Bir ülkede, vatandaşların geliri, maruz kaldıkları gerçek enflasyon kadar artmazsa, o vatandaşlar için her şey pahalı gelmeye başlar.
Hükümetlerin görevi; enflasyon problemini çözüp vatandaşlarının gelirinin erimesini engellemektir, eğer enflasyonu düşürmeyi başaramıyorlarsa, yapılacak tek şey, enflasyon oranında vatandaşlarının gelirini artırmaktır.
Böyle bir durumda, gelir ve gider aynı oranda arttığından fiyatlardaki artış vatandaşlara "pahalılık" olarak yansımaz.
Esasen ülkemizdeki durumu özetleyen en doğru açıklama, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'tan geldi.
BTP lideri Baş, "Türkiye'de pahalılık yok, hiçbir şey pahalı değil. Bizim paramız yok. Bu ülke Bulgar'a ucuz, bu ülke Suriye'den gelen mülteciye ucuz, bu ülke turiste ucuz, bu ülke gurbetçiye ucuz. Bu ülke, sadece bu ülkede yaşayan insanlara pahalı. Bu ülke, bu ülkenin içindeki belli imtiyazlı sınıfa da ucuz" demişti.
Başka bir açıklamasında da Sayın Baş, "20 yıl önce 1 emekli ikramiyesiyle 1 ev alınabilirken, bugün 4 emekli ikramiyesiyle 1 ev alınamıyor. Hayat pahalı değil, hakkımız olan para cebimize girmiyor!" ifadelerini kullanmıştı.
Hükümetin sadece parası olanlara odaklandığının en bariz göstergesi, Bakan Nebati'nin yaptığı açıklamalar... Nebati, "Biz bir yol ayrımına gittik. Enflasyonla birlikte büyümeyi tercih ettik… Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar" dedi. "Dar gelirliler" ifadesinin kapsamı içine, asgari ücretliler, emekliler, memurlar, küçük esnaf kısaca toplumun yüzde 95'i giriyor.
Peki, çalışanların maaşları enflasyon karşısında ne kadar eridi?
Malum, 2022 yılının ilk 5 ayını geride bıraktık. Akademisyenlerin oluşturduğu ENAG'ın Mayıs için açıkladığı yüzde 160.76 enflasyon bir yana, TÜİK'in açıkladığı yüzde 73.50'lik enflasyona göre bile çalışanların maaşları ciddi manada eridi.
Emekli, işçi ve memurların alım güçlerindeki 5 aylık erime yüzde 35.64'ü buldu.
Temmuz itibarıyla bu vatandaşlarımızın aylıklarına ilave zam yapılsa bile bu, geçen aylardaki erimeyi telafi etmeyecek.
TÜİK'in enflasyon rakamına göre, ilk 5 ayda memur aylık maaşından 1569 TL, emekli 1081 TL, asgari ücretli ise 1117 TL kaybetti.
1 Ocak'ta 4 bin 253 TL olan asgari ücretin alım gücü 3 bin 136 TL'ye düştü.
5 bin 972 TL olan en düşük memurun alım gücü asgari ücretin altına, 4 bin 403 TL'ye düştü. Maaşı 6 bin 660 TL olan öğretmenin alım gücü 4 bin 910 TL'ye, 7 bin 460 TL olan hemşirenin alım gücü 5 bin 500 TL'ye geriledi.
Zaten Türk-İş'in açıkladığı açlık-yoksulluk sınırı çalışmasına göre yerlerde sürünen maaşlar, gördüğünüz gibi eridikçe eridi.
Hatırlarsanız Türk-İş, Mayıs ayı için 4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 6 Bin 17 TL, yoksulluk sınırını da 19 bin 602 TL olarak açıklamıştı. Çalışanların hakkı her zaman yoksulluk sınırının üstünde bir maaş alabilmektir. Olması gereken budur. Ama maaşlar bu rakamdan o kadar uzak ki… Hatta gün geçtikçe makas daha da açılıyor.
BTP lideri Hüseyin Baş'ın, "Bu ülke Bulgar'a ucuz, bu ülke Suriye'den gelen mülteciye ucuz, bu ülke turiste ucuz, bu ülke gurbetçiye ucuz. Bu ülke, sadece bu ülkede yaşayan insanlara pahalı" tespitini ispatlayan her gün farklı haberlerle karşılaşıyoruz.
Doğu illerimize akın akın alışverişe gelen İranlıları, Edirne'ye gelip tüm otellerimizi dolduran ve pazarlarımızda alışveriş yapan Bulgar ve Yunanlıları konuştuk, yazdık. Bizim kendi insanımız eriyen maaşıyla pazara, manava, market reyonlarına uzaktan bakarken, onlar ülkemizin ucuzluğundan bahsettiler.
Tatil sezonu açıldığı için bir örnek de turizmden verelim.
4 kişilik bir İngiliz aile, Türkiye'de 5 yıldızlı tatili 2 asgari ücrete yapabilirken bizim asgari ücretlilerimiz aynı tatil için 1 yıllık maaşlarını vermeleri gerekiyor.
2019-2020 yıllarında 8 TL seviyesinde olan İngiliz sterlini bugünlerde 20 TL. Dolayısıyla TL'deki bu erime, İngilizler için yarı yarıya ucuz tatil anlamına geliyor.
Gördüğünüz gibi, TL'deki erime, Türk milletinin emek ve alın terinin değerinin düşmesi anlamına geliyor. İngiliz turistler ve diğerleri, aynı hizmeti daha ucuza satın alıyor. Siyasilerimiz turist geliyor diye övünüyor ama uyguladıkları ekonomi politikaları vatandaşların emeklerinin sömürülmesine neden oluyor.
İngiliz basınında çıkan şu haber içimizi sızlatıyor: "Türkiye her zaman İngilizler için uygun fiyatlı bir yaz tatili seçeneği oldu ama artık ucuzun da ucuzu. Pandemi öncesine göre sterlin, TL'ye göre iki kattan fazla değerli hale geldi."
Vatandaşların alım güçlerini artıracak, gelirlerini en azından Türk-İş'in 19 bin 600 TL olarak açıkladığı yoksulluk sınırının üstüne taşıyacak tek formül, BTP'nin ekonomi programında olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'nde mevcut… Dünyada "tüketim endeksli" tek model olan MEM, sunduğu sosyal devlet projeleriyle, Türkiye'yi Türk milleti için gerçekten yaşanabilir bir hale getirecektir.
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024