Evet, 'Türk' olmak yeter…
Başlığa bakıp alt satırları okuma gereği duymayacak nice insanlar çıkabilir.
'Yeter artık, nedir bu Türk aşkınız, sevdanız' diyenler bulunabilir.
Başka yazacak onca 'yakıcı' konu başlığı varken, polemik olsun diye mi klavyenin başına geçtik?
Bunca ekonomik kriz varken, millet adeta burnundan solurken, bırakın ay sonunu getirmeyi, anı kurtarmanın hesabını yaparken, niye 'Türk olmak yeter' diye başlık atıyoruz?
Neden ve niçin biliyor musunuz?
Çünkü eğer biz, kim olduğumuzu, nereden geldiğimizi, tarihsel bağ ve bağlantılarımızı, uzantılarımızı, geçmişimizin nerelere kadar vardığını, 'bir projenin' gereği olarak öğretilmediği için bilmiyorsak; Biden'le yapılan görüşmelerin süresini kutsayan mankurtlara dönüşürüz.
Olay bu kadar basit…
Türk olmak, dünyanın en büyük izzeti ve şerefidir.
Çünkü Türk olmak; öyle sağdan soldan edinilmiş sağlıksız akılsız bilgilerle sıradanlaştırılacak veya sulandırılacak bir mevzu olmanın çok ötesinde bir olay.
Türk'ün tarihine bakıldığında, en eski uygarlığı ve çok üst seviyede bir medeniyeti seyrederiz.
Yeryüzünde hiçbir millete nasip olmamış üstün medeniyetlere sahip olan tek millet ve kurulmuş medeniyetlerin Türklere nasip olması sizce sıradan bir şey mi?
O halde nedir bu 'Türk' isminin sırrı?
Örneğin Atatürk gibi.
Örneğin Prof. Dr. Haydar Baş gibi.
Tarih sahnesi bu iki büyük insandan daha ileri düzeyde Türk milleti ve medeniyeti konusunda bir söylem ve vurguda bulunmamıştır.
Bakın Atatürk ne diyor?
"Ne Mutlu Türküm Diyene"
Bakın Haydar Baş Bey ne diyor?
"Atatürk bunu söylerken, 'Ne Mutlu Müslüman'ım diyene' demek istiyor."
Biz biliyoruz ki, Haydar Baş Bey böyle önemli bir tespitte bulunmuşsa, bunun mutlaka çok önemli dayanakları vardır.
Türk tarihini maalesef batılı araştırmacılardan bire bir kopyalamış olan bizdeki akılsızlar, nesillerimizin beyinlerine zerk ettikleri bu şuursuzlukla ne büyük bir cinayet işlemiş oldular farkında mısınız? Bence bu tam adıyla tarih soykırımıdır.
Dönelim konumuza.
Aslında 'Türk' demek ne demektir?
Konuya tam bir açıklık getirmek için, ünlü Türkolog üstat Kazım Mirşan hocanın derin araştırma ve okumalarından çokça istifade ettik, çok da iyi yaptık.
Aktaralım izninizle:
"Orhun yazıtlarında Göktürk diye okunan yazı, aslında, "ÖK-ÜK Türk'tür.
"ÖK-ÜK Türk" demek, "Tanrı'nın Türkleri" demektir.
Türk bu durumda, o zamanlar için dini bir kavram oluyor.
Mesela o zaman Türgişlere Türk diye bakmıyorlar.
Çünkü Türkçe konuşuyorlar ama Türk dininden değiller.
Yazıtlarda, 'Türgişleri yendik, çünkü biz Tanrı'nın Türkleriyiz' diyor.
Bilge Kağan yazıtlarda devleti kurmadan önce yaşadıkları coğrafyayı tarif ederken, burada hakan tarafından eğitilmiş "imanlı Türkler" yaşardı diye anlatıyor.
Yani "ÖK-ÜK Türk" demek, eğitilerek imanlı hale getirilmiş kişilerin adı oluyor.
Böylece tarih boyunca Türk ifadesine karşı sergilenen haksız ve sığ davranışlarda, tarihin çöp sepetine atılmış oluyor.
Dolayısıyla tarih sahnesinde Türkler kendilerini, "Rabbani Türk, imanlı Türk" olarak ifade etmişler."
