(dünden devam) Hortumu kesilen ABD, "Türkiye ticaret kurallarını ihlal etti" diye, ülkemizi 2005 yılında Dünya Ticaret Örgütü'ne şikâyet etti. Dava 2 yıl sürdü. Tabi ABD işini sağlam yaptı ve lobi desteğiyle davayı kazandı. Türkiye, ABD'ye 1 milyar dolar tazminat ödemeye mahkûm edildi. Bu şikâyet ve çıkan karardan sonra ülkemizde hükümet ilginç gelişmelere imza attı. Mesela! Fındık üreticisine 5 yıl para vereceğiz, bahçelerinizi sökün, dedi. Hazır para hoş geldi vatandaşa. Şimdi ah o bahçeler, türküsünü söylüyor. Çaya, kota koydu. Fazlasını ne yaparsanız, yapın, dendi. Senede 100 milyon dolarlık ceviz ithal ediyoruz. Başka örneğe gerek var mı? Ayrıca 2006 yılında tohum yasası meclise getirildi ve kanunlaştırıldı. Gerçi AYM kısmi iptal kararı verdi ama kanun yürürlükte. Bu kanunla, yerli tohum çeşitliliği ve üretimi yok edildiği. Köylü, kendi ürettiği tohumu satamaz oldu. Satarsa suç sayıldı ve tohumculuk sektörü de yabancıların tekeline bırakıldı. Evet, "milletini iktidarıyız" diyen ve Tarım ve Köy işleri Bakanlığı'nda 115 bin kişinin çalıştığı, 30 ziraat fakültemizin olduğu, bunun yanında 50 tane tarım araştırma enstitümüz ve 10 binden fazla ziraat mühendisimizin işsiz olduğu ülkemizde, iktidar tohumu da dışarıdan alalım, dedi. Kimden? İsrail'den. Yıllardan beri İsrail'den ve AB ülkelerinden bu tohumları aldık, alıyoruz. Peki, neler tartışıyoruz siyaset, sağlık ve medyada? GDO, insan sağlığına zararlı, kanserojen maddesi içeriyor, domuz bilmem neleri içeriyor, bu tohumlar ikinci kez ürün vermiyor yani kısır vs? Erdoğan, başbakanken "Yahudi üstün Hizmet Madalyasına" layık görülmüştü. Yeni başbakan Davutoğlu ise dış işleri bakanıyken "Türk Düşmanı" olarak bilinen eski ABD başkanı Wilson adına "Woodrow Wilson Kamu Hizmeti Ödülü" verildi. Hiç düşündünüz mü! Neden ABD, AB ve Yahudi örgütleri, bizim hem de dini kisveye sahip yöneticilerimize ha bire ödül veriyor? Bu işte terslik var. Çünkü Allah'ın ayeti açık ve kesindir. "Sen onların milletlerine (dinlerine) tabi olmadıkça ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar." (Bakara 120) Hayvancılık farklı mı? Yok, değil. AKP zihniyetinin siyasi hayatları boyunca vazgeçilmez joker olarak kullandıkları İsmet İnönü devrinde (2. Dünya savaşının yokluk yılları) bile ülkemiz nüfusunun 3 katına varan küçük ve büyük baş hayvanımız vardı. AKP'li yıllarda nüfusumuz 77 milyona çıktı. Son rakamlara göre büyük baş hayvan sayımız 10 milyonun altında. İktidarın çözümü ise her zamanki gibi ithalattı. Sen, ben yaşadık! Müslüman olmayanların, neyle besledikleri belli olmayan hayvanlarını kurban diye Allah'a arz ettik, dimi! Bakın! Daha geçen hafta Mersin limanında 1044 ton kaçak et yakalandı. Bu kaçakçılığın bir anlamı da, piyasadaki talep legal yollarla karşılanmadığı için bazı cambazlar illegal yollara (kaçakçılığa) başvurmalarıdır. Tabi doğu sınarlarımızdan (Gürcistan, Ermenistan, İran) giren kaçak canlı hayvanları sayısı meçhul! Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli'nin bu kaçakçılığı değerlendirmesi ise ilginçti! Bakan Bey; "Bu etlerin piyasa değerinin de 40 milyon lira (trilyon) ve etlerin sağlıklı olduğunu?" olduğunu ifade etti. Sonuçta tablo gösteriyor ki, bu yönetim anlayışı çitçiye de, köylüye de, hayvancıya da ölüm, diyor. Peki, yaşamak için ne lazım? Çare ve çözüm MEM'de. Milli Ekonomi Modelinin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın modelinde yer alan milli tarım projelerinden bazıları şöyle:1- Tehditler kaldırılacak. 2- Devlete ait topraklar uzun vadeli, sembolik ücretler karşılığında kiraya verilecek. 3- Ürün fiyatları üretici kooperatif üzerinden belirlenecektir. Hem devlet desteğini hem de iç piyasa fiyatını beraber alacaktır. 4- Devlet, çiftçinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50'sine en az 6 ay evvelinden avans verecektir. 5- Çiftçiye emeklilik desteği ve doğal afetlere karşı sigorta desteği sağlanacaktır. 6- İthal ürünlere karşılık yerli üretici devlet tarafından korunacak. 7- Tarım içim gerekli olan finansman, elde edilen üretim karşılığı senyoraj geliri ile karşılanacaktır. 8- Devlet tarıma bağlı sanayi üzerine yatırım yapmak isteyen girişimcilere, "proje mukabili sıfır faizli krediler" ve "gerekirse geri ödemesi üretim veya ürün" olacak türden kredi verecektir. 9- Devlet çiftçinin ürettiği ürünlere pazar garantisi verecektir. 10- Gübre ve tarım ilaçları konusunda yatırımlar teşvik edilecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Devlet bağımsız ise yargı da bağımsızdır / 08.06.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Baba devlet / 07.06.2025
- Adalet varsa zulüm, zulüm varsa adalet yoktur / 06.06.2025
- Asıl kurban: Nefsin kurbanıdır / 05.06.2025
- İktidarın faizsiz ekonomi özlemi! / 04.06.2025
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025