TEM derken 'otoban'ı kastetmiyoruz şüphesiz…
Malum, AKP hükümeti Aralık 2021'den bu yana adını "Türkiye Ekonomi Modeli (TEM)" olarak koyduğu bir model uyguluyor.
TEM'in ilk sinyalini, 30 Kasım 2021 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan TRT'de yaptığı konuşmada vermişti; 20 Aralık 2021'de de devreye konuldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Maliye Bakanı Nebati, o günlerde yaptıkları açıklamalarda, TEM'in amacının "üretimin, yatırımın ve ihracatın artırılması ve de bu şekilde cari açığın kapatılması" olduğunu belirtmişlerdi.
TEM'in uygulandığı 2022 yılında cari açık, hedeflenenin tam tersine sürekli artmaya devam etti. Böylece 2022 yılı tamamında cari açık toplam 48.8 milyar dolara ulaştı. Bu açık son 9 yılın rekoruydu.
TEM'in uygulanmadığı 2021 yılında yıllık cari açık toplamı ise 14.8 milyar dolar idi. TEM'in cari açığa yıllık katkısı yaklaşık 3 kat olmuş.
Yine TEM'in uygulandığı 2023 yılında da cari açık artmaya devam ediyor.
Merkez Bankası (TCMB) dün Ocak 2023 verilerini paylaştı. Buna göre, cari açık aylık 9.85 milyar dolar ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Geçen yılın Ocak ayında aylık cari açık 7.1 milyar dolardı.
Eylül ayında açıklanan Orta Vadeli Program'a (OVP) göre hükümet cari açığın 2023'te 22 milyar dolara gerileyeceğini öngörmüştü.
Görünen o ki, daha ilk ayda verilen 10 milyar dolarlık cari açık, bu yıllık hedefin neredeyse yarısı. Yani yılsonu hedefi pek gerçekçi değil…
Bir önceki rekor cari açık ise, 9.41 milyar dolar ile 2011 yılının Mart ayında gerçekleşmişti.
Ocak ayındaki bu rekor artışın en temel nedeni şüphesiz dış ticaret açığı; Ocak'ta 12.43 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı gerçekleşti.
Dış ticaret açığı ve cari açığın artmasında, ekonomistler, Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrasında petrol, doğalgaz ve hububat fiyatlarının sert yükselmesi, altın ithalatının artması gibi birçok neden sayıyor. Hepsi doğrudur ama bence asıl neden hükümetin ülkemizi borca ve ithalata bağımlı hale getiren ekonomi politikalarıdır.
TEM ile AKP hükümeti, politika faizini düşürerek üretim, yatırım ve ihracatı artırmayı planlıyordu. Fakat zaman gösterdi ki, yanlış ekonomi politikalarını düzeltmeden sadece politika faizini düşürmek hiçbir işe yaramıyor, hatta daha kötü sonuçlar ortaya çıkartıyor.
Öncelikle, bankalar arası faiz oranı anlamına gelen politika faizini düşürmek bankaların kârını artırıyor ama üreticiye ucuz finans olarak yansımıyor. Hatta bu dönemde üreticiler finansa ulaşmada çok büyük zorluklar çektiğini belirttiler.
TEM kapsamında hükümet, ekonominin tüm gücünü ihracata yöneltti. Doğru, ihracat rakamları arttı ama bu, dış ticaret fazlası ve cari fazla anlamına gelmedi.
Çünkü hükümet, ülkemizin maden ve enerji kaynaklarını millet yararına kullanmak yerine, hammadde ve enerjiyi dışarıdan ithal etmeyi tercih etti.
Kendi kaynaklarımız ise yabancılara ve yandaşa devredildi.
Hatta tarım ürünlerini bile dışarıdan ithal eder olduk.
Merkez Bankası'nın raporlarında cari açığı etkileyen en önemli etkenler arasında altın ve enerji ithalatı sayılıyor.
Ülkemiz altın madeni konusunda Güney Afrika Cumhuriyeti'nden sonra ikinci sıradadır. Hatta yeni bulunan rezervler ve potansiyelimiz dikkate alındığında bence dünyada en çok altın rezervine sahip ülkeyiz. Enerji kaynakları konusunda da kendi kendine yetebilecek bir potansiyele sahibiz.
Üretilen gayri safi milli hasıla dikkate alındığında, ülkemizin bir kuruş dışarıdan borç almaya ihtiyacı yoktur. Ama hükümet, senyorajı devreye koymak yerine, borç alınan yabancı para ile iş yapmayı tercih ettiğinden bu konuda da büyük sorunlar yaşanmaktadır. Para borç, temel girdiler de ithalat olursa, dış ticaret açığı ve cari açık hiç kapatılabilir mi? Bu, bilimsel olarak asla mümkün değil…
Hükümetin bu yanlış politikaları devam ettikçe cari açık kazaları devam edecektir ve yeni rekorlar da gelecektir. Bu şekilde milletimizin alın teri yabancılara akıp gidecektir.
Bunu tersine çevirebilecek model, zincirleme kazalara neden olan hükümetin TEM'i değil, Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'dir.
Milli Ekonomi Modeli'nin finans, maden ve enerji politikaları ülkemizi sürekli cari fazla verdirecek, ülke ekonomisini sağlıklı büyütecek politikalardır.
Bu eşsiz modeli ülkemizde uygulayacak olan Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'a acilen fırsat verilmelidir.
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025