Bir ülkenin ekonomik olarak dışarıya bağımlı hale gelmesi, siyasi bağımlılığı da beraberliğinde getirir. Hem ekonomik hem de siyasi bağımlılık, o ülkenin kendine ait olan, kimliğini oluşturan değerlerden uzaklaşması demektir. Sonuç yok oluştur, asimile edilmektir.O ülkenin değerleriyle yoğrulmuş, o ülkenin kurumlarını, insanlarını, kaynaklarını gözardı etmeden ve ayrım yapmadan ortaya konulan bir ekonomi modeli bağımsızlığın ve egemenliğin temelidir de diyebiliriz.Yıllarca Batılıların bize sunduğu modellerle ekonomimizi düzenlemeye çalıştık. Bize birçok tavsiyelerde bulundular. Para basmamızı yasakladılar. "Para basma enflasyon olur" dediler. Senyoraj hakkımızı bir kenara koyduk. Kaynak için kredi bekledik, dilendik durduk. Verdiler, ama verirken sürekli önümüze şartlar koydular, tavizler istediler. Bize maliyeti olmayan kendi paramızı bir kenara koyduk, maliyeti kur değeri, faizi ve istenilen tavizi kadar olan dövizi devreye koyduk.Gelen yabancı parayı bize takdim edenler istediğimiz yerlere değil, istedikleri yerlere kanalize ettiler. Parayı öyle yönlendirdiler ki, aldığımız borçları kapatabileceğimiz yatırımlardan bizi uzaklaştırdılar, borcumuzu katlanarak arttıracağımız harcamaları yaptırdılar. Sonuç, vergilerimizle borçların faizini dahi karşılayamaz bir hale geldik.Sürdürülebilir büyüme ya da kalkınma kavramlarını bir kenara koyduk, "sürdürülebilir borçlanma" kavramını getirdik. Diğer bir ifadeyle "sürdürülebilir kölelik" de denilebilir."Şeker pancarı, tütün, buğday, mısır üretelim" dedik, "hayır biz size veririz, siz üreticinize kota koyun" dediler. "Borç alan buyruk alır" atasözünden de anlaşılacağı üzere, biz de "emriniz başımız üstünde" dedik. Çiftçiye yasak üstüne yasak koyduk. Bir taraftan üretim yasağı koyduk, bir taraftan da destekleri azalttık. Başını kaldıranı ise azarladık, işi anasına kadar uzattık. Neticede, çiftçi üretimden soğumaya başladı. Bir de tarlasını rahatlıkla satabilmesi için yabancılara toprak satışının önünü açtık.Sanayici kaynak istedi, kaynağa ulaşmasını zorlaştırdık. İstediği kaynağı da ona maliyetli verdik. Sanayici üretim yaptı, ama üretimin her aşamasında yaşadığı yüksek maliyetler sebebiyle ürünü oldukça pahalı çıktı. Bu arada uygulanan sıcak para politikaları sebebiyle döviz kurlarındaki düşüklük ithalatı patlattı. İthal ürünler, yerli üreticinin maliyetinden daha ucuz iç piyasaya girmeye başladı. Yerli üretici yüksek maliyet ve düşük döviz sebebiyle dış piyasada da tıkandı.Hem iç piyasa hem de dış piyasa bitti. Sanayici işçi çıkarmaya, fabrika kapatmaya başladı. Bize döviz sağlayanlar, akbabalar gibi ülkemizde dolaşmaya başladılar, kapanmakta olan ve işlerine yarayacak olan şirketleri satın almaya başladılar. Tabii, yabancıların ağırlıklı olarak stratejik devlet işletmeleri, enerji, maden ve gayrı menkul ve de bankacılık sektörü gibi hedefi belli olan sahalara yoğunlaştığını söylememe gerek yok herhalde.Enflasyonu düşürmek için mali disiplin uygulaması gibi garip bir yöntem sundular. Mali disiplin derken, "kemer sıkma politikası" da diyebiliriz, yani vatandaşın talebini kısacak adımlar atmak. Dolaylı vergiler arttırıldı, para piyasadan çekildi, vatandaşın alım gücü daraltılmaya çalışıldı. Halbuki enflasyonun sebebi piyasada olan talep fazlalığı değil, maliyetlerin fazlalığıydı. Uygulanan yanlış politika sebebiyle vatandaşa iki defa tokat vuruldu. Hem maliyetlerden dolayı ürünleri, özellikle de olmazsa olmaz ürünleri pahalı almak zorunda kaldı, bir taraftan da alım gücü düştükçe düştü.Ülkemizde yabancı paranın ve sermayedarların hakimiyeti, buna karşı ise ekonomik milli direncin kırılması, devletin ise ekonomiden elini çekmesi ülkemizi dış şoklara karşı son derece duyarlı hale getirdi. Amerika nezle olduğu zaman biz zatürree olmaya başladık. Ülkemiz yabancı sermaye uğruna yol geçen hanına döndü. Ekonominin direksiyonu kontrolümüzden çıktı.Böyle bir ekonomik tabloda güçlü bir siyaset yapamazsınız, güçlü bir ordu oluşturamazsınız, dini ve milli değerlerinizi muhafaza edemezsiniz, ailenizi, namusunuzu, malınızı koruyamazsınız, bir millet olarak var olmaya devam edemezsiniz. Provokasyonlara açık olursunuz, birileri ufak bir kıvılcımla milleti bir anda birbirine katıverir. Dikkat ederseniz son yıllarda AB süreci hızlandıkça, ABD'ye olan müttefikliğimiz arttıkça ve IMF politikalarını "kamçısız" uygulamaya başlayınca, verdiğimiz tavizler ve buna bağlı olarak toplumdaki sıkıntılar artmaya başladı. İşte anlatmak istediğimiz bu.Peki, çözüm yok mu? Tabi ki var. Osmanlı'nın yıkılmasının sebebi de yukarıda bahsettiğimiz sıkıntılardı. Atatürk bunun farkına vardığı için bunları bir kenara koydu ve milli projelerle ülkeyi kalkındırdı.Bugün de çözüm aynıdır. Bugün bu çözümleri ortaya koyan tek lider de Bağımsız Türkiye Partisi(BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Sayın Baş'ın ekonomik çözümleri "Milli Ekonomi Modeli" adlı eserinde açıkça belirtilmiştir. Yüzlerce yerli ve yabancı bilim adamı bu dahiyane fikirlerinden dolayı Sayın Baş'ı tebrik etmiş, Nobel ödülüne aday göstermişlerdir.Bağımlı ve köle olmak da bizim elimizde, bağımsız ve hür olmak da.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vizesiz seyahat derken vizeyle hayal oldu! / 30.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024