logo
23 NİSAN 2024

Türk doğulur da, olunur da

31.03.2013 00:00:00
Bugün ülkemizde en çok tartışılan konulardan biri, kavmiyetçilik-milliyetçilik meselesidir. Bu meseleyi bilmeyen ya da kendi siyasî amaçları için saptırarak, çarpıtarak yorumlayanlar, Türk milletinin kafasını karıştırmaya devam ediyorlar. Kavmiyet, doğuştan getirilen, kişinin iradesi dışında sahip olduğu, dolayısıyla bu özelliğiyle üstünlük davası yapamayacağı verili kimliğidir. Milliyet ise bile isteye tercih edilen, iradî olarak benimsenen, hangi kavme mensup olursa olsun insanların içine dahil oldukları üst toplumsal yapının adıdır. Yani farklı kavimlerden de gelseler, geniş bir insan kitlesinin ortak sosyolojik, kültürel ve hukukî değerlerde buluştuğu uyumlu, anlaşmış, kaynaşmış, birlikte hareket etme şuuruna sahip toplumsal yapının adıdır.
Bu bağlamda ülkemizde insanlarımızın çok büyük bir bölümü Türk olarak doğmuş ve Türk olarak yaşamaktadır. Bir kısım vatandaşlarımız da farklı kavimlere yani etnik unsurlara mensup olsalar da zamanla aynı kültürü, aynı dili, aynı değerleri, aynı amacı paylaşarak Türk olmuşlar, Türklüğü millî bir kimlik olarak benimsemişlerdir. Bu bakımdan “Türk doğan” ve “Türk olan” insanlarımız, ortak değerlerde buluşarak tek bir millet yani Türk milleti olmuşlardır. Birlikte yaşadığımız uzun tarihî tecrübe bu sonucu doğurdu. Tarihin tabiî akışı içinde milletleşme sürecimizi büyük ölçüde tamamlamışken, son dönemlerde Batı emperyalizmi, Türk millet birliğini çözüp dağıtmak, parçalayıp birbirine düşman haline getirmek için yoğun bir çaba sarfediyor. Bu bağlamda bazı insanlarımıza sürekli etnik aidiyetlerini yani kavmiyet damarlarını hatırlatıp durarak onların kavmî kimliklerini Türk millet birliğine karşı kışkırtıyorlar ve ayrılıkçı Türk düşmanı haline getirmeye çalışıyorlar. Haçlı-Siyon tezgâhının bu projesini bugünlerde sözde İslamcı, liberal ve Kürtçü üçlüsü, ittifak halinde gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Bu üçlü şer ittifakı, Türk millet birliğini bölüp paramparça edinceye kadar, emperyalizmin uygulama memuru olarak görevlerine sadakatla devam ediyorlar.
Bu fitneye karşı bugünlerde en çok, değişik etnik köken sahibi vatandaşlarımızın uyanık davranması, tepki koyması ve kavmî aidiyetlerini öne sürmeyip kendilerini “Türk milleti” olarak tanımlamaları, “biz Türk doğmasak bile Tük olduk” yani, “ne mutlu Türk’üm diyene” demeleri gerekir. Böyle bir tavır sergilerlerse emperyalizmin bu coğrafyadaki oyunlarını bozmuş olacaklardır. Nitekim tarihimizde de Türk doğmayıp Türk olan pek çok örnek vardır. Ben sadece iki örnek vereceğim. Zira bu iki örnek, bugünün İslamcı geçinen siyasetçilerinin itiraz edemeyecekleri iki önemli kişi. Bu iki Türk-İslam büyüğünü dinlerlerse liberallerin ve Kürt ırkçılarının dümen suyundan belki çıkabilirler. Ayrıca Amerika’nın, Avrupa’nın, İsrail’in ve bu üç haricî bedhâhın yerli işbirlikçisi olan kozmopolit, dinsiz ve milliyetsiz liberallerin ve PKK’lıların oyuncağı olmaktan kurtulmalarını umut ediyoruz.
Mehmet Akif, baba tarafından Arnavut’tur. Bunu kendisi de söylüyor. Arnavutluk onun kavmî kimliğidir. Ama o, hiçbir zaman Arnavut kavmiyetçiliği yapmadığı gibi, tam tersine Arnavutları daima Osmanlı Devleti’ne isyan ettiği, ayrı baş çektiği, kavmiyetçilik yaptığı için eleştirdi. Akif, Türklüğü etnik bir yapı, bilinen manasıyla bir kavmiyet olarak görmedi. O Türklüğü bir çok etnik unsurun içinde yer aldığı sosyolojik, kültürel, hukukî manada bir üst toplumsal yapı yani milliyet olarak gördü. Dünya genelinde İslam milleti, siyasi, idarî, coğrafî sınırları belli olan Türkiye’de ise Türk millet birliği üzerinde durdu. Ayrıca kendisini “Türk” olarak tanımlamaktan da çekinmedi. Arnavutluğundan yani kavmiyetinden ziyade, milliyetiyle yani Türklüğüyle övündü. Demek istediğimiz şu ki, etnik köken itibariyle Arnavut bile olsa bir insan, Türklüğü bir milliyet kimliği olarak benimseyebilir. Bunda gocunacak bir durum olmadığı gibi, birlik ve bütünlük sağlayan bir yaklaşım olduğu için şeref duyulacak bir durumdur. Yani Akif, Türk milliyetçiliğini ayaklar altına almadığı gibi, tam tersine “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman” diye de Türk milliyetiyle övündü.
