2021 yılında bütçe giderleri 1 trilyon 346.1 milyar lira olarak belirlenirken, faiz hariç giderler 1 trilyon 166.6 milyar lira, bütçe gelirleri 1 trilyon 101.1 milyar lira, vergi gelirleri 922.7 milyar lira, bütçe açığı 245 milyar lira olarak öngörüldü.
2021 yılında vergi gelirlerinin alt kalemleri ise şu şekilde tahmin edilmiş: "Gelir vergisi 195.3 milyar lira, kurumlar vergisi 105.2 milyar lira, özel tüketim vergisi 213.7 milyar lira, dahilde alınan KDV 70.6 milyar lira, ithalatta alınan KDV 194.9 milyar lira, Motorlu Taşıtlar Vergisi 18.5 milyar lira, BSMV 28.5 milyar lira, damga vergisi 23.8 milyar lira, harçlar 34.4 milyar lira, diğer vergiler 37.9 milyar lira."
Yukarıda verdiğim klasik bütçe detaylarına dair bilgilere yakından bakmanızı isterim. 2021 yılı için öngörülen bütçe taslağı halkın yağlı kazığa oturtulması için kurulan tezgâha benziyor daha çok. Neresinden tutarsanız elinizde kalan bir taslak ama millete çok iyi yutturuluyor.
Bir kere 85 milyonluk aktif bir toplum için öngörülen giderler, ABD gibi bir devlet için düşünülürse ancak çerez parası olur.
Bir diğeri ise bu öngörülerde yer alan 180 milyar TL gibi bir faiz ödemesinin çok daha üzerine çıkılacağı yönündeki emareler var ki, bu da topluma yapılan en büyük kötülüklerden birisidir.
Bir başkası da vergiler konusu.
Bütçede öngörülen vergiler toplamı veya vergi adaletsizliği konusu, yıkıcı etkileri olan vahşi kapitalizmin bir dayatması olarak milletimize atılan en büyük kazıklardan biri olarak varlığını koruyor.
"Vergisiz kazanç kutsal değildir" gibi zırva sözlerle zavallı halka sürekli telkinler yoluyla dayatılan haksız ve hukuksuz vergiler, ülke ekonomisine yarardan çok zarar vermektedir.
Doğrudan gelirler üzerinden alınan vergilere kurumlar vergisini de ilave eklediğimizde bu oran 300 milyar TL eder.
Oysa toplamda ve gelire bakılmaksızın alınan vergilerin tutarı, 622.7 milyar TL ediyor.
ÖTV-KDV bilmem ne vergisi gibi.
Bu tam bir soygundur!
Bu çarpık sistemin hem de mevcut kapitalist sistem içerisinde kalınarak düzeltilmeye çalışılması veya bu yönde açıklamaların yapılması kadar büyük bir cehalet örneği yoktur sanırım.
Bu çürümüş ve kokuşmuş antidemokratik sistem aslında, temel insan haklarına aykırılığı bakımından en büyük düşman ilan edilmelidir.
Bir diğer ifadesiyle en büyük zulüm, bugün bu vahşi kapitalist sistemin kurallarının harfiyen uygulanmasıdır.
Dolayısıyla zulüm, sadece savaşlarda atılan bomba veya sıkılan kurşunlarla ölenlerin sayısı ile sınırlandırılamayacak kadar geniş bir alanı kapsamaktadır.
Zira savaşların çıkış sebebini de yine kapitalist sistemin bizzat kendi varlığı ve dayattığı koşullar oluşturmaktadır.
"Türkiye laiktir, laik kalacaktır" sözüne kırmızıyı görmüş boğalar gibi saldıranlar ve kuduranlar, güya bunu dini hassasiyetlerinden ötürü yapıyorlar.
Ne var ki, Atatürk'ün Anadolu coğrafyasında uyguladığı ve çok özel dokunuşlarla formülize ettiği 'laiklik' aslında dini hayatın da, onu yaşayanlarında en büyük koruma duvarıdır ve olmazsa olmazdır.
Nitekim bu konuya diklenenler tarafından yönetilen ülkemizde, asıl zulmün şah damarı olan kapitalizm ve uygulamalarına karşı bırakın ses çıkarmayı adeta secde ediliyor desek haksızlık yapmış olmayız.
