logo
29 MART 2024

Bağımsız Türkiye'nin vizyonu

27.09.2002 00:00:00
Bağımsız Türkiye Partisi'nin, hem birinci kuruluş yıldönümünü kutlamak, hem de İstanbul milletvekili adaylarını İstanbullulara takdim etmek için, Green Park Hotel'de düzenlediği toplantıya katılanlara hitaben Genel Başkan Prof. Dr. Haydar Baş, manifesto niteliği taşıyan tarihî bir konuşma yaptı. Ülkemiz Türkiye'yi ve topyekûn Türk milletini çok yakından ilgilendiren iç ve dış siyasî, sosyal, kültürel, ekonomik, tarihî olaylara ufukların da ötesinde bir yorum getiren, arka planlarını ortaya koyan, ayıktıran, uyaran, ümitsizliğe sürüklenen insanımızın geleceğine ümit ve güvenle bakmasını sağlayan, problemleri tahlil ve çözüm yüklü devrim niteliğinde projeleri kapsayan konuşmasında Prof. Dr. Haydar Baş, BTP iktidarında, Türkiye'yi ve dünyayı, herkesin hayrına ne tür gelişmelerin beklediğinin ipuçlarını verdi. "Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır" diyen Oğuz Kağan gibi bir ecdadın bugün kendi kabuğuna çekilmiş torunlarına "kâinat devleti" hedefini gösterdi. Bu hedefe giden yola döşenecek işaret taşlarından haber verdi.

BTP'nin misyonu

Daha önce hiç bir siyasi teşekkülde yer almamış insanlar olarak BTP'yi kurup siyaset sahnesine niçin girdiklerini anlatarak konuşmasına başlayan Prof. Dr. Haydar Baş, tarihinde görülmedik bir tehlikeye maruz kalan milletin, devletin bekası için bu dala el atmak mecburiyetinde kaldıklarını belirterek şöyle devam etti:

"Coğrafyamızın gereği midir, bu topraklarda yaşayan insanların sahip oldukları geçmişten kaynaklanan özelliklerden dolayı mıdır, bilinmez, ülkemiz üzerinde çok ciddi hesaplar vardır. Bu hesaplar maalesef insanlarımızın akaidlerini yok edebilme istikametinde gelişmiş ve de iş, 'şayet biz bunu başarabilsek bu topraklarda, Anadolu'da yaşayan insanlar Türk değildir. Bunu ispatlarız. Ve de varsa Türkleri geldiği yere, Ortaasya'ya göndeririz' noktasına gelmiştir. Ekim 1998 tarihinde, Varşova'da, AGİT konferansında bir bildiri yayınlanıyor. 'Sinop'tan Trabzon'a kadar yaşayan halk Pontus'tur. Bunlar dinen müslüman olmuşlardır. Bunun için bu bölgenin insanlarını hristiyan yaparak Rum olduklarını ispat etmemiz lazımdır' deniliyor. Lord Curzon da, 'Türkler yüzlerce yıl Avrupa'da kaldılar ve Avrupa'daki bütün belaların başı oldular. İstanbul Türk değildir. Yunanlıdır. Türkler oradan atılmalıdır' diyordu."

Oynanan oyunun, Türkiye'nin bir çok bölgesindeki Müslüman Türk unsurların, dinen müslüman yapılarak asimile edilen Rumlar, Ermeniler olduğu bilincinin yerleştirilerek, üzerinde yaşadığımız toprakların ayaklarımızın altından çekilip alınması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, sadece bu oyunu bozmakla kalmayıp Türkiye'yi bir kâinat devletine dönüştürmek için yola çıktıklarını belirtti.

