ABD’nin güneşi battı şimdi MEM dönemi

2005 yılında Milli Ekonomi Modeli'nin (MEM) devreye girmesiyle kapitalist sistemi çöken, 2008 yılında da MEM'in Milli Paralarla Ticaret formülünün Rusya ve Çin tarafından uygulanmaya başlanmasıyla da dolar imparatorluğu çöken ABD tam bir borç batağında…

Bu sefer itiraf, ABD'nin en ünlü finans şirketlerinden olan AllianceBernstein'den geldi.

Açıklamayı yapan şirketin ABD'nin en tanınmış finans şirketlerinden birisi olması ve günümüzde 586 milyar dolar servete sahip olan ekonomist Zalman Haim Bernstein tarafından kurulmuş olması, yapılan açıklamanın daha da ciddiye alınmasına yol açıyor.

AllianceBernstein, hükümetin kamu borçlarının gerçek boyutunu saptamak üzere bir çalışma yürüttü. Çalışmanın sonuçları ise, tüm basın kuruluşlarını şaşkına uğrattı.

Sonuçlar ülkenin finans kanalı CNBC tarafından yayınlandı. Buna göre:

ABD'nin kamu borçları ülke ekonomisinin (gayri safi milli hasıla) yüzde 1832'sini oluşturuyor. Bu oran, ABD hükümetinin iddia ettiğinin 18 katına tekabül ediyor.

ABD hükümeti, borçlarının ülkenin gayri safi milli hasılasının yüzde 106'sına tekabül etmekte olan 22,5 trilyon dolardan fazla olmadığını iddia etmekte...

AllianceBernstein şirketinin baş ekonomisti Philipp Carlsson-Szlezak'ın, çalışma sonuçlarına dayanarak yaptığı açıklamaya göre, ABD'nin toplam kamu borcu 388 trilyon doları aşıyor. Yanlış duymadınız, 388 trilyon dolar borç…

Dolarını dünya parası haline getirip, krizlerini sürekli ihraç edebilen bir ABD için borçluluk çok fazla sorun teşkil etmiyordu. ABD borçlanarak bir balon gibi şişiyordu, faturası ise kendi halkına ve dolara bağımlı olan tüm ülkelere ve halklarına kalıyordu. 

ABD Başkanı Trump dahi, seçilmeden önce yaptığı konuşmalarda ABD ekonomisini koca bir balona benzetiyordu. 

MEM ve Milli Paralarla Ticaret'in Rusya ve Çin tarafından tümüyle uygulanmasıyla işte bu balon tam anlamıyla patladı. Bu zamana kadar ABD için bir sömürü vasıtası olan borçlanma, aynı ABD için artık tüm hükümranlığını yutan bir kara deliğe dönüşmüştü. Ekonomik sistemini ve kağıttan imparatorluğunu kaybeden ABD artık Titanik gibi batıyordu.

MEM'in sahibi, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ilk MEM kongresinin yapıldığı ve kitabın tanıtıldığı 2005 yılından bu yana ABD'nin hem sisteminin hem de kendisinin bu eşsiz modelle çökeceğini bilimsel gerçeklerle ifade etmişti.

Bugün bu gerçeklere bizzat şahit oluyoruz ve gördüğünüz gibi ABD'nin içinden itiraflar yükselmeye devam ediyor. Diğer itirafları da tekrar hatırlatalım:

* Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings ABD ve Euro Bölgesi'nin 2019 ve 2020'ye ilişkin büyüme tahminleri aşağı yönlü revize etti. 

* ABD'nin hem dünyadaki ticareti kontrol altına aldığı hem de yaptırım sopası olarak kullandığı para transfer sistemi SWIFT devre dışı kaldı. Rusya SPFS adında, Çin de CIPS adında Milli Paralarla Ticaret eksenli para transfer sistemleri kurdular ve bunları Mart 2019'da birleştirdiler. Diğer ülkeler de bu sisteme entegre oldu.

