Çiftçi kurtlar sofrasında

En temel tarım ürünleri üzerinde çok kirli oyunlar oynanıyor.Çiftçi hasadını yapıp tam ürününü satacak, bir anda piyasada ürün bolluğu yaşanıyor, spekülatif söylemler yaygınlaşıyor, fiyatlar düşürülüyor ve çiftçi ürününü ucuza satmaya zorlanıyor.Çiftçi ürününü zararına satıyor, elinde bir şey kalmıyor, bir anda ürün piyasadan çekiliyor, fiyatlar kabarıyor.Yani anlayacağınız birileri spekülatif hareketlerle fiyatları bir artırıyor, bir azaltıyor.Bunun neticesinde, çiftçi ürününü değerinin altında satmak zorunda kalıyor, tüketici ise fahiş fiyatlarla ürüne ulaşabiliyor. Arada birileri malı götürüyor.Şu anda bu oyun birçok üründe olduğu gibi buğday üzerinde de oynanıyor.Çiftçi, TZOB'nin hesaplamasına göre, buğdayın 1 kilosunu 61 Ykr'a maletti. Uğraştı, didindi, borç aldı, her türlü olumsuzluklarla, maliyet artışlarıyla, hava şartlarıyla mücadele etti ve bir ürün ortaya çıkardı.Sıra geldi emeğinin hakkını almaya.Ama hasadın ilk başladığı dönemlerde Çukurova, Güneydoğu ve Ege Bölgesindeki buğday fiyatları 58-65 Ykr civarındayken, Trakya ve İç Anadolu'nun da arzıyla beraber bir kilo buğdayın fiyatı 46 Ykr'a kadar düştü.61 Ykr'luk maliyet nerde, 46 Ykr'luk satış nerde...Çiftçi her yıl olduğu gibi yine maliyetinin altına sattı, yine zarar etti.Hadi deseniz ki, "çiftçi elindeki malı biraz bekletsin, ürün pahalanmaya başladığında satsın", o da mümkün değil. Çünkü çiftçi üretimini borçlanarak yapıyor.Aldığı kredinin faizi sürekli katlanıyor, yevmiye ücretleri bekliyor.Yani çiftçinin biraz dayanabilecek gücü dahi yok.Tüccarlar da uyanık.Artık çiftçiye tek tek, ayrı ayrı gitmiyorlar, güç birliği yapıyorlar ve çiftçinin alternatifi, pazarlık imkanı kalmıyor. Çiftçi tek başına kalmış vaziyette.Adeta iflas ettirilip, üretimi bırakması, arazisini satması isteniyor.Çünkü böyle IMF, AB güdümlü bir tarım politikasının başka bir neticeye götürmesi mümkün değil. "Serbest piyasa ekonomisi" diyorlar, işte serbest piyasa bu...Emek ve üretim perişan, piyasa elinde parası olanın kontrolünde. Devlet ise sadece seyretmekle görevli.Bu tür stratejik konular asla kendi haline bırakılmamalıdır. Bugün kapitalizmin merkezi olan ABD ve AB ülkeleri dahi tarım konusunda piyasayı serbest bırakmıyorlar. Bu devletler tarım köylüsüne büyük destekler veriyorlar. Ürünleri devlet alıp dünyaya pazarlıyor. Çiftçiyi yalnız bırakmıyorlar. Bizde ise tarım destekleri yok denecek kadar az. O da üretene değil, üretmeyene.Tarımda tamamen Somali olmadan, çözüm olarak BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli'ni dikkate almalıyız.Prof. Dr. Baş, köylü daha tohumunu ekmeden ürünü için yüzde 50 avans verilmesini tavsiye etmektedir; devlet köylüye alım garantisi vermelidir ve ürün fiyatlarını köylünün oluşturduğu kooperatifler belirlemelidir; tarım üretiminde -elektrik, gübre, mazot, tohum- vergi tamamen kaldırılmalıdır; çiftçinin kendisi, ürünü ve tarlası her türlü felakete karşı, ücretsiz olarak, sigortalanmalıdır; çiftçi asla mağdur olmamalı, üretmeli, desteklenmeli, kar etmeli, böylece geleceğe güvenle bakabilmelidir.Çiftçi asla kurtlar sofrasında kurban edilmemelidir.