Milletimizin ihtiyacı tahlil

"Bu kadar mali krizler içerisinde bunaldığınız halde, hatta üç beş kuruşa muhtaç olduğunuz halde nasıl kâinat devletinden bahsediyorsunuz?" sorularına muhatap olduklarını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "İnsanları ayakta tutan, milletleri istikbale hazırlayan, idealleri ve de gayeleridir. Sizin ideal ve gayeniz sonsuz olursa ufkunuz da o nispette geniş olur. Bakınız Oğuz Kağan, 'Gökkubbe çadırımız, güneş bayrağımızdır' diyor. Hem devlet hem bağımsızlık ufkunun bu derece engin olduğu bir ecdadın nesilleri olarak sizler küçücük bir coğrafya gibi basit bir devletin manalandırdığı manaya sığabilir misiniz? Bu derece kendimizi güçlü ve kuvvetli görmemiz, ama yolunu da hazırlamamız gerekir" şeklinde konuştu. Prof. Dr. Haydar Baş, güçlü bir millet olarak ilanihaye ayakta kalmak ile kâinat devletine giden yolun güçlü bir devlet ve güçlü bir ordudan geçtiğini belirterek, "Bizim ordumuzun da kâinat ordusu olması şarttır ve boynumuza farzdır. Biz, parti olarak böyle bir dünyayı, böyle bir devleti, böyle bir orduyu hasretle bekleyen ve vücuda getirecek olan bir kadroyuz" dedi.

Büyük ideali olan millet ve devletlerin tarihinde şartlar gereği bir takım yanlış anlamaların olabileceğini, bunların tekrar tekrar gündeme getirilmesinin milletin birliğini, bekasını kendi elleriyle tehlikeye atmak demek olacağını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, Osmanlı İmparatorluğundan, Cumhuriyete geçiş dönemine geçişte yaşananların da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade ederek şöyle dedi:

"Cumhuriyet dönemine geçildiği tarihlerde, saltanatla cumhuriyet arasında elim bir mücadele yaşanmıştır. Bu doğrudur. Ama zaman içerisinde bazıları bunu cumhuriyetle din arasına girmiş bir karakedi olarak tefsir etmiş, sanki cumhuriyet dine karşı imiş imajını vererek bu mücadeleyi devam ettirmenin zaruri olduğuna inanmıştır. İşte biz bunun karşısındayız. Cumhuriyet bir rejimdir. Saltanatın zıdd-ı kâmilidir. Eğer o olmamış olsaydı Sarıtaş mahallesinde dünyaya gelen, saltanat ailesi ile hiç bir ilgisi alakası olmayan Haydar Baş bir genel başkan olamazdı. Sadece ben değil, aynı zihniyeti devam ettirip cumhuriyetle kavga edenler de genel başkan olamazlardı. Cumhuriyetimizin kurucusu olan merhum Atatürk'ün dilerseniz kim olduğunu bir kaç cümle ile ifade ederek bunların da bir uydurma ve bir balon olduğunu hep beraber ifade edelim ve öyle bir mühürleyelim ki artık milletimiz bu tip iddiaları duyduğu zaman, geriye dönsün, 'Allah size akıl versin' diye bir de dua etsin. Mustafa Kemal Atatürk şunları söylüyor:

'Ey millet, Allah birdir. Şanı büyüktür. Allah'ın selameti, atıfeti ve hayrı üzerinize olsun. Peygamber Efendimiz Hazretleri Cenab-ı Hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur. Koyduğu esas ve kanunlar cümlemizce malumdur ki Kur'an-ı Azimüşşandaki ayet-i kerimelerdir.'

'Bizim dinimiz en makul, en tabii dindir ve ancak bundan dolayı son din olmuştur.'

Saltanat, İslam değildir. Ama bu millet saltanatla İslam'a bin yıl gibi uzun bir süre hizmet etmiştir. Şimdi yemin ederim ki aynı millet, cumhuriyetimizle, Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda yine binlerce yıl dinine hizmet edecektir. Onun için biz dindarız, ama fundamantalist değiliz. Kuvay-ı milliye proğramlarının ilkinde,Trabzon'da seslendirmiştim. Bu milletin askeri dinine sahiptir. Bu milletin askeri müslümandır. Amma senin niyetin devleti din yoluyla işgal edip, düzenini bozmak, milleti parçalamaksa Allah senin belanı verir. Haçlılarla kol kola girip din adına ülkeyi parçalamak isteyenlere bu millet asla müsaade etmeyecektir."

