İlim adamlarının en çok tartıştığı ama işin içinden bir türlü çıkamadığı gizemli konulardan birisi de elbette ki zaman ve mekan konusudur. Çünkü zaman ve mekan konusu mevcut zahiri ilimlerle, özellikle de batının materyalist bakış açısıyla çözülebilecek, anlaşılabilecek bir konu değildir.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Veda Hutbesinde İnsan Hakları eserinde zaman ve mekan konusuna geniş yer ayrılmıştır. (Veda Hutbesinde İnsan Hakları, sayfa 134, 135, 136?) Bildiğiniz gibi, bu eşi olmayan eser, Prof. Dr. Baş'ın doktora tezidir, muhteşem bir çalışmadır.
Sayın Baş, zaman ve mekan nedir sorusuna cevap vermeden önce zaman kavramının dinimizdeki yerini ifade ediyor: "Zaman, Cenab-ı Hakk'ın mukaddes kıldığı bir mahluk, bir kavramdır. Zaman, olayları ve değerleri bünyesinde taşıyan bir hafıza gibidir. Kıyamet günü insanların yaptıklarına şahid olacak varlıklardan biridir zaman? Dünya fani, ahiret bakidir. Ebedi olan ahiretin kazanılması, fani dünyanın mahdut zamanı içindedir. Bu sebeple 'vakit nakittir' denmiş ve Cenab-ı Hak, zamana yemin etmiştir. Zamanın değerini bilmenin önemi üzerinde durulmuş, ölen insana sorulacak temel sorularından biri de 'ömrünü (zamanını) nerede harcadın?' sorusu olacağı beyan buyrulmuştur."
Ve Prof. Dr. Baş, Hz. Peygamberin (s.a.v.) zamanın önemiyle alakalı şu hadislerini aktarıyor:
"İki nimet vardır ki, insanlar bunlarda aldanmıştır. Sağlık ve zamanı kullanmak..."
"Beş şey gelmeden, beş şeyin değerini bilen aldanmaz. Bunlardan biri de meşgale gelmeden boş zamanı değerlendiren?"
Sayın Baş bunları ifade ettikten sonra, "Bütün bu deliller, zamanın insanlara Allah'ın bir lütfü olduğunu göstermektedir" demektedir.
Ve gelelim merak edilen soruya, zaman ve mekan nedir? Prof. Dr. Haydar Baş eserinde, "Esasen zaman, Allah'ın insanlara bir lütfü olup mahiyeti idrak edilememiştir. Nitekim batılı filozoflar, zamanı izahtan aciz kalmışlardır. Zamanın hikmetine ve mahiyetine nüfuz etmeye muvaffak olanlar, gerçek Allah dostları olan alimler ve ariflerdir" ifadelerine yer verdikten sonra, şu ana kadar hiç kimsenin yapmadığı şu tarihi tespitlerde bulunuyor:
"Zamanın mahiyetine nüfuz edebilmek için eşyayı, onun yapısını ve ondaki hareketi tanımak lazımdır. Bilindiği üzere maddenin en küçük parçası atomdur. Atom, proton ve elektron denilen artı ve eksi kutuplardan oluşmakta, itme ve çekme kuvvetine sahip bulunmaktadır. İlim erbabının tespitlerine göre, protonla elektron arasında korkunç bir boşluk bulunmakta ve elektronlar büyük bir hızla atom çekirdeği (proton ve nötronu taşıyan) etrafında dönmektedir. Bu baş döndürücü hız algılanamamaktadır.
İşte maddenin var olmasını temin eden bu hızlı harekettir. Bu hareket, esasen Allah'ın tecellisidir ve zaman olarak algılanmaktadır. Bu tecellinin görünümü ise mekandır. Demek zaman, aslında Cenab-ı Hakk'ın tecellisinden başka bir şey değildir. Yüce Allah, var etmiş olduğu bu alemi tecellisiyle devam ettirmektedir. Bu tecelli daimidir, sekteye uğradığı farz edilse, âlemin sonu gelmiş demektir.
Hakk'ın tecellisi olan zaman, mübarek ve mukaddestir. Geçen zaman geri gelmeyeceğinden, kul olarak ayık olup, bir nevi olayların sahifeleri hükmündeki zamana ne yazdırdığımıza bakalım. Bilmelidir ki, ömür en büyük sermayedir. Değil midir ki, Cennet ve Cemalullah ile ebedi saadete ulaşmak, bu alemdeki zaman içinde biriktireceğimiz hayırlı ve bereketli işler sayesindedir."
