Ülkemizin ekonomisini verdiğimiz oylarla emanet ettiğimiz siyasiler, sözde faize ve faiz lobilerine karşılar ama özde uyguladıkları tüm ekonomi politikaları faiz lobilerinin menfaatine. Uygulanan sistem, faizi ekonominin merkezine koyan kokuşmuş kapitalist sistem olunca elbette bundan farklı bir sonuç çıkmayacaktır.
Ülkemizde üretici de, tüketici de fiyat artışlarından, maliyetlerin yüksekliğinden, gelirin daralmasından, kar edememekten, borçların artmasından şikayetçi. Ama şikayetçi oldukları bütün bu sorunların temel nedeninin, siyasilerimizin ısrarla ve inatla uyguladıkları kapitalist sistem olduğunu bir türlü göremiyorlar.
Şikayet edenler de, çözüm sahibi olmayan siyasiler gibi kapitalist sistem içinde çözüm arayışındalar, halbuki Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın sık sık ifade ettiği gibi sorunların nedeni olan sistemle asla bir çözüme ulaşılamaz, sistem değişmesi lazım. Dilerseniz güncel örneklerle meseleyi biraz irdeleyelim.
Önceki gün İstanbul Sanayi Odası (İSO) "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2020 Araştırması"nın sonuçlarını açıkladı.
Araştırmaya göre, 2020 yılında İSO 500'ün finansman yani faiz giderleri yüzde 39.2 artışla 88.8 milyar liraya yükseldi. Yani Türkiye'nin ilk 500'e giren dev sanayi kuruluşları alın teri dökmüşler, üretim yapmışlar, çalışmışlar, çabalamışlar ama sonuçta kazandıklarını götürüp para satan faiz lobilerinin kucağına bırakmışlar.
İşte siyasilerimizin uyguladığı kapitalist sistem bu. Adamlar oturdukları yerden para satıyorlar, emeğini ve üretimini devreye koyanların tüm kazancını emiyorlar.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan yaptığı açıklamada, 2020 yılında Covid-19 salgını ile oluşan finansal koşullar içinde Türk lirasındaki değer kaybı, enflasyondaki artış ve faiz oranlarındaki dalgalanmalar sonucunda bir önceki yıla göre finansman yükü önemli ölçüde arttı. Sanayi kuruluşları ana faaliyetlerinden elde ettikleri kârların halen oldukça önemli bir bölümünü faiz giderlerine ayırmaya devam etti" diye konuştu.
Kazancın önemli bir bölümü faize gidince, doğal olarak borçlar da artmaya devam ediyor. İSO 500'ün toplam mali borçları 2020 yılında yüzde 23 artarak 406.3 milyar liradan 499.6 milyara liraya ulaştı. Borçları vadelerine göre değerlendirdiğimizde, kısa vadeli borçlar yüzde 22.4'lük artışla 168.3 milyar liradan 206 milyar liraya yükselirken, uzun vadeli borçlar ise yüzde 23.3 oranında artarak 238 milyar liradan 293.5 milyar liraya çıktı.
İSO Başkanı Bahçıvan, çoğunluğu ithalata dayalı olan hammadde konusundaki sıkıntılara da değindi: "Yurt dışından gelen hammaddelerin fiyatlarında yaşanan yüksek boyutlu artışlar sanayicimiz üzerinde giderek daha fazla baskı yaratmaktadır. Bu artışlar, ilave bir işletme sermayesi ve buna bağlı bir finansman ihtiyacı oluşturması bakımından önümüzdeki günler için çok ciddi bir stres kaynağı olacaktır."
Sanayicilerin üzerinde diğer önemli stres kaynağının ise enflasyon olduğunu belirten Bahçıvan şunları söyledi: "Biz sanayiciler olarak asla ve asla yüksek enflasyonlu bir ortamda yaşamak istemiyoruz. Enflasyonun toplumlar için de, ekonomiler için de, sanayiler için de öngörülemezlik, istikrarsızlık olduğuna inanıyoruz. Enflasyonun olduğu ortamda kolay kolay yatırım yapılmaz. Nitekim geçen yıl yatırım teşvik belgelerinde yaşanan yüksek oranlı artışa rağmen, yatırım iştahının fiiliyata dönmediğini son dönemlerde net bir şekilde gözlemliyoruz."