Karakteri bağımsızlık olan politika

Prof. Dr. Haydar Baş, konuşmasında bir dünya portresi çizerek, dünyanın, her ülkede uzantısı, temsilcisi olan bir "global güçler" olgusu ile karşı karşıya bulunduğunu, kim olduklarını ehlinin bildiği global güçlerin bütün dünyayı tasarrufları altına almak istediklerini, Türkiye'nin de bundan nasibini aldığını belirterek şunları söyledi: "Bizi idare eden siyasilerin benim kanaatime göre noksanlıkları samimiyetleri değil, bu güçlerden korkmaları ve beceriksiz olmalarıdır. Ama analar evlatlar doğurdu; onlara 'hodri meydan' diyecekler. Dünyanın şu milleti, bu milleti, şu devleti, bu devleti bizim hasmımız değildir. Biz bütün dünya devletleri ve milletleriyle menfaatlerimiz istikametinde işbirliği yapmaya her zaman varız. Ama biz, ülkemiz üzerinde hesapları olup, şu coğrafyadan bizi çıkartmak isteyen ve şark meselesi projesi etrafında 'hadi geldiğiniz yere gidin' demek isteyenlerin gözünü oymaya da varız. Siyasi zafiyetimizin başta gelen en büyük hususiyeti bu global güçlerin dediklerini sanki bir emr-i ilahi gibi kabul edip hayatımıza geçirmiş olmamızdır. Global güçlerin hedefleri tektir. Hedefleri, bütün dünyayı kendi coğrafyası haline getirip yeraltı ve yer üstü kaynaklarının tamamını elde etmektir. Bu, ABD'dir, bu Rusya'dır, bu Türkiye'dir, bu Avrupa'dır; onlar için hiç fark etmez. İşte bu cümleden olmak üzere biz, uzun zamandan beri bu hesabı bozamadık. Bunların bize önerdiği borç batağına saplandık. Her yıl bugünkü kur itibariyle aldığımız borçlara 55 katrilyon gibi bir faiz verme durumu ile karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz. Türkiye'nin milli geliri 90 küsur katrilyon, aldığı borçlara ödediği faiz miktarı 55 katrilyon. Böyle bir ülkede vatandaşımızın aş bulması, iş bulması, huzur bulması hiç ama hiç mümkün değildir. Onun için dikkat ederseniz bizim siyasi irade sahibi insanlarımız, 'AB olmadan aşımız olmaz, işimiz olmaz' diyor. Biz ise, 'Avrupa olmadan hem aşımız olacak, hem ian bir parça olmak mecburiyetinde kalırsınız."

AB'ye de IMF'ye de hayır!

"AB'ye girelim" diyenlerin AB'nin ne olduğunu insanımıza anlatmadıklarını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bizi Kıbrıs'ta işgalci gördüğü, Ege'yşimiz olacak' diyoruz. Çünkü biz, bağımsız bir milletiz, bağımsız bir devletiz. Bağımsız yaşamayı karakter olarak hayatımıza geçirmiş bir milletiz. Eğer siz bağımsızlığınızdan taviz verirseniz o zaman bu dünyadi Yunan'a peşkeş çekmek istediği, İstanbul'da Vatikan modeli bir din devleti, Karadeniz'de bir Pontus için çalıştığı için AB'ye; bizi borç batağına saplayan tefeci bur kurum olduğu için de IMF'ye karşı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Haydar Baş, Kemal Derviş olayının özünü de, Türk bankalarına sendikasyon kredileri veren yabancı bankaların, sermayenin alacağını tahsil etmek için gönderilen bir tahsildar olarak niteleyerek, "Sayın Derviş geldi, yabancı bankaların alacağını sağlama bağladı. Devletten alarak bu bankalara borçlarını ödedi. Yani biz IMF'den bir tek kuruş yardım almadık. Bunu iyi bilesiniz" dedi.

