Eğitim deyip de geçmeyin

İnsanoğlu doğumundan ölümüne sürekli bir eğitim maratonu içerisindedir. Gördüğünden, duyduğundan, dokunduğundan, tattığından ve hatta hissettiklerinden bile ziyadesiyle etkilenir. Bu etkileşim onun eğitimi içerisinde önemli roller oynar?İnsanoğlunun eğitim konusundaki bu hassasiyeti unutularak, onun ruh ve ahlak yapısındaki şekillenme istenmeyerek de olsa bazen zararlı sonuçlar doğurmuştur?İnsanoğlunun davranışlarındaki olumlu  ya da olumsuz yönlerin kaynağı sürekli tartışma konusu olmuş, "acaba bu davranış şekli doğuştan mı, yoksa sonradan mı kazanılmıştır ?" Sorusu pek de net olarak anlaşılamamıştır... "Can çıkar huy çıkmaz" sözünü rehber edinenler, huyların doğuştan geldiğini savunsa da insanların huylarının belli bir eğitim neticesinde değişebileceğini savunanlar da olmuştur.Eğer kişinin davranışlarının doğuştan olduğu tezine inanırsak, eğitim diye bir kavramdan ve kurumlardan bahsedemeyiz?.Doğuştan gelen bazı genetik hastalıklar ve davranışların kökten değişmesi belki mümkün değildir ama insanoğlunun gerek bilgisi, gerek huy ve davranışları doğru bir eğitimle değişebilmektedir. Bu konudaki problemin çözümü için insanın toplumsal yaşantıda ortaya koyduğu iyi yada kötü davranışların temeline inmek ve bunları nasıl kazandığına bakmak gerekmektedir.İnsanların davranışlarındaki; yalan, cimrilik, korkaklık, güvensizlik, hırsızlık v.s. gibi yanlışlıkların ya da bunların zıddı olan doğru davranışların nasıl elde edildiğine bakıldığı zaman gerçek meydana çıkacaktır.Aslında söylenen yalanın, yapılan cimriliğin, korkaklığın, hırsızlığın; bardağı taşıran son damlalar hükmünde olduğunu ve bu davranışın, bir ilk davranışın devamı olduğu unutulmamalıdır?Nasıl mı? Rahmetli anneannem anlatırdı; "hikaye edilir ki adamın biri eşkıyalıkta nam salmış, bir âlem onun elinden bizar olmuş, neticede suçları bayağı çoğalmış ve bir gün yakalanarak idamına karar verilmiş. Darağacı kurulmuş ve eşkıyaya son arzusu sorulmuş, adam da bana annemi getirin ona bir çift söz söyleyeceğim demiş. Adamın annesi getirilmiş, annesine yaklaşmasını ve dilini uzatmasını söylemiş. Adamın annesi de olacaklardan habersizce dilini uzatmış. Eşkıya uzanarak annesinin dilini ısırarak kopartmış. Sonra da benim bu hale gelmemin sebebi annemdir. "Ben küçücük bir çocukken komşumuzun kümesinden bir yumurta çalmıştım. Eve getirdiğimde annem bana yaptığım işin mahiyetini anlatmadı, aksine beni teşvik etti. İlk yumurtadan sonra diğer yumurtalar, sonra tavuklar sonra başka başka şeyler derken ben çalan çırpan, alan vuran bir adam oldum çıktım. Neticede de darağacını boyladım. İşte onun için annemin dilini kopardım".demiş"Bu hadiseden sonra kendinizi bir değerlendirin?Çocuklarımız mama yesin diye ilk yalanı, ilk cimriliği, ilk korkaklığı, ilk kendine güvensizliği onlara biz aşılamadık mı? Bak yemezsen seni öcülere veririm. Yemeğini sen yemezsen, bak şuna veririm. Bak hoş hoş geldi şimdi seni yiyecek. Vs. vs?Evladımız yesin de büyüsün derken, onu hayattaki yanlışlıkların ilkleriyle tanıştırdık da haberimiz bile olmadı?Yanında yapılan yanlışlardan; bilmez, görmez, duymaz zannettiğiniz şeylerden bile etkilenerek aldığı eğitim, şimdi onun hayatını şekillendiren huylarını davranışlarını teşkil etti? Bakınız doğuştan zannedilen davranışlarını; gafletle ve bilinçsizce  ona çok küçükken anne babası ve çevresinin aşıladığını görmekteyiz?İnsan eğitimi zor iş vesselam, gafleti, cehaleti, ihmali asla kabul etmez?Olan olmuş biten bitmiş demeyin. Zararın neresinden dönülse kârdır. Eğitimin yaşı yoktur, istendiği taktirde neden olmasın?