* Dünyanın en büyük yatırım bankalarından olan ABD'li JP Morgan'ın stratejisti Craig Cohen, doların küresel rezerv para statüsünün sonuna geldiğini, yatırımcıların buna göre pozisyon almaları gerektiğini, dolardan bir an önce çıkıp altına ve başta Yuan olmak üzere Asya paralarına yatırım yapılmasını tavsiye etti. JP Morgan 100'ün üstünde ülkede yatırımcılara danışmanlık yapıyor.

* Fitch Ratings 'in analisti James MacCormack, ABD dolarının diğer para birimlerine karşı alan kaybettiğini, küresel para olma konumunun zarar gördüğünü, ticaret savaşlarının ve ABD yaptırımlarının dolara daha da zarar verdiğini söyledi.

* Rus petrol şirketi Rosneft'in Üst Yöneticisi İgor Seçin, ABD'nin küresel konumunu yitirdiğini belirterek, "Çin birçok açıdan küresel liderliği elde etmiş durumda ve 2050'ye kadar bu üstünlük iki kat artacak" dedi. 

* ABD'li ünlü ekonomi yazarı Jeff Brown, "Devam etmekte olan Ticaret Savaşı iki ülke arasındaki bir gerilimden ziyade 'sistemler arası' bir savaşın sonucu… Bu Ticaret Savaşı'nda kimin öne çıkacağı açıktır: neoliberal-kapitalist ABD değil, Çin. Çin'in ticaret yaptığı -ve yapmayı planladığı- ülkelere tam bir 'kazan-kazan' formülüyle gidiyor oluşu, emperyalist-kapitalist sistemin istediği son şey. Çünkü bu durum, küresel ekonomi üzerindeki batı egemenliğini sarsmakla kalmıyor, Devasa bir ekonominin (Çin'in) 'dünyanın yeni süper gücü' olmasının da önünü açıyor" dedi.

* ABD Hazine Bakan Yardımcısı Marshall Billingslea, İran ve Kuzey Kore'ye karşı işe yarayan önlemlerin Rusya karşısında çözüm üretmediğini belirterek Washington'un Moskova'ya ekonomi alanında karşı koyamadığını vurguladı. 

* Birleşmiş Milletler (BM) Genel sekreteri Antonio Guterres, The Atlantic dergisine verdiği mülakatta, ABD'nin dünyadaki etkisinin azalmaya başladığını belirtti ve "Dünya çok sayıda gücün etkin olduğu bir düzene doğru gidiyor…" ifadelerini kullandı. 

* ABD'nin yönlendirdiği Uluslararası Para Fonu (IMF) bu sefer ABD'yi uyardı; ticaret anlaşmazlıklarının tırmanması ya da mali piyasalarda ani darboğazın, ABD ekonomisinde azımsanamayacak bir risk yaratacağını belirtti.

* Rusya'nın lideri Putin, Japonya'da yapılan G-20 Zirvesi öncesi İngiliz Financial Times gazetesine verdiği demeçte, "Liberalizm hükümsüz hale geldi" ifadelerini kullandı. 

* Fransa Cumhurbaşkanı Macron, "Batı ülkelerinin üstünlük dönemi, küresel jeopolitik değişimler nedeniyle sona yaklaştı. Batı'nın dünya üzerindeki hegemonyasının sonunu görüyoruz. Koşullar değişiyor. Bugün dünya arenasında yeni ülkeler güçlendi. Çin ilk sıralara yerleşti, Rusya da stratejisinde büyük başarılar elde ediyor" dedi.

Sonuç olarak bizler de diyoruz ki; Türkiye olarak Titanik gibi batan kapitalist dünyanın gemisinden acilen inip, Rusya ve Çin'in bindiği gibi, ekonomide Nuh'un Gemisi olan Milli Ekonomi Modeli gemisine binmeliyiz. Unutmayalım ki, ABD sadece kendisi batmıyor, dolara bağımlı olan ekonomisini bağımsızlaştırmamış tüm ülkeleri de beraberinde götürüyor.