Prof. Dr. Baş, yapmış olduğu televizyon programlarında, eksi yüklü olan elektronların artı yüklü atom çekirdeği etrafındaki hareketinin, bugüne kadar fizikçilerin iddia ettiği gibi sabit bir yörüngede dairesel bir hareket olmadığını; artı yüklü atom çekirdeğinin eksi yüklü elektronu merkeze doğru çekeceğini ve elektronun spiral bir hareketle dönerek çekirdeğe doğru yaklaşacağını ve de enerji seviyesindeki düşme sebebiyle de ışıma yapacağını belirtmektedir.
Halbuki bugüne kadar fizikçilerin görüşü (Bakınız, Bohr atom teorisi) elektronların sabit bir yörüngede dönmesi ve buna rağmen ışıma yapmaları şeklindeydi. Bu mantığa aykırıdır. Elektron hem sabit bir yörüngede dolanıp, yani enerji kaybetmeyip, hem de ışıma yapamaz. Işıma yapıyorsa mutlaka enerji kaybediyor demektir. Enerji kaybediyorsa da asla sabit yörüngede bulunamaz. Yani Sayın Baş'ın tarihi tespitini akıl ve mantık da doğrulamaktadır.
Sayın Baş, elektronun spiral bir hareketle çekirdeğe hareket ettiğini ve yerine yeniden bir elektronun Cenab-ı Hak tarafından yaratıldığını ifade etmektedir. Bu hareket o kadar hızlı olmaktadır ki, bizler elektronun sabit bir yörüngede döndüğünü zannediyoruz. Cenab-ı Hak, Rahman Suresi'nin 29. ayetinde "O her an bir yaratma halindedir" buyurarak esasen bu olayı anlatmaktadır.
Sayın Baş'ın ifadesiyle bu var oluş, yok oluş her madde için, mekan için her an yaşanmaktadır. Ve bu o kadar hızlıdır ki aynen beyaz ışık örneğinde olduğu gibi biz maddeyi görebilmekteyiz.
Eşyanın hakikatini kavrama ilmiyle ekonomiye bakan Prof. Dr. Baş, dünyada eşi benzeri olmayan Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koyarken, fizik konusunda da kimsenin yapmadığı tespitlerle tarih yazmaktadır.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın Veda Hutbesinde İnsan Hakları eserinde zaman ve mekan konusuna geniş yer ayrılmıştır. (Veda Hutbesinde İnsan Hakları, sayfa 134, 135, 136?) Bildiğiniz gibi, bu eşi olmayan eser, Prof. Dr. Baş'ın doktora tezidir, muhteşem bir çalışmadır.
Sayın Baş, zaman ve mekan nedir sorusuna cevap vermeden önce zaman kavramının dinimizdeki yerini ifade ediyor: "Zaman, Cenab-ı Hakk'ın mukaddes kıldığı bir mahluk, bir kavramdır. Zaman, olayları ve değerleri bünyesinde taşıyan bir hafıza gibidir. Kıyamet günü insanların yaptıklarına şahid olacak varlıklardan biridir zaman? Dünya fani, ahiret bakidir. Ebedi olan ahiretin kazanılması, fani dünyanın mahdut zamanı içindedir. Bu sebeple 'vakit nakittir' denmiş ve Cenab-ı Hak, zamana yemin etmiştir. Zamanın değerini bilmenin önemi üzerinde durulmuş, ölen insana sorulacak temel sorularından biri de 'ömrünü (zamanını) nerede harcadın?' sorusu olacağı beyan buyrulmuştur."
Ve Prof. Dr. Baş, Hz. Peygamberin (s.a.v.) zamanın önemiyle alakalı şu hadislerini aktarıyor:
"İki nimet vardır ki, insanlar bunlarda aldanmıştır. Sağlık ve zamanı kullanmak..."
"Beş şey gelmeden, beş şeyin değerini bilen aldanmaz. Bunlardan biri de meşgale gelmeden boş zamanı değerlendiren?"
Sayın Baş bunları ifade ettikten sonra, "Bütün bu deliller, zamanın insanlara Allah'ın bir lütfü olduğunu göstermektedir" demektedir.