Sosyal devlet hediyesi

BTP iktidarında hayata geçirilecek projeler hakkında da toplantıya katılanları bilgilendiren Prof. Dr. Haydar Baş, tarım, hayvancılık, ormancılık, denizcilik kesimine her türlü devlet desteğinin verileceğini; dünya piyasasında her kesimin ürününe Pazar aranacağını ve bulunacağını; tarım kesiminin, sanayicinin, KOBİ'lerin borç faizinin silineceğini; faiz denilen yükün milletin sırtından kaldırılacağını; toprağı olmayanlara toprak sağlanacağını; sanayici, KOBİ'lere, esnafa, nakliyecilere, üreten, projesi olan herkese faizsiz teşvik kredisi verileceğini; 100 milyarın altında geliri olandan bir tek kuruş vergi alınmayacağını; SSK, Bağ-kur borçlarının affedileceğini; artık bu milletin kırtasiyecilikle uğraşmayacağını; bu büyük milletin büyük işlerle uğraşacağını; memurdan, işçiden, emekliden vergi kesintisi yapılmayıp kesintilerin maaşlarına ekleneceğini; her doğan çocuğa maaş bağlanıp ailesine doğum ikramiyesi verileceğini; ev hanımları için emeklilik hakkı getirileceğini; bunun için 5 katrilyonluk kaynak ayıracaklarını; kimsesiz yaşlıların, özürlülerin, şehit ailelerinin yaşamlarını devlet garantisinde sürdüreceklerini; evsizlerin ev sahibi yapılacağını; üniversiteye girişlerin imtihansız olacağını; gençlere faizsiz evlenme kredisi tahsis edileceğini; dersane kadrolarının da lise, yüksek okul, üniversitelerde değerlendirileceğini; burs adet ve miktarının arttırılacağını; üniversite harçlarının kaldırılacağını; okuldan atılanların affedileceğini; kimsesiz yetim yavruların eğitimini devletin üstleneceğini; cezaevlerindekilerin eğitilip meslek sahibi yapılarak iş imkanına kavuşturulacağını; herkesin istisnasız sağlıklı ve kesintisiz bir sağlık hizmeti alacağını söyledi. "Sosyal devleti hayata geçirmek kolay değil. Milletim bana 550 vekili hediye edecek. Ben de Allah nasip ederse milletime sosyal devleti hediye edeceğim" diyen Prof. Dr. Haydar Baş, kaynak konusunun nasıl halledileceği sorularına cevap teşkil eden şu sözleri dile getirdi: "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kuruluşundan zamanımıza kadar, Mustafa Kemal Atatürk dönemi hariç, hiç kimse sosyal hayatı içeren devletin hizmet etme garantisini vermemiştir. Şimdi biz sosyal devlet projesini hayata geçireceğiz. Bazıları kaynağı soruyorlar. Ben 70 milyonluk Türkiye'yi değil 700 milyonluk Türkiye'yi doyururum. Seçimden 15 gün evvel, kaynaklarımızı, sadece Türk milletini değil dünyayı nasıl doyuracağımızı, nasıl kalkınacağımızı anlatacağım."
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti
'Mazlumlara yaptığımız yardım için mimlendik'
Erdoğan da Gazze istismarı yaptı
Türkiye'nin en genç başkan adayı BTP'den
BTP Kadirli Adayı 18 yaşında
İsrail, Gazze'de önüne geleni öldürdü
171 BM çalışanı hayatını kaybetti
Mehmetçikin yolunu açma çalışması
Kar kalınlığı 7 metreyi buldu
Mansur Yavaş, Haymana'da vatandaşlarla buluştu
"Bir oy çok önemli"
Vatandaş geçim için karta yüklendi
Yüzde 122 artış!
Moskova'daki terör saldırısı
Can kaybı 144'e yükseldi
Patlamanın ardından yangın çıktı
Villanın bodrumunda ceset bulundu
AKP'li başkan 2 bin lira için halkı sıraya dizdi
Paralar seçimden sonra yatacak!
İsrail bu kez Suriye'ye saldırdı
38 kişi hayatını kaybetti
Seçil Erzan davasında önemli gelişme
Belgedeki imza sahte çıktı
Otomobilini park edip dilenmeye gitti
Yaşı daha da şaşırttı
Seçim zoruyla çevreci oldu
'Gündemimizde yok'
Atatürk’ün hazırlattığı hutbeler
Namazın hikmeti

