Hiç şüphesiz çok partili dönemin başlangıcından bugüne, bütün siyasi partilerin söz ve vaatlerinden ziyade uygulamalarının ciddi bir muhasebesini yapmanın zamanı gelmiştir. Bu muhasebeyi yaparken, ne çalışma raporlarına ne de seçim meydanlarındaki sözlerine kesinlikle itibar etmemek lazım. İster iktidar, isterse de muhalefet olsun halktan aldığı vekâlete sadık kalıp kalmadığına ve uygulamada yapması ve yapmaması gerekenlere bakarak tarihi bir karar vermek artık kaçınılmaz olmuştur. Partileri tanıma noktasında vatandaşın yanılmasından ziyade, yanıltılmasının daha ağır bastığı kanaatindeyim. Ancak yanıltılma ile başlayan süreç zamanla yanılmaları da peşinden getirmiştir. Siyasi ihtiraslar, menfaatler, rekabetler ve hatta kavgalar yanılma paylarını artıra artıra bugün yaşanan boyutlara getirilmiştir. Ülkeye ve millete hizmet etmek yerine takım tutar gibi taraf olmak, kraldan çok kralcı olmak anlayışı zaten çözümü olmayan siyasi liderleri tribünlere oynamaya adeta teşvik etmiştir. Partilerin, verdiği reyin hesabını sormayan seçmeni çantada keklik görmesi, bir taraftan çözüm arayışlarının önünü tıkarken, bir taraftan da siyasetin seviyesini iyice ayağa düşürmüştür. Çözüm üretmesi gereken siyasi kadrolar, her hangi bir çıkış yolu bulamayınca birbirlerini itham etme, yalanlama, suçlama ve hakaret etme yarışına girişince bunun zararları topluma da sirayet etmeye başlamıştır. Bunun tabii neticesi olarak bir siyasi parti lideri devletin kurum ve kuruluşlarına, halkın ortak değerlerine nasıl bakıyorsa onun seçmeni de aynı bakış açısıyla bakıyor. Maalesef bugün ülkenin ve milletin içinde bulunduğu en büyük problem ve zaaf budur. Yani kavga sadece liderler arasında yapılmıyor, bu kavga tabana süratle yayılıyor. Daha önce yazdığımız gibi, seçmen siyasi partileri ve kadrolarını millete ve devlete aidiyetleri itibariyle, bir değerlendirmeye tabi tutmazsa bu kavga bitmez. Hiç şüphesiz bu kavga bitecekse, bunu millet bitirecektir. Bunun da yolu bugüne kadar rey verdiği, siyasi partiyi ve partileri ülke ve millet adına doğru olarak tanımasına, değerlendirmesine bağlıdır. Arada bir ihtilallerle sekteye uğrasa, hatta bazıları kapansa bile mecliste birbirleri ile kavga eden, bu siyasi partilerin birbirinden bir farkı var mı, yok mu? Bunu merak etmek, çözümlemek bu kavganın ilk adımı olabilir. O halde işe bu partilerin kuruluşundan başlamak ve bugüne kadar ortaya ne koydu veya ne koymadı bunu bir olarak görmek lazım. Önemine binaen tekrar ediyorum! Bu kadar farklı görünen, hatta birbirlerini ihanetle suçlayacak noktaya gelen, bu siyasi partilerin birbirlerinden bir farkı var mı? Mesela sormak lazım. Bu partilerin hangisinin Milli Devlet politikası var? Hangisinin Sosyal Devlet ve Milli Ekonomi politikası var? Bu siyasi partilerin Büyük Ortadoğu Projesi, Avrupa Birliği ve Amerika ile stratejik ve model ortaklık hakkındaki görüşleri nedir ve birbirlerinden farkları var mıdır? Lütfen şunu da kendi kendimize soralım. Niçin ve neden her an yeni bir sıcak gelişmeyle, olayla ve problemle karşı karşıya geliyoruz? Hala niçin bugüne kadar siyasi kadroların, bazı kurum ve kuruluşların sözüm ona, güya gündeme getirdiği ve sanki uğruna kavga ettiği hiç bir meseleyi halledemediler? Ne uğraştılar, ne hallettiler? Aksine kavga büyüdükçe büyüdü. Başörtüsü, Kur'an Kursları, İmam Hatip liseleri dün ne idi bugün ne oldu? Tarım nerede? Hayvancılık nerede? Madencilik nerede? Düşünebiliyor musunuz bu ülkenin siyasileri, bürokratları, üniversite imtihanını çözebilmiş değiller. Ne dinde anlaşabiliyorlar, ne laiklikte. Ne hukukun üstünlüğü para ediyor, ne de insan hak ve özgürlükleri. Varsa yoksa kendileri ve peşlerinden sürükledikleri vatandaş. İşte sadece bu yüzden bile bu kavga bitmez. Kavgaya millet bitirecek. Millet çözümü olan, çare sunan, Milli Devlet, Milli Ekonomi, Milli Kültür ve her sahada milli politikaları ve projeleri olan Bağımsız Türkiye Partisi'ni ve onun Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ı iktidar yaparak kavgayı bitirecek. Akis takdirde 60 yıldan beri devam eden siyasi menfaat çekişmeleri, kavgaları ve bunları fırsat bilen iç ve dış aktörler ülkeyi iyice içinden çıkılmaz bir hale getirirler. Millet gerçek manada vekillerine dönmeli ve bu kavgayı artık bitirmeli...
Ali Gedik / diğer yazıları
- Milli Çözüm Milli Ekonomi Modeli / 03.07.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010
- Türkiye'nin çıkmazı / 02.07.2010
- Geleceğe yürüyebilmek adına / 14.05.2010
- Bir başka gerekçe ile Milli Ekonomi Modeli / 06.05.2010
- Son olaylar üzerine / 30.04.2010
- Kararı milletin kendisi verecek / 22.04.2010
- Problem temelde / 10.04.2010
- Anayasa değişikliği üzerine / 01.04.2010
- Siyaset nedir ve siyasetçi kimdir? / 30.03.2010
- Bu bir kör dövüşü müdür? / 26.03.2010