Prof. Dr. Haydar Baş Hocamızı tanığım günden beri birçok yanlış ezberim bozuldu. Yanlışın, doğrunun birbiriyle iç içe girdiği, doğru diye bildiğimiz birçok şeyin aslında yanlış olduğunu öğrendim. Onun fikirlerini takip ettikçe, doğrulara eriştikçe, hakikate erdiğimi hissediyorum.
Yunus Emre'nin dediği gibi: "Doğruya varmayınca, Mürşide ermeyince, hak nasip etmeyince, sen derviş olamazsın, sen hakkı bulamazsın."
Öğrenmekte ve kabulde bir sıkıntımız yoktur elhamdülillah ama keşke seni başkaları bu halinle kabul etse. Başkalarının düşündüğü gibi değil de farklı bir şekilde düşünmeye başlayınca, etrafında bir mücadele de başlamış oluyor. Vay efendim nasıl böyle düşünürsün?
Özellikle de Ehl-i Beyt Külliyatıyla birlikte öğrenmeye başladığımız doğrulardan bu toplum o kadar uzak ki; yanlışını savunurken burnundan kıl bile aldırmayanlarla karşılaşıyoruz.
Hele de ilimden irfandan uzak olduğu halde, iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz birileri de çıkıp sokak ağzıyla cahilce konuşmaya başlayınca çileden çıkıyor insan.
Velhasıl doğru olmak, doğru kalmak ve doğruyu savunmak o kadar zor ki!
Doğru olmanın, doğru kalmanın, gerçekten zor olduğu bir dönemden geçtiğimizin bilincindeyiz ama doğruluğun her zaman kârlı bir iş olduğunu, hem bu dünyada hem de ahirette karşılığının alınacağını unutmamak lazımdır.
Atalarımız "doğru duvar yıkılmaz" ifadesiyle doğruluğun önemine dikkat çekmiştir.
Doğru olabilmek ve doğru kalmak gerçekten de zor bir iş; onun için Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.), "Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tevbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür" şeklindeki Hud suresinin 112. ayeti indirildiğinde "Hud suresi Beni kocattı" buyurmuştur. Demek ki doğru olmak ve doğru kalmak gerçekten de zor bir iştir.
Doğruluk sözde değil özde olmalıdır. Çünkü doğruluktan bahseden çok ama doğru olan maalesef gayet azdır.
Doğru olan ve doğru davrananlar hakkında Yüce Allah'ın çok büyük müjdeleri vardır.
"Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara melekler gelerek, 'Korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen cennetle sevinin. Biz, dünya hayatında da ahirette de sizlere dostuz. Esirgeyip bağışlayan Allah'ın ikramı olarak (cennette) canınızın çektiği ve dilediğiniz her şey sizindir' derler." (Fussilet suresi / Ayet 30-32)
Gerekten doğru olanlar, Allah'a dostluk makamına ulaşmakta, dostluk makamına ulaşanlar da korku ve hüzünden uzak tutulmaktadırlar.
"Allah'ın dostları için ne korku ne de hüzün vardır." (Yunus suresi/ Ayet 62).
Abdullah İbn-i Mes'ud radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücura) sürükler. Fücur da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır." (Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105).
Şimdi de doğruların ahiret kazancı hakkında bir hadisi şerifi aktaralım:
"Doğru sözlü, dürüst bir tüccar, peygamberlerle, sıddıklarla ve şehitlerle birliktedir." (Tirmizi, 72, 4)
Değerli dostlar, doğru olmak doğru kalmak zor gibi görünüyor ama sonunda cennet ve Allah'ın rızasının olduğu bir netice için geçici dünyada zorluklara katlanmamız, Allah'ın rızasını her şeyin üzerinde görmemiz gerekmektedir. Ne mutlu doğru olanlara, doğru kalanlara...
Yunus Emre'nin dediği gibi: "Doğruya varmayınca, Mürşide ermeyince, hak nasip etmeyince, sen derviş olamazsın, sen hakkı bulamazsın."