Seçil Erzan davasında mahkemeye sunulan belgedeki imza sahte çıktı

Seçil Erzan tarafından Selçuk İnan'a verilen ve üzerinde Denizbank yetkilisinin imzası olduğu iddia edilen belge sahte çıktı!
29.03.2024 11:14:00
12 Punto
Seçil Erzan davasında mahkemeye sunulan belgedeki imza sahte çıktı
Seçil Erzan davasında mahkemeye sunulan belgedeki imza sahte çıktı
Türkiye'de gündem yaratan olaylardan biri olan Denizbank'ın eski Levent Şube Müdürü Seçil Erzan'ın davasına yeni bir rapor girdi.

8 Mart'ta yapılan ve 13 saat süren son duruşmada bazı kararlar alındı. 24 Mayıs'a ertelenen duruşma için, müştekilerden Selçuk İnan'ın ifadesinin alınması için Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazılmasına hükmeden heyet, Fatih Terim'in tanık olarak dinlenmesi talebinin daha sonra değerlendirilmesine hükmedildi.

Alınan kararlar arasında "Müşteki Selçuk İnan vekilinin talep ettiği belgelerde sanıklardan Asiye Öztürk'e ait imzalarının Sanık Asiye 'ye ait olup olmadığı hususunda ATK 'dan ek rapor alınmasına," dair kararda yer aldı.

ADLİ TIP KURUMU "İMZA SAHTE" DEDİ

12 Punto'dan Müslim Sarıyar'ın haberine göre, mahkemeye sunulan Seçil Erzan ve yardımcısı Asiye Öztürk'ün imzası yer aldığı iddia edilen ıslak imzalı antetli Denizbank yazısı Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

Adli Tıp Kurumu belgede iddia edilen banka şube müdür yardımcısı Asiye Öztürk'ün imzası olduğu belirtilen imzayı inceledi. Yapılan incelemede sözde belgede atılan imzanın, Asiye Öztürk'ün imzası olmadığını belirtti.

BU RAPOR DAVA DOSYASINA GİRDİ

Hazırlanan raporda şöyle denildi:

"Fotokopi belgeler, bilgisayar ortamında hazırlanmış belgeler, faks çıktısı ve karbon suret belgelerde bazı tanı unsurları kayba uğrayabileceği gibi bu tür belgelerin sair usullerle elde edilebilme olasılığının da bulunduğu, ayrıca belgeye imza, yazı ya da artefakt gibi harici unsurlar eklenebileceğinden fotokopi belgeler üzerinde inceleme yapılması sakıncalı olup genel olarak belge asılları üzerinde inceleme yapılmasının gerekli olduğu, söz konusu belgelerin orijinal belgelerden elde edilmiş olduğunun kabulü halinde tersim biçimi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir bakımından yapılan incelemede; İnceleme konusu belgelerdeki imzalar ile Asiye Öztürk'ün mevcut mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği hususlarını bildirir KANAAT RAPORUDUR."

Adli Tıp Kurumu tarafından mahkemeye gönderilen bu rapor dava dosyasına konuldu.

Küçükçekmece'de faciadan dönüldü

Küçükçekmece'de halı fabrikasında yangın çıktı
29.03.2024 10:32:00
İhlas Haber Ajansı
Küçükçekmece'de faciadan dönüldü
Küçükçekmece'de faciadan dönüldü
Küçükçekmece'de halı fabrikasında yangın çıktı. Fabrikadan alevler yükselirken, yangına müdahale etmeye çalışan bir işçinin yaralandığı öğrenildi. Büyük çapta hasar gören fabrika dron ile görüntülendi.

Küçükçekmece, Mehmet Akif Mahallesi Bahariye Caddesi'nde üzerinde bulunan 2 katlı halı fabrikasının 2. katında bulunan depo bölümünde saat 06.00 sıralarında bilinmeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangın kısa sürede büyürken, olay yerine çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi.