Akif’in Türklüğü etnik bir yapı değil, her kavimden insanın içine dahil olabileceği genel bir milliyet şemsiyesi olduğu gerçeğini vurgulu bir şekilde ortaya koyan çok soylu bir tavrı vardır. Onu aktaralım:
Yakın dostu Hasan Basri Çantay, onunla ilgili bir hatırasını şöyle nakleder:
“Evet, ona tam bir İslâm şairi diyebiliriz. Kuvvetli, imanlı, ateşli bir İslâm şairi, fakat Türk, daima başta kalmak şartıyla. Dört lisanı edebiyatıyla bilen Âkif, Türk olarak yazdı, Türk olarak düşündü, Türk olarak yaşadı ve nihayet Türk olarak öldü.
Âkif’in bir vakasını hatırlarım: İlk millî kaynaşma ve savaşlarda üstat Balıkesir’e gelmişti. Onun samimi arkadaşlarından biri Gönen’e teşkilât kurmaya gitmişti. Dönüşünde o arkadaş dedi ki: ....’ler (muhtemelen Rum çeteleri) Türklere cefa ediyorlar. Millî teşkilâtı boğmaya çalışıyorlar. Akif’in o zaman hiç düşünmeden, kükreyerek verdiği cevap şudur: “Orada bir Türk Ocağı açınız ve mücadele ediniz!” Akif’in beraberinde bulunan İstanbul’dan gelen bir kişi: “Üstat, sizi Türkçü görüyorum” demek istedi. Akif’in ağzından alev gibi şu kelimeler çıktı: “Ya ne zannediyorsun? Türk’e hiçbir kavmin horoz olmasına tahammül edemem!” (Akifname, s. 225, İstanbul 1966), (İstiklal Marşımız ve Mehmet Akif Ersoy, İsa Kocakaplan, s.79)"
Benzer bir yaklaşımı Abdülhakîm-i Arvasî sergilemiştir. Kendisinin etnik aidiyet bakımından Arap olduğunu söyleyen bu maneviyat adamı, Arapçılık yapmadığı gibi, Türklüğü millî bir kimlik olarak rahatça benimsediğini de ifade eder. Şöyle der:
"Ben bir Seyyid'im. Yani bu demektir ki (etnik olarak) Türk değilim. Ama yeryüzünde bütün Türkler silinse üç Türk kalsa biri ben olurdum. İki Türk kalsa gene biri ben olurdum. Son Türk kalsa da gene ben olurdum. Çünkü Türkler olmasa bugünkü manada İslamiyet olmazdı."
Haçlı-Siyon emperyalizminin sunî biçimde önümüze başlıca sorun olarak koyduğu meselenin çözümü, öncelikle Türkiye’de herkesin “hepimiz Türk’üz” diye haykırmasında yatıyor. Yani çözüm, bütün farklı etnik köken sahiplerinin tam bir Türk millet birliği şuurunu içselleştirmesinden geçiyor. Yani ya milliyetçilik yapıp “hepimiz Türk’üz” diyeceğiz ve Haçlı-Siyon emperyalizmine bu coğrafyada ekmek yedirmeyeceğiz; ya da kavmiyetçilik yapıp “Kürd’üm”, “Arnavud’um”, “Çerkez’im”, “şuyum buyum” diye diye emperyalizme kolayca yem olacağız.
İngiliz ajanı Lawrence’in şu sözünü de bugünler için dikkate alalım: "Türkiye'yi bölüp parçalamak için taşla, tüfekle savaş yapan ordusuna DİN DÜŞMANI; ülkesini sevenlere ise TÜRKÇÜ, IRKÇI, KAFATASÇI diyeceksiniz. Aksi takdirde Türkleri yenemezsiniz.."
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
'Ayaküstü olacak iş değil bunlar'
Özel'le görüşeceği tarihi açıkladı
Erdoğan'ın anayasa çağrısına yanıt verdi
'Bir şey uymamak için değiştirilmez'
İsmailağa şeyhi Hasan Kılıç uğurlandı
Erdoğan en ön safta yer aldı
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde flaş gelişme
Ceset parçaları bulundu
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
'Ayaküstü olacak iş değil bunlar'
Özel'le görüşeceği tarihi açıkladı
Erdoğan'ın anayasa çağrısına yanıt verdi
'Bir şey uymamak için değiştirilmez'
İsmailağa şeyhi Hasan Kılıç uğurlandı
Erdoğan en ön safta yer aldı
Korhan Berzeg'in yaşadığı köyde flaş gelişme
Ceset parçaları bulundu
Erdoğan'dan 23 Nisan mesajı
Bu kez Atatürk'ü andı
Muhammed Uğur'un hayali gerçek oldu
Mansur Yavaş'tan 23 Nisan jesti
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Taksim Cumhuriyet Anıtı'na çelenk sunuldu
Esad, Abhazya Dışişleri Bakanı'na söyleşi verdi
'ABD'yle zaman zaman görüşüyoruz'
Bilim adamından korkutan uyarı
'Sıcaklık 4 ila 6 derece arttı'
Erdoğan buradaki törene katılmadı
Devlet erkanı Anıtkabir'de
Erbil ziyareti Metiner'i heyecanlandırdı
'Erdoğan’ı Kürtsüz bırakma operasyonu'
Havaların ısınmasıyla yine ortaya çıktı
Yılın ilk kene vakası görüldü
Arapça soru sorulunca Türkçesini istedi
Erbaş, Arapça bilmiyor mu?
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.