Birinci Dünya savaşı başlayınca ekonomideki en büyük aksaklık, bütün savaşan ülkelerde altın para birimi ile kağıt para birimleri arasındaki değer farklılığından doğan aksaklıklardır. Bunun da bütün ülkelerde olduğu gibi Osmanlı'larda da artan savaş giderlerini karşılamak amacı ile fazla miktarda kağıt paranın bastırılmasıdır. Bu durum aslında diğer ülkelere nazaran bizde daha çoktur. Bunun da nedenini şöyle açıklayabiliriz: Sırbistan'ın ezilmesine kadar Osmanlı Devletinin, düşmanları tarafından karadan ve denizden tam bir abluka altına alınmış olmasıdır. Kara yolu ile olduğu kadar deniz yolu ilen de ne mal satabiliyoruz, ne de mal alabiliyoruz. Bu nedenle Hükümet askerin ve halkın ihtiyaçlarını karşılamakta çok zorluk çekiyordu. Doğuda ve batıda bir tek Bulgaristan ve İran'la ticaret yapabiliyorduk. Bu ülkelerle yapılan ihracat ve ithalat Osmanlı ülkesi için yeterli olmuyordu.Sırbistan'ın ezilmesinden sonra Avusturya ve Almanya ile Berlin-İstanbul Demiryolu ile İstanbul arsında bir serbestlik kazanırız. Almanya ve Avusturya'dan Kömür, silah, cephane ile halkın temel ihtiyaç maddeleri temin edilir hale gelinir. Savaş giderleri için, barışta ödenmek üzere, aynen bu günkü Türk köylüsünün, köy bakkalına hasat zamanına kadar yaz deftere dediği gibi, yaz deftere diyerek borçlanıyorduk.Almanya ve Avusturya'ya da tütün, yiyecek, yün, pamuk ve işlenmemiş maden cevheri satıyorduk. Her iki devlet de bu malları peşin olarak Alman parası ile yapıyorlardı. Bu nedenle Osmanlı da en çok geçerli olan para Alman parası olmuştur. Ama değer bakımından Osmanlı parasından daha az değerdedir. Osmanlı'da çarşı esnafı daha çok gayri Müslimlerin elinde olduğu için para ticaretinde de en çok onlar kazanıyorlardı. Müslüman unsurlar ise savaş boyunca çok ezik bir ekonomik duruma düşmüştü. Halk ürettiğini ucuza satarak çok pahalıya alır hale gelmişti. Yokluk ve sefalet atbaşı gidiyordu. Yerli halktan kimse yarınından canından malından emin değildi. Ayni yaşantı, Cemal Paşa komutasındaki IV. Ordu bölgesi içinde geçerliydi. Bu nedenle Cemal Paşa, IV. cü Ordu bölgesindeki Adana, Halep, Suriye, Beyrut, Kudüs ve Lübnan bölgelerinde de altın ve kâğıt para kullanıldığından, esnaf ve tüccar Alman parası ile alınan malları(düşük değerdeki para birimi ile) , değeri çok yüksek olan Osmanlı Kâğıt parası ve altın para ile satarak büyük para kazanarak vurgun yaparken, yerli Türk ve Arap halklarını ekonomik bakımdan ezdirmemek için 11 NİSAN 1917'de bir genelge yayınlar: IV. Ordu mıntıkasında evrak-ı nakdiye fiyatı Memalik-i Osmaniye'nin her noktasından daha düşüktür. Ordu mıntıkası mübadele merkezlerini ihtiva ettiği için evrak-ı nakdiyenin düşük olması Irak'da ve Anadolu'da da aksi tesirler yapmaktadır. Bundan başka bizzat Suriye ve Filistin halkı ve dördüncü ordu için bu hal felaket teşkil etmektedir. Osmanlı evrak-ı nakdiyesi Almanya'da, İsviçre'de, hatta Fransa'da muteber olduğu ve Osmanlı silahları ve müttefiklerimizin silahları her tarafta iyi bir vaziyet bulduğu halde evrak-ı nakdiyenin her gün tenezzül etmesinin ihtikârdan ileri gelmekte olduğuna şüphe yoktur. Muhtekirler, evrak-ı nakdiyenin kıymetini sun'i olarak düşürmektedir.Cemal Paşa, bu genelgesi ile Altın para ile kâğıt paraların tamamının eş değerde olmasını sağlamaya çalışmıştır. Ama tüccar yine de bildiğinden şaşmayınca ikinci bir bildir yayınlar:" Adana, Beyrut, ve Suriye valileri ve Kudüs ve Lübnan mutasarrıflar, beyefendiler, içtimai mevkileri itibariyle iktisadi hayat üzerinde nüfuz ve tesir olan zevat, yani Osmanlı ve Alman Banka direktörleri dâhil oldukları halde bütün banka direktörleri ile büyük tüccar ve esnafı, eşraf-ı memleketi, zenginleri, sarrafiye ile iştigal edenleri celp ve içtima akdedecekler ve 15 Mayıs 1917 tarihine kadar evrak-ı nakdiyenin katiyen ve tamamen altında aynı kıymette olmasını temin edecek tedabiri düşünüp tatbik etmelerini kendilerine ihtar edeceklerdir. Milletin mümtaz bir zümresini teşkil eden bu zevatın bu hususta en müessir ve en musip tedabirleri bulup icraya başlayacaklarını ümit ederim. Şayet bu ümidim boşa çıkarsa ve Mayısın onbeşine kadar kâğıt para ile altın para arasındaki fark kalkmazsa yukarıda beyan ettiğim zevattan kur'a çekmek suretiyle onda birini aileleri ile beraber Anadolu ve Rumeli vilayetlerine teb'id edeceğim. Bu teb'id keyfiyetinden Osmanlı ve Alman bankaları direktörleri de istisna edilmeyeceklerdir. Yani onların isimleri de kur'aya dâhil olacaktır.İttihat Terakki hükümeti, üç temel ilke ile seçime girmişti. ADALET- MÜSAVAT- HÜRRİYET. Cemal Paşa bu önerileri ile halka vermiş olduğu özgürlüğü suistimal eden Esnaf, tüccar ve yabancı bankacılara haksız kazanç sağlamalarını önleyerek, halkın eşitlik ilkesi ile hukukunu korumak istemiştir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ahmet Oğuz Bahadır / diğer yazıları
- Erzincan ateşkesi ve sonucu / 14.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011
- Bolşevik Rusya'nın Ermeni siyaseti / 12.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar - II - / 10.02.2011
- Savaş şurası'nda alınan kararlar / 09.02.2011
- Alman - Gürcü işbirliği ve amaçları / 06.02.2011
- Başkan Wilson'un ince hesapları / 05.02.2011
- Başkan Wilson'un siyasi amaçları / 04.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - II / 03.02.2011
- Brest Litovks Konferansı'na İngiltere'nin tepkisi - I / 02.02.2011
- Mustafa Kemal'in Almanya seyahati / 01.02.2011