Fabrikadan işçiler hemen tahliye edildi. Fabrika alev alev yanarken bölgeye gelen itfaiye ekipleri yangını söndürmek için çalışma başlattı. Yaklaşık 2.5 saatlik çalışmanın ardından yangın söndürüldü. Fabrikada işçilerden birinin yangına müdahale ederken yaralandığı öğrenildi. Yaralı işçi hastaneye kaldırılırken, itfaiye ekipleri içeride kimsenin olup olmadığına yönelik arama çalışması yaptı. Öte yandan büyük çapta hasar gören fabrika havadan görüntülendi.

Yangınla ilgili konuşan gece bekçisi, 'Fabrikanın yukarı bölümü yandı. Fabrikada mahsur kalan yok. Fabrikanın itfaiye ekibinden bir arkadaş müdahale ederken dumandan etkilenmiş, şuan hastanede. Gece çalışanlar aşağı taraftaydı, yangın yukarıda çıktı. Malzeme ambarı denilen bir yer var orada çıktı' dedi.

YSK: Oy sayımında iftar molası olmayacak

Yüksek Seçim Kurulu (YSK), Bahçe İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'nın yaptığı Ramazan ayı nedeniyle oy sayımı sırasında iftar saatinde kısa bir mola verilmesi talebinin reddedildiğini ve sayımın aralıksız yapılacağını açıkladı.
29.03.2024 07:40:00 / Güncelleme: 29.03.2024 07:42:27
İhlas Haber Ajansı
YSK: Oy sayımında iftar molası olmayacak
YSK: Oy sayımında iftar molası olmayacak
Bahçe İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı'nca Yüksek Seçim Kurulu'na gönderilen yazıda, sandık kurullarınca saat 17.00 itibarıyla sayım ve döküm işlemlerine başlanacağı ancak Ramazan ayı içerisinde bulunulması nedeniyle sadece su ile orucun açılması durumunda sağlıklı bir oy sayımının yapılamayacağı, sandık kurulu görevlilerinin iftar saatinde kısa bir mola verip veremeyeceği konusu gündeme belirtildi.

Konuyu inceleyen ve kararını açıklayan YSK, Bahçe Seçim Kurulunun talebinin, 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un 'Zarfların açılması, oyların sayım ve dökümü' başlıklı 100'üncü maddesinin birinci fıkrasında, 'Oyların sayım ve dökümüne derhal başlanır, açık ve aralıksız yapılır' hükmü bulunduğu hatırlatıldı. YSK'nın Sandık Kurullarının Görev ve Yetkilerine Dair 138 Sayılı Genelgesinde de aynı yönde düzenleme bulunduğuna dikkati çeken kurul, bu sebeple 'oy sayım ve döküm işlemlerinin aralıksız yapılması gerektiğine' oy birliğiyle karar verildiği paylaşıldı.

Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı

Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde zincirleme trafik kazasında 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı.
28.03.2024 22:45:00
Anadolu Ajansı
Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı
Şanlıurfa'da zincirleme trafik kazası: 3 kişi öldü, 6 kişi yaralandı

Siverek-Şanlıurfa kara yolunun 3'üncü kilometresi Siverek Devlet Hastanesi yakınlarında, Mehmet Karakayalı idaresindeki 34 SRM 01 plakalı otomobil, Kudbettin Kazancı yönetimindeki 07 GHV 87 plakalı hafif ticari araç ve Hamdullah Kınış'ın kullandığı 63 N 5314 plakalı motosiklet çarpıştı.

Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye 112 Acil Servis, polis, jandarma ve itfaiye ekipleri sevk edildi.

Kazada yaralanan 9 kişi Siverek Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralılardan İbrahim Erol, Hamdullah Kınış ile kimliği henüz belirlenemeyen 1 kişi yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kaza nedeniyle ulaşıma kapanan kara yolu, araçların kaldırılmasının ardından yeniden trafiğe açıldı.

Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, sosyal medya platformu X hesabından, Siverek ilçesinde meydana gelen kazada 3 kişinin hayatını kaybettiğini, 6 kişinin de yaralandığını belirterek, şu ifadelere yer verdi:

"Kazaya trafik ve sağlık birimlerimiz tarafından en hızlı şekilde müdahale edilmiş, yaralılar hastaneye kaldırılmıştır. Kazada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum." 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.