Yapılan üretim açısından bir büyüme rakamı gözükse de Bahçıvan net büyüme rakamının sıfıra yakın olduğunu ifade ediyor: "Tüketici enflasyonu ile arındırıldığında 2020 yılında üretimden satışlar reel olarak sadece binde 6 artış gösterdi. Bu oran son dört yılın en düşük reel artışı oldu."
Siyasilerimizin çok övündüğü ihracat konusunda da İSO 500 ciddi daralma yaşadı. İSO 500'ün ihracatı 2020'de yüzde 12.8 oranında gerileyerek 64.1 milyar dolar oldu.
Gördüğünüz gibi sanayicilerimiz faizlerin, enflasyonun ve hammadde giderlerinin yüksekliğinden şikayetçi. Faiz ve enflasyon sorununun çözümü için doğru bir para politikası, hammadde sorununun çözümü içinse doğru bir maden politikası gerekmektedir.
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir de, sanayicilerin özellikle finansman zorluklarından bahsetti. Özdebir, pandemide destek diye borç verilen kredilerin firmaları iflasa doğru sürüklediğini söyledi. Bu durumu "ponzi tuzağı"na benzeten Özdebir, kredi yerine üretime dayalı vergisel teşvik istedi.
Ponzi finansman, kaynak ihtiyacının borçla karşılanması ve yükümlülüklerin yerine getirilmesine dayalı "sahtecilik ve iflasa eğilimli bir finansman modeli" olarak biliniyor.
Özdebir ayrıca, son dönemde sanayicilerin borcu borçla büyüterek üretime devam ettiğini, bu firmaların cirosunun artmış gibi göründüğünü, ancak borcunun katlanarak büyüdüğünü söyledi.
Ekonomimizin bel kemiği olan sanayicilerimizin bütün bu sorunlarının çözülmesi için, BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın dediği gibi, bu sorunlara yol açan sistemin acilen değiştirilmesi lazım. Peki, hangi sistemi devreye koymalıyız?
BTP Lideri bu soruyu da yanıtsız bırakmıyor, Prof. Dr. Haydar Baş'ın dünyaca ünlü Milli Ekonomi Moedeli'nin bütün bu sorunları çözecek tek sistem olduğunu vurguluyor.
Milli Ekonomi Modeli, paranın emek ve üretim karşılığı senyorajla devreye konulması ve bu paranın sanayiciye, üreticiye devlet eliyle sıfır faizli kredi olarak verilmesi gerektiğini belirtmektedir. Böyle bir finansman modeli, tüm sanayiclerimizin faiz giderlerini sıfıra indirecektir. Enflasyon üzerindeki en büyük etkenin faiz olduğu dikkate alındığında, bu çözüm aynı zamanda enflasyonun da çözümüdür.
Model ayrıca, madenlerin devlet-millet ortaklığıyla işletilmesini, bu şekilde hammaddenin yerli kaynaklardan elde edilmesini ortaya koymaktadır. Model, hammadde kaynaklarının işlenmeden yurt dışına çıkarılmasına asla müsaade etmemektedir. Bu da sanayicinin hammadde sorununun çözümüdür.
Demode olmuş kapitalist sistemi ve onu ısrarla uygulayanları bırakıp, tek çözüm olan Milli Ekonomi Modeli'ni ve bu Modeli uygulayacak lider BTP Lideri Hüseyin Baş'ı baş tacı etmeliyiz.
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- ‘Memnun değilsen, mecbur değilsin’ / 12.03.2024
- Rahmet ve bereket ayına ulaştık / 09.03.2024
- Emekliler yılında emekli can çekişiyor / 08.03.2024
- Anketlere aldanmayın! / 06.03.2024
- Türk milleti ‘değişim’ istiyor / 05.03.2024
- 13 bin dolar kişi başı milli gelir nerede? / 02.03.2024