Cumhuriyet ve demokrasilerde, halkın özgür bir iradeyle, hiçbir engelle karşılaşmadan, baskı ve tehdit altında da kalmadan "seçme ve seçilme hakkı"nı kullanabilmesi son derece önemlidir.
Esasen demokrasi, sadece 4-5 yılda bir sandıkta oy kullanmak da değildir. "Halkın kendi kendini yönetmesi" anlamına gelen demokraside, seçilenlerin, seçenler tarafından takip ve kontrol edilmesi de esastır.
Gerçi üç temel erk olan yasama, yürütme ve yargının birbirinden bağımsız ve halk adına birbirini denetler mahiyette olması demokrasilerin olmazsa olmazıdır.
Ama ülkemizde olduğu gibi iktidar sahiplerinin, elde ettikleri güçle tüm bu denetleme mekanizmalarını kontrol altına almaları, değişik bahanelerle tek elde toplamaları demokrasinin işleyişini ciddi manada sekteye uğratmaktadır.
Halk adına denetleme yapması gereken kurumların, bir şekilde görevlerini yapamamaları durumunda, ülkenin gerçek sahibi olan halkın tepkilerini dile getirmeleri, protesto eylemleri düzenlemeleri de demokrasinin işleyişi açısından bir zorunluluktur. Ama maalesef Türk milleti bu demokrasi kültürünü hala tam olarak özümseyebilmiş değil.
Ülkeyi yöneten iktidar, yöneltilen eleştirileri, yapılan protesto eylemlerini kendilerine yönelik bir başkaldırı olarak değerlendirirken, halk da ne olursa olsun başa bağlılık alışkanlığı sebebiyle yapılan hataları çoğu zaman gördüğü ve şahit olduğu halde görmezden gelmektedir.
İktidarın eleştirilere karşı tahammülsüzlüğü, denetim mekanizmalarının çalışmaması, halkın sindirilmesi ve demokrasiyi yok eden nice olumsuz gelişmeler had safhaya ulaştığında, yapılması gereken en önemli adım siyasi değişimdir.
Siyasi değişimlerden asla korkmamak gerekir, zira bu değişim ülkedeki demokrasiyi zinde tutar. Her türlü yanlışa rağmen siyasi değişim olmazsa, bu tür durumlarda ülkeyi yöneten siyasiler "efendi" pozisyonuna gelerek şahsi menfaatlerini milletin ve devletin menfaatlerinin üstünde tutabilirler.
Siyasi değişimlerde ise, efendi olan millettir; siyaset ise milletin oyunu alabilmek, ona hizmet edebilmek için gayret eder, buna yönelik projeler ve politikalar üretir. Millet asla ve asla bu demokratik gücünü siyasete kaptırmaması gerekir.
Yaklaşan seçimler öncesi diyorlar ki, eğer iktidar değişirse ülkemiz bir istikrarsızlığa gitmez mi, gelen gideni aratmaz mı?
Ülkemiz AKP iktidarında, 21 yıldır başta ekonomi olmak üzere her sahada sürekli kötüye doğru giden bir istikrarsızlığı zaten yaşadı ve yaşıyor.
21 yıldır ülkeyi bu şekilde yönetenlerin, bundan sonra bugüne kadar yaptıklarından daha iyisini yapmalarını beklemek hiç de mantıklı olmaz.
Bu tür durumlarda muhalefete fırsat vermek demokrasi için en doğru olandır.
Böylece muhalefet, iktidarda kalabilmek için tüm hünerlerini göstermeye çalışacaktır; iktidar da, "Ben nerede yanlış yaptım?" diyerek kendi muhasebesini yapacak, kendisine çeki düzen verecektir.
14 Mayıs seçimlerinde demokrasimizin devamı adına, milletimizin menfaatine bu siyasi değişimin yaşanmasını temenni ediyorum.
Bir diğer konu ise, seçimlerin demokratikliği konusu… Eğer ülkemizde "seçme ve seçilme hakkı" her vatandaşımız için Anayasal bir hak ise, bunun önünde hiçbir engel olmaması gerekiyor. Ülkemizdeki seçimlerde maalesef bu hakkın önünde birçok engeller bulunmaktadır. Ben iki tanesini sayacağım.
Birincisi, seçim barajı; ikincisi ise, Hazine'den yapılan seçim yardımları…
Malum, seçim barajı yüzde 10 olarak 1980'li yıllardan bu yana uygulanıyor. Bir siyasi hareketin Meclis'e girmemesi için konulmuştu ama o parti o gündür bugündür hep Meclis'te. Burada da bir türlü anlayamadığım konu şu; bir parti Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kuruluyorsa, kurucularının, milletvekili adayı olarak belirlediklerinin adli sicil kayıtları tertemiz ise, hukuka engel bir durum yoksa neden bu parti Meclis'te olmasın, neden önüne engeller koymaya çalışılıyor.
Demokrasinin sağlıklı işleyişi açısından ülkemizde sandığa atılan her bir oyun Meclis'te mutlaka karşılığı olması gerekmektedir.
Şimdi Cumhur İttifakı bu seçim barajını yüzde 7'ye düşürdü, Millet İttifakı da yüzde 3'e düşüreceğini açıkladı. Neden yüzde 7, neden yüzde 3? Demokratik bir Türkiye için seçim barajının yüzde sıfır olması gerekmiyor mu?
İkinci engel ise seçim yardımları konusunda yaşanıyor. 2023 seçimleri için toplam 4 milyar 514 milyon TL Hazine yardımı yapılacağı açıklandı. YSK 14 Mayıs seçimlerine 36 partinin gireceğini belirtmesine rağmen bu kadar para 5 partiye dağıtılacak. 14 Mayıs seçimleri yeni seçimler ve vatandaşın önüne konulacak olan sandıklar bomboş. Peki, seçim yarışına giren 36 partiden sadece 5'ine devlet desteği verilmesi ne kadar doğru, ne kadar demokratik?
Bence seçim yardımları, seçime giren partiler kaç tane ilde kongre yapıp teşkilatlarını tamamladılarsa ona göre dağıtılmalı. Demokratik ve adil olan bu.
Böyle yapılmayacaksa da o zaman lütfen Hazine bir kuruş seçim yardımı yapmasın ve özellikle bu yıl 4.5 milyar liranın tamamı deprem bölgesine gönderilsin, bu daha faydalı olur.
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- PKK’lılar ve silahları bu kadar mı? / 11.07.2025
- Öcalan: ‘Varlık tanınmış, ana amaç gerçekleşmiştir’ / 10.07.2025
- Şehitlerimize yas tutarken sorular cevap bekliyor / 09.07.2025
- ‘Terörsüz Türkiye’, ‘terörsüz’ Türkiye mi? / 08.07.2025
- Batıla karşı Hüseyni duruş evrenseldir / 05.07.2025