekke boşaldı. Sofi de eşyasını topladı. Eşeğini yükleyip yola çıkmaya niyetlendi. Eşeği getirmek için ahıra gitti, fakat onu bulamadı.

Hizmetçi gelince sofi, "Eşek nerede?" dedi. Hizmetçi, "Sakalını yokla!" diye ters cevap verdi, kavga başladı.

Sofi, "Ben eşeği sana vermiştim. Sana emanet ettiğim eşeğimi getir" deyince, hizmetçi cevap verdi. "Sofilerin hepsi hücum etti, ben mağlup oldum, yarı canlı bir hale düştüm."

Sofi; "Niçin gelip bana haber vermedin?"

Hizmetçi; "Vallahi kaç kere geldim, sana bu işleri anlatmak istedim. Fakat sen de "Oğul eşek gitti" deyip duruyordun. Hatta bu nağmeyi hepsinden daha zevkli söylemekteydin. Ben de "O da biliyor, bu işe razı. Arif bir adam" deyip geri döndüm.

Sofi; "Onların hepsi hoş söz söylüyorlardı. Ben onların sözünden zevke daldım. Onları taklit ettim, bu taklit beni ele verdi, o taklide iki yüz kere lanet olsun." (Mesnevi c. 2. s. 30-31).

Mevlana Celaleddin-i Rumi asırlar önce kaleme aldığı ibretler dolu bu hikayeciği tazeliğini yıllar sonrasına aktaracak kadar da anlam yüklü.

Bir şeyin aslını, esasını bilmeden, araştırmadan körü körüne taklit insanı eşeğinden eder.

Ha bu taklitle sadece mal-mülk mü gider?

Dini, ahlâkı, kültürü, adeti, kısaca fazilet hissiyatı da yok olup gider.

Kimler taklit rüzgarına kapılır da yok olup gider?

Özünü kuramamış, şahsiyetsiz, korkak, cimri, hasetçi, tamahkâr, en adi şeylere en kıymetli cevherini satabilecek tıynette olan, firaseti, sezgi gücü körelmiş, kendine güveni olmayan, aşağılık kompleksi içinde dalgın kişiler taklit ile hop oturur hop kalkar.

Gayesi, aksiyonu, çalışkanlığı, aile ve millet sevgisi, tarih ve medeniyet bağı kuvvetli olan, gönül dünyası mefluç (felce uğramış) olmayan, mütevazi, fikri coşkulu, merhametli vatanperverleri ise taklit rüzgarları hangi yönden esseler de kandıramazlar.

Bir zamanlar TV'de seyrettiğim bir film aklıma geldi.

"Nükleer atıklar yayılan bir fabrikadan adamlar türüyor. İnsan suretine, hayvan suretine girebiliyorlar. Sadece elleri ile dokunup, göz göze geldikleri insanların iradelerini değiştirebiliyorlar. Artık sureten insan gözükenler aslında onlar gibi birer yaratık oluyor."

Taklit öyle bir salgı ki: İnsanı, kalbinden, aklından cezbediyor ve güçsüz iradeleri tesiri altına alıyor.

Bu sebeple varlık mücadelesi veren insanlık sahnesinde, güçlü politikalar üreten, kültürel üstünlükleri olan süper devletlerin silahsız, pusatsız, enjektesiz tesirleri taklit hastalığıyla nüfuz eder.

Bir milletin yaşayışı, anlayışı, milli duruşu, o milletin kişiliğidir.

Günümüzde bu mukaddes temellerin tartışılması, alay edilmesi misyonerlik kanalıyla dini, iktisadi, hukuki, siyasi empozeler de milli vücudun benliğini kırar. Körü körüne taklit ve benzeyişler içten ve derinden yıkılışı hazırlar.

"Taklit" kelimesinin, felsefi, sosyolojik, mantıki yorumlarına, tahlil (analiz) ve anlam farklılıklarına girecek değilim.