Ve gelelim merak edilen soruya, zaman ve mekan nedir? Prof. Dr. Haydar Baş eserinde, "Esasen zaman, Allah'ın insanlara bir lütfü olup mahiyeti idrak edilememiştir. Nitekim batılı filozoflar, zamanı izahtan aciz kalmışlardır. Zamanın hikmetine ve mahiyetine nüfuz etmeye muvaffak olanlar, gerçek Allah dostları olan alimler ve ariflerdir" ifadelerine yer verdikten sonra, şu ana kadar hiç kimsenin yapmadığı şu tarihi tespitlerde bulunuyor:
"Zamanın mahiyetine nüfuz edebilmek için eşyayı, onun yapısını ve ondaki hareketi tanımak lazımdır. Bilindiği üzere maddenin en küçük parçası atomdur. Atom, proton ve elektron denilen artı ve eksi kutuplardan oluşmakta, itme ve çekme kuvvetine sahip bulunmaktadır. İlim erbabının tespitlerine göre, protonla elektron arasında korkunç bir boşluk bulunmakta ve elektronlar büyük bir hızla atom çekirdeği (proton ve nötronu taşıyan) etrafında dönmektedir. Bu baş döndürücü hız algılanamamaktadır.
İşte maddenin var olmasını temin eden bu hızlı harekettir. Bu hareket, esasen Allah'ın tecellisidir ve zaman olarak algılanmaktadır. Bu tecellinin görünümü ise mekandır. Demek zaman, aslında Cenab-ı Hakk'ın tecellisinden başka bir şey değildir. Yüce Allah, var etmiş olduğu bu alemi tecellisiyle devam ettirmektedir. Bu tecelli daimidir, sekteye uğradığı farz edilse, âlemin sonu gelmiş demektir.
Hakk'ın tecellisi olan zaman, mübarek ve mukaddestir. Geçen zaman geri gelmeyeceğinden, kul olarak ayık olup, bir nevi olayların sahifeleri hükmündeki zamana ne yazdırdığımıza bakalım. Bilmelidir ki, ömür en büyük sermayedir. Değil midir ki, Cennet ve Cemalullah ile ebedi saadete ulaşmak, bu alemdeki zaman içinde biriktireceğimiz hayırlı ve bereketli işler sayesindedir."
Prof. Dr. Baş, yapmış olduğu televizyon programlarında, eksi yüklü olan elektronların artı yüklü atom çekirdeği etrafındaki hareketinin, bugüne kadar fizikçilerin iddia ettiği gibi sabit bir yörüngede dairesel bir hareket olmadığını; artı yüklü atom çekirdeğinin eksi yüklü elektronu merkeze doğru çekeceğini ve elektronun spiral bir hareketle dönerek çekirdeğe doğru yaklaşacağını ve de enerji seviyesindeki düşme sebebiyle de ışıma yapacağını belirtmektedir.
Halbuki bugüne kadar fizikçilerin görüşü (Bakınız, Bohr atom teorisi) elektronların sabit bir yörüngede dönmesi ve buna rağmen ışıma yapmaları şeklindeydi. Bu mantığa aykırıdır. Elektron hem sabit bir yörüngede dolanıp, yani enerji kaybetmeyip, hem de ışıma yapamaz. Işıma yapıyorsa mutlaka enerji kaybediyor demektir. Enerji kaybediyorsa da asla sabit yörüngede bulunamaz. Yani Sayın Baş'ın tarihi tespitini akıl ve mantık da doğrulamaktadır.
Sayın Baş, elektronun spiral bir hareketle çekirdeğe hareket ettiğini ve yerine yeniden bir elektronun Cenab-ı Hak tarafından yaratıldığını ifade etmektedir. Bu hareket o kadar hızlı olmaktadır ki, bizler elektronun sabit bir yörüngede döndüğünü zannediyoruz. Cenab-ı Hak, Rahman Suresi'nin 29. ayetinde "O her an bir yaratma halindedir" buyurarak esasen bu olayı anlatmaktadır.
Sayın Baş'ın ifadesiyle bu var oluş, yok oluş her madde için, mekan için her an yaşanmaktadır. Ve bu o kadar hızlıdır ki aynen beyaz ışık örneğinde olduğu gibi biz maddeyi görebilmekteyiz.
Eşyanın hakikatini kavrama ilmiyle ekonomiye bakan Prof. Dr. Baş, dünyada eşi benzeri olmayan Milli Ekonomi Modeli'ni ortaya koyarken, fizik konusunda da kimsenin yapmadığı tespitlerle tarih yazmaktadır.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024