Öğrenmekte ve kabulde bir sıkıntımız yoktur elhamdülillah ama keşke seni başkaları bu halinle kabul etse. Başkalarının düşündüğü gibi değil de farklı bir şekilde düşünmeye başlayınca, etrafında bir mücadele de başlamış oluyor. Vay efendim nasıl böyle düşünürsün?
Özellikle de Ehl-i Beyt Külliyatıyla birlikte öğrenmeye başladığımız doğrulardan bu toplum o kadar uzak ki; yanlışını savunurken burnundan kıl bile aldırmayanlarla karşılaşıyoruz.
Hele de ilimden irfandan uzak olduğu halde, iki kelimeyi bir araya getirmekten aciz birileri de çıkıp sokak ağzıyla cahilce konuşmaya başlayınca çileden çıkıyor insan.
Velhasıl doğru olmak, doğru kalmak ve doğruyu savunmak o kadar zor ki!
Doğru olmanın, doğru kalmanın, gerçekten zor olduğu bir dönemden geçtiğimizin bilincindeyiz ama doğruluğun her zaman kârlı bir iş olduğunu, hem bu dünyada hem de ahirette karşılığının alınacağını unutmamak lazımdır.
Atalarımız "doğru duvar yıkılmaz" ifadesiyle doğruluğun önemine dikkat çekmiştir.
Doğru olabilmek ve doğru kalmak gerçekten de zor bir iş; onun için Âlemlere Rahmet Hazreti Muhammed (s.a.a.), "Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tevbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O yaptıklarınızı hakkıyla görür" şeklindeki Hud suresinin 112. ayeti indirildiğinde "Hud suresi Beni kocattı" buyurmuştur. Demek ki doğru olmak ve doğru kalmak gerçekten de zor bir iştir.
Doğruluk sözde değil özde olmalıdır. Çünkü doğruluktan bahseden çok ama doğru olan maalesef gayet azdır.
Doğru olan ve doğru davrananlar hakkında Yüce Allah'ın çok büyük müjdeleri vardır.
"Rabbimiz Allah'tır deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara melekler gelerek, 'Korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen cennetle sevinin. Biz, dünya hayatında da ahirette de sizlere dostuz. Esirgeyip bağışlayan Allah'ın ikramı olarak (cennette) canınızın çektiği ve dilediğiniz her şey sizindir' derler." (Fussilet suresi / Ayet 30-32)
Gerekten doğru olanlar, Allah'a dostluk makamına ulaşmakta, dostluk makamına ulaşanlar da korku ve hüzünden uzak tutulmaktadırlar.
"Allah'ın dostları için ne korku ne de hüzün vardır." (Yunus suresi/ Ayet 62).
Abdullah İbn-i Mes'ud radıyallahu anh'den rivâyet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Şüphesiz ki sözde ve işte doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücura) sürükler. Fücur da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır." (Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105).
Şimdi de doğruların ahiret kazancı hakkında bir hadisi şerifi aktaralım:
"Doğru sözlü, dürüst bir tüccar, peygamberlerle, sıddıklarla ve şehitlerle birliktedir." (Tirmizi, 72, 4)
Değerli dostlar, doğru olmak doğru kalmak zor gibi görünüyor ama sonunda cennet ve Allah'ın rızasının olduğu bir netice için geçici dünyada zorluklara katlanmamız, Allah'ın rızasını her şeyin üzerinde görmemiz gerekmektedir. Ne mutlu doğru olanlara, doğru kalanlara...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -14- / 13.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -13- / 12.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -12- / 11.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -11- / 10.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 09.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -9- / 08.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -8- / 07.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -7- / 06.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -6- / 05.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -5- / 04.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -13- / 12.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -12- / 11.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -11- / 10.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -10- / 09.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -9- / 08.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -8- / 07.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -7- / 06.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -6- / 05.07.2025
- Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -5- / 04.07.2025