Şimdi Atatürk'ün nüfus mübadelesini yaparken referans aldığı kaynakçayı daha iyi kavramış oluyoruz.
Aynı inancı paylaşan 'İmanlı Türkler' ancak bir ortak kültür oluşturabilmiş demek ki.
Daha binlerce yıl önce Türkçe konuştuğu halde aynı inanca sahip olmayanlar, hakan tarafından toluma dâhil edilmiyordu.
Ne büyük bir feraset.
Hep merak eder dururuz.
"Türkleri farklı kılan şey nedir" diye.
Şimdi bu tarihi okumaya ve dahası yaşanmış hakikate göre; Türk milliyetçiliği denilen kavram, aslında dini bir kavram.
Yani hiçbir şekilde "ayaklar altına alınamayacak" bir formülasyona sahip.
Sanırım konu çok net anlaşılmıştır.
Ne diyor büyük önderimiz?
Gafil hangi üç asır?
Gafil, hangi üç asır, hangi on asır Tuna ezelden Türk diyarıdır. Bilinen tarihler söylememiş bunu kalkıyor örtüler, örtülen doğacak, Dinleyin sesini doğan tarihin, aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak yalan tarihi gömüp, doğru tarihe gidin.
Türkolog Mirşan hoca, "Bana göre, Türklerin en eski izleri Afganistan'da bulunuyor. İngiliz bilim adamları da bu kültürün izlerinin bütün Avrupa'da, İskandinavya'da, İtalya'da, Macaristan'da bulunduğunu kabul ediyor.
Bunu taştan yapılmış aletlere dayanarak söylüyor ve Karakamar mağarasını örnek gösteriyor ve 40 bin yıl öncesine kadar götürüyorlar" demişti.
Bütün dünyanın uygarlık temelinde Türkler var.
Bugün neden bu haldeyiz sorusunun yanıtı çok açık değil mi?
Türk gibi davranmıyor, kimliksiz bir halde sağa sola yalpalıyoruz.
Ne hazindir ki, Türkiye'de hiçbir üniversite Mirşan'ın, dünya tarihinin yeniden yazılmasını gerektirecek ispatlı araştırmalarını incelemeye yanaşmıyor.
Çünkü ellerindeki batıya ait veriler Kazım Mirşan'ın tespitleri ile uyuşmuyor.
Bilimsel bilgiyi üretmek yerine, batıdan aynen kopyalamayı tercih ediyorlar.
Sonuç:
Onun için Atatürk "Ne mutlu Türküm diyene" demişti.
Yine bu yüzden BTP Lideri Hüseyin Baş Bey Kocaeli konuşmasında; "Sorun varsa çözmek için Türk olmak yeter" demişti.
Türk'ün kim olduğunu anlattım.
Türk olan yönettiğinde, inanın dünya cennete döner.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Haine hain demeyen, HAİNDİR! / 15.05.2025
- Özgür Özel’in yapması gerekenler! / 14.05.2025
- Ümmetçilik değil, Muaviye’cilik! / 13.05.2025
- Kötü gidişin sorumlusu millettir! / 12.05.2025
- Türkiye ittifakı kurulsun / 05.05.2025
- Kıbrıs Türkiye’ye katılmalıdır / 04.05.2025
- Şehitlere sor süreci / 30.04.2025
- Kapitalist sistem seni de yutar Mehmet Şimşek / 28.04.2025
- İstanbul’un nüfusu beka sorunu olmuştur! / 27.04.2025
- Türk olduğumuzu hatırlayalım! / 24.04.2025
- Özgür Özel’in yapması gerekenler! / 14.05.2025
- Ümmetçilik değil, Muaviye’cilik! / 13.05.2025
- Kötü gidişin sorumlusu millettir! / 12.05.2025
- Türkiye ittifakı kurulsun / 05.05.2025
- Kıbrıs Türkiye’ye katılmalıdır / 04.05.2025
- Şehitlere sor süreci / 30.04.2025
- Kapitalist sistem seni de yutar Mehmet Şimşek / 28.04.2025
- İstanbul’un nüfusu beka sorunu olmuştur! / 27.04.2025
- Türk olduğumuzu hatırlayalım! / 24.04.2025