İki öğrenci düşünün. Biri okuduğunu anlıyor, ödevini yapıyor, öğretmenlerini dinliyor, araştırıp gayret edip bir deney ortaya koyuyor. Bu içten oluş ilerler, keşif olur, ilim olur akar gider. Bir diğer öğrenci arkadaşına bakıp adını, görevini bilmeden taklit ederek aynı deneyle ne kazanır? Bilgi gücünü harekete geçirmeyen hazır komutlarla nasıl muvaffak olur?

Siz bunu hukukta, iktisatta, siyasette düşünün ve kıyaslayın.

Bugün maalesef çektiğimiz varlık içindeki darlığın sebebi, milli kimliğimize uygun olarak, milli ekonomik modellerle insanımızın meselelerine sahip çıkmayıp, proje üretmeyip batıya el açmamız, onları taklit nakaratına kapılmamız yüzündendir.

Biz bize yeteriz.

Başarırız.

Kalkınırız.

Sadece, taklit nakaratından, hastalığından, beleşçiliğinden, piyango fikirlerden, ütopik beklentilerden kurtulalım.

Bırakalım noel onların olsun.

Bize gayretten, sevgiden, saygıdan, selamdan, gözü tokluktan sonra Hızır yeter.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
Bizimkiler vazgeçti, onlar vazgeçmedi
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, yeni doğal gaz rezervini duyurdu
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Aygün tutuklanmıştı
Başkan Vekili Ahmet Şahin de tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildi
Adıyaman Belediye Başkanı Tutdere ile ilgili karar
Adli kontrol şartıyla ev hapsi
Manavgat Belediye Başkan Yardımcısı tutuklandı
Baklava kutusunda 'rüşvet' iddiası
Sıcaklıkta zirve günü!
İstanbul yarın kavrulacak
Gözyaşları sel olup aktı
Şehitlerimize veda vakti
Sıcaklarda hayatta kalma rehberi
Termometreler yükseliyor
Havalimanları güvenliğinde şaşırtan incelikler var
Uçaklara neden sıvı madde alınmıyor?
Türkiye'ye üçüncü sınıf ülke muamelesi
Avrupa, Türkiye'den her 3 vize başvurusundan birini reddediyor
Bu gece yarısından itibaren geçerli olacak
Motorine bir zam daha
Haziranda elektriklide yeni lider şaşırttı
Togg zirveden indi
Uzmanlardan sıcak uyarısı
11.00-16.00 arası dışarı çıkmayın
Konu, 4+4+4 eğitim sistemi
Araştırma sonuçları açıklandı
Ölü sayısı arttı
Texas'ta selin bilançosu ağırlaşıyor
BRICS Liderler Zirvesi'nin ardından Luiz Inacio Lula da Silva
'Dünya değişti. Biz bir imparator istemiyoruz'
Bizimkiler vazgeçti, onlar vazgeçmedi
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, yeni doğal gaz rezervini duyurdu
Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Aygün tutuklanmıştı
Başkan Vekili Ahmet Şahin de tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildi
Adıyaman Belediye Başkanı Tutdere ile ilgili karar
Adli kontrol şartıyla ev hapsi
Manavgat Belediye Başkan Yardımcısı tutuklandı
Baklava kutusunda 'rüşvet' iddiası
Sıcaklıkta zirve günü!
İstanbul yarın kavrulacak
Gözyaşları sel olup aktı
Şehitlerimize veda vakti
Sıcaklarda hayatta kalma rehberi
Termometreler yükseliyor
Havalimanları güvenliğinde şaşırtan incelikler var
Uçaklara neden sıvı madde alınmıyor?
Türkiye'ye üçüncü sınıf ülke muamelesi
Avrupa, Türkiye'den her 3 vize başvurusundan birini reddediyor
Bu gece yarısından itibaren geçerli olacak
Motorine bir zam daha
Haziranda elektriklide yeni lider şaşırttı
Togg zirveden indi
Uzmanlardan sıcak uyarısı
11.00-16.00 arası dışarı çıkmayın
Konu, 4+4+4 eğitim sistemi
Araştırma sonuçları açıklandı
Ölü sayısı arttı
Texas'ta selin bilançosu ağırlaşıyor
BRICS Liderler Zirvesi'nin ardından Luiz Inacio Lula da Silva
'Dünya değişti. Biz bir imparator istemiyoruz'
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.