Türkiye'de zulüm, mevcut kapitalist sistemin onu icat eden ülkelerden daha büyük bir iştahla uygulanmasıyla pik yapmış durumda.
O bakımdan gerçek Atatürkçüler, gerçek milliyetçiler ve vatanseverler artık bir merkez çatı altında buluşmaya tarihin de zorlamasıyla mecburdurlar.
AK Parti'ye oy verenlerin de tamamı kucaklanmalı ve oluşacak bu güçlü merkez tarafından 85 milyonun tamamı kapsam alanına dahil edilmelidir.
Ayrılıkçı vesaire gibi gösterilen ve sürekli dışlanan insanlarla da bu merkez tarafından oturulup her şey karşılıklı olarak konuşulmalı, ele alınmalı ve kucaklaşarak masadan kalkılmalıdır.
"Bir Ahmet Türk'ün tırnağını bin Obama'ya değişmem" şeklindeki birleştirici ve babacan çıkışıyla, "gök kubbeyi çadır, güneşi bayrak" bilen Prof. Dr. Haydar Baş'ın aydınlıkçı çözümleri ve fikirlerine bu 'merkez'in mil taşı mesabesinde yer verilmelidir.
Ülkenin nabzı ancak bu şekilde normale döner. Hukukun üstünlüğünü şiar edinen BTP'nin genç lideri Hüseyin Baş tarafından temsil edilen "Milli Ekonomi Modeli" tezi ülkede uygulanırsa, o takdirde asgari ücret de çok kolayca ve kesin olarak 10 bin TL olur.
Zira Türkiye'yi zenginleştirecek ve insan haklarının doyasıya yaşanmasına olanak tanıyacak olan çözüm ve çıkış reçetesi, Prof. Dr. Haydar Baş'a ait "Milli Ekonomi Modeli'dir.
Türkiye ayağa kalkacaksa kesin olarak bilinmelidir ki ancak ve ancak bu şekildeki bir 'yerli ve milli' bir oluşumla ayağa kalkabilir, oluşturulan anormalliklerden hızlıca çıkıp süper güç olabilir.
Bu süreçte dikkat edilmesi gereken konular:
FETÖ'cüler kadar sakıncalı bulduğum NATO'cu mankurtların da kesin olarak ordudan ayıklanması şarttır.
Ordu, Atatürk'ün tam bağımsızlıktan yana olan kesin tavrından asla bir milim şaşmamalıdır.
"Nükleer güce ne gerek var! Durduk yere gerginlik olur. NATO'dan çıkılması yararımıza değil, zararımıza olur" şeklinde ki açıklamalarıyla her akşam medyada yer bulan güya büyükelçilik yapmış dinozorlara ceza olarak da Nutuk okutulmalıdır, olmadı tekrar başa dönülmelidir.
Her akşam yine medyada yer bulan ve aynı masalları nakarat şeklinde anlatan küreselcilerin prenslerine de sakın ola artık kulak vermeyin.
Onların sizi yani milletimizi zerrece düşündükleri falan yok. Kim ki sizin refahınızı artırmaktan ve asgari ücretinizin insanca yaşanacağı seviyelere çıkarılmasından bahsediyorsa, ona kulak verin. Size masaldan bugüne kadar ne fayda geldi ki...
Kırmızı çizgiler; Atatürk ve tam bağımsızlık olmalı.
İnsanca yaşayabilmek için bu fırsat senin elinde Türk Milleti.
MEM uygulandığı takdirde değil 85 milyon, 8 milyar insanın bile refah ve huzura kavuşması mümkün olacaktır.
Artık takım tutar gibi parti tutma döneminin modası çoktan geçti.
- Cumhuriyetin emanetleri nerede? / 15.03.2024
- Türk milleti bir ayıkırsa… / 14.03.2024
- En çok sevilen siyasetçi / 12.03.2024
- Emekli 12 ay oruç tutuyor / 11.03.2024
- Atatürk ittifakı / 06.03.2024
- Erdoğan mı, Hüseyin Baş mı? / 05.03.2024
- Cumhurbaşkanı Hüseyin Baş / 04.03.2024
- Gençler onu konuşuyor / 28.02.2024
- Atatürk Peygamber torunu, ya sen kimsin? / 27.02.2024