Kimi eleştireceğim?
Millet İttifakı'nı!
Neden mi?
Çünkü ne dedikleri belli değil.
Cumhur İttifakı'nı eleştirmiyorum zira yaptıklarıyla zaten ortada.
Ancak, Atatürk'ün partisi noktasındaki CHP'nin ben ne dediğini, ne demediğini asla anlayamıyor ve anlamlandıramıyorum.
Eleştirim saygı kuralları çerçevesinde ve dostane olup, hedefimde özel bir isim bulunmamaktadır.
Zira özel bir isim de ortada yoktur zaten.
Neyse…
6'lı masanın bileşenlerinden biri Sayın Ali Babacan.
"Memleketi babalar gibi satarım" söyleminin takipçisi ve aşırı savunucusu bir isim.
Ne var ne yok özelleştirilirken kendileri maliyeden sorumlu isimdi. Kapitalizmin adeta ileri uç santraforu gibi. Yerli ve milli söylemi ve çözümü yok!
Bileşenlerden birisi de Sayın Davutoğlu.
"Stratejik derinlik" dediği günden bugüne, derin derin düşünüp kaşınıyoruz.
"Sıfır sorun" dedi, sıfır komşumuz kaldı.
Suriye'de olan biten ne varsa, Türkiye cephesinden bakıldığında baş aktör Sayın Davutoğlu'dur.
Yerli ve milli düşünmüyor, çözümü yok!
Bileşenlerden birisi de, Sayın Temel Karamollaoğlu'dur.
Onun da en büyük açmazı, çözümün kendilerinin dışında bir başka partide olmuş olmasının kabul edilemeyişi.
Yerli ve milli olmanın şartı, Atatürk'ü çok sevmekten ve onu anlamaktan geçer.
SP de bu konuda sınıfta kalanlardan. Ayrıca çözüm olarak söyledikleri tek bir proje duymadım.
Ana bileşenlerden İYİ Parti'de işler fena gözükmüyor.
Atatürk'le hiçbir sorunları yok. Yeri ve milli bir çizgileri var.
Onların da ekonomi konusunda bilinen ve dikkat çeken görüş ve projeleri izlediğim kadarı ile yok hükmünde.
Millet İttifakı'nın amiral gemisi CHP'de tatlı bir iktidar heyecanı var ama…
Bana göre CHP'nin en büyük muhalifi veya açmazı kendi içerisindeki karmaşıklık tablosu.
Örneğin CHP'de konuşmacı sayısı arttıkça, görüş ayrılığı da artıyor.
CHP'liler tarafından yapılan tüm konuşmaların ana omurgasını, Erdoğan'a itiraz veya iğneli muhalefet oluşturuyor.
Çözümün en çok duyulması beklenen CHP'de, ses getirecek bir proje veya milletin derdine kalıcı çözüm olacak bir çıkış duyulamıyor.
Ekonomide yaşanan tüm sorunların açıklamalarla ortaya konmasının devri geçmiştir.
Gün, kesin olarak çözümlerin ve projelerin öne çıkarılması gereken bir gün ve dönemdir.
CHP'de çok ilginç bir şekilde bir kısım NATO'ya karşı çıkarken, diğer karar verici önemli bir kısım, NATO'ya aşkını ilan etmekten geri duramıyor.
Bu kadar stratejik ve kritik bir konuda iki ayrı görüşün olduğu yerde, siz bunu demokrasi ile açıklayamazsınız.
Bu kafa karışıklığıdır.
Atatürk'ün partisi iseniz, NATO'cu olamazsınız.
Kapitalist düzene karşı itirazı ve ideolojik görüşleri bakımından en çok söven ve büyük bedeller ödeyen sol hareket olduğu halde, CHP'nin ekonomiye dair açıklamalarında tam tersi bir durum ortaya çıkmaktadır.
İşte bu ve benzeri kafa karışıklıklarının yaşanması, çözüm bekleyen kararsız kitleleri siyasetten bile soğutmaktadır.
Tüm bu analizini yaptığım olumsuzlukları bünyesinde yaşamamış olan tek hareket kimdir diye sorulursa; buna hiç tereddüt etmeden vereceğim cevap şu olur: Bağımsız Türkiye Partisi hareketi.
Adından da anlaşılacağı üzere, tam bağımsızlıktan yana bir oluşum.
Bu partiye gönül vermiş olanların tamamı, hücrelerine kadar koyu Atatürkçü, tam bağımsızlık yanlısı, yerli ve milli.
Ebedi Genel Başkanları Prof. Dr. Haydar Baş Bey, dünya çapında çözümleri olan ve bunu kabul ettiren bir isimdi.
Bugün Türkiye'nin en genç Genel Başkanı olan BTP lideri Hüseyin Baş Bey dışında ekonomide yaşanan tüm sorunları "Ben çözerim" diyen bir ikinci siyasetçi yok!
Kaldı ki, BTP dışında ekonomiye dair elinde bir modeli olan başka bir parti de yok.
Ne ilginç değil mi?
Bugün bütün dünyanın içinde kıvrandığı ve çıkış yolu bulamadığı tüm sorunların reçetesi BTP'de ama bu parti İttifaklarda değil.
Belki olacak o ayrı konu.
Siyasette 24 saat uzun bir süredir.
Ancak şunu çok net söylemeliyim ki, bağımsız bir ülke kalabilmemizin tek şartı, tam bağımsız bir siyaset ve ekonomi teziyle mümkündür.
Türkiye, 1938'den günümüze kadar bağımsız değildir.
Tüm bunları bir araya getirdiğimizde son cümle olarak şu tespiti yapabiliriz.
Bu coğrafyada çok zengin ve tam bağımsız olmanın tek bir yolu vardır.
O da, Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanması ve onu uygulayacak olan Hüseyin Baş Bey'in kurulacak hükümette söz sahibi olmasıdır.
Altına ihtiyaç duyanlar, kuyumcuya gelir.
Hiçbir kuyumcu, ihtiyaç duyanın ayağına gitmez!
- Adaları veren Lozan değil, Osmanlı’dır! / 28.05.2025
- Türkiye’de etnik yapı yoktur / 27.05.2025
- Ülke resmen bölünüyor! / 26.05.2025
- Askerler neden sus pus? / 25.05.2025
- Türkler 15 bin yıldır Anadolu’da / 21.05.2025
- Türkiye’yi ver, koltuğu al! / 20.05.2025
- “Terörsüz Türkiye” tuzağına dikkat! / 19.05.2025
- Haine hain demeyen, HAİNDİR! / 15.05.2025
- Özgür Özel’in yapması gerekenler! / 14.05.2025