DİSK-AR'ın TÜİK verilerini kullanarak yaptığı hesaplamalara göre, dört kişilik bir aile için açlık sınırının 20 bin lirayı, yoksulluk sınırının ise 72 bin lirayı aştığı belirtiliyor. Peki, bu rakamlarla asgari ücretli hayatını nasıl sürdürecek?
Hükümetin asgari ücret hesaplamaları bu rakamların çok altında. Ancak asgari ücreti ödeyen hükümet değil, işveren. İşveren, asgari ücret arttığında maliyetleri ürün veya hizmet fiyatlarına eklemek zorunda kalıyor, bu da enflasyonun yükselmesine yol açıyor. Enflasyon yükseldiğinde ise hükümet, ekonomiyi yönetemiyor. Ancak mesele yalnızca enflasyon değil; halkın satın alma gücü düşmüş durumda, Türk lirasının değeri eriyor. İnsanlar açlık ve yokluk içinde; bu gerçeği görmek ve kabul etmek gerekiyor. Hükümet bu durumu görmezden gelirse, sonuçları daha da ağır olabilir.
Dünyadaki ve Türkiye'deki siyasi tarihe baktığımızda, sorunlara zamanında teşhis konulmaz, tedbir alınmaz ve çözüm üretilmezse, bu durum sosyal patlamalara yol açabilir ve hatta sorumlu partilerin sonunu getirebilir. AK Parti sürekli olarak "Biz varız, hep var olacağız" mesajını veriyor. Ancak durum böyle değil; bu millet ihtiyaçlarına duyarlı politikaları tercih ediyor. Halk, artık algı yönetiminden ziyade cebine bakıyor. İşsizlik ve yoksulluk hızla artmış durumda.
Bir diğer önemli gösterge ise sanayi üretimi. TÜİK, sanayi üretiminin yıllık bazda yüzde 2.4 azaldığını duyurdu. Bu, sanayide verim düşüşüne ve işsizliğin artmasına işaret ediyor. Ülkenin toparlanması için, projelere hâkim ve iş bilen kadrolara sahip bir partiye ihtiyaç var.
Asgari ücretin 2025 yılında ne kadar olacağına dair yeni bir hesaplama modeli üzerinde çalışılıyor. Bilindiği gibi asgari ücret, geleneksel olarak geçmiş dönem enflasyon verileri dikkate alınarak belirlenmektedir. Bu yöntem, güya çalışanların enflasyon karşısında alım güçlerini korumayı amaçlamaktadır. Ancak ne hikmetse, bu hesaplama çalışanları hiç ama hiç koruyamamıştır. Bunun makro sebebi ülkemiz ekonomisinin her geçen gün daha da fakirleşmesi, mikro planda ise TÜİK enflasyon hesaplamasının şeffaf olmamasıdır. Kamuoyu nezdinde güven tazelemek isteniyor ki, asgari ücretin belirlenmesinde geleceğe yönelik enflasyon tahminlerinin de göz önünde bulundurulması tartışılıyor. Oysa bu bir ölü doğumdur. Neden diyeceksiniz? Çünkü TCMB'nin enflasyon hedefleri ile gerçekleşen enflasyon oranları arasında belirgin sapmalar olduğunu cümle âlem bilmektedir.
Türkiye'de yeni bir arayış kendini gösteriyor. Meclisteki partiler, iktidar olsun muhalefet olsun ümit vermiyor. Arayış, ülkenin birlik ve beraberliğini sağlayacak, aynı zamanda ekonomik problemlere çözüm üretecek kadroların aranışıdır.
- Bayrak çekilen gemiler bizi savaşa sürükledi / 05.12.2024
- Karışıklık Suriye ile mi sınırlı kalacak? / 04.12.2024
- Dikkat! Çözümün adresi / 30.11.2024
- NATO’nun oltasındaki yemler / 29.11.2024
- Birinci, İkinci derken şimdi de Üçüncü Dünya Savaşı / 28.11.2024
- Algı yönetimi ve Atatürk devrimlerine yönelik tartışmalar / 22.11.2024
- Bakan Tekin’in maksadı üzüm yemek mi bağcı dövmek mi? / 20.11.2024
- 2025'te asgari ücrette artış ne kadar olacak? / 14.11.2024
- Atatürk millete harç oldu / 13.11.2024