Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, bir TV kanalında teknoloji alanında gelinen son durumu anlattı. Sakin ses tonu ve konulara olan hakimiyetiyle dikkat çekici açıklamalar yaptı İsmail hoca.
Milli savunma sanayi konusunda 5 yılda 750 proje hazırladık, dedi Sayın Demir.
Neden 5 yıl ve niçin daha evveli yok?
İşte zurnanın zırt dediği yer de burası tabi ki. Çünkü 5 yıl öncesi 2016 yılına denk geliyor ve o tarihte nelerin olduğunu hepimiz bugün gibi hatırlıyor ve biliyoruz. "FETÖ Terör Örgütü"nün darbe girişimini kastediyorum.
Peki 2002'den, 2016 yılına kadar neredeydiniz? 14 yıl da bir ülke inşa edilirdi. Neden 2016 sonrası ve neden bu yıla kadar hiçbir şey yapılmadı?
2007 yılında katledildiklerine inandığım Aselsan kahramanları bıldırcın gibi avlanırken niçin kılınız kıpırdamadı.
Aynı yıl…
Nükleer fizikçiler, Isparta'da yapılan kongreye gidiyorlardı. Uçak kazasında yaşamını yitiren 6 nükleer fizikçiden 3'ü Boğaziçi Üniversitesi'nde, 3'ü ise Doğuş Üniversitesi'nde görev yapıyordu. Yaşamını yitiren 6 fizikçiden 2'si alanlarında uzman olan profesörlerdi. Bu yetişmiş beyinlerin ileride toryumdan atom bombası yapma ihtimali, onların sonunu hazırlamıştı. Ve daha nice örnekler verilebilir...
Devlet ne güne var!
Bu kadar stratejik alanlarda ve gizli tutulması gereken projeler üzerinde çalışan Türk beyinlerin hiç mi kıymeti yok? Hangi yıl bu olaylar yaşanmışsa mutlaka çok derin araştırmalar yapılmalı ve eğer olayla ilgili dosyalar kapanmışsa bile, mutlaka yeniden açılmalıdır. Siz bu beyinlerin kolay mı yetiştiğini zannediyorsunuz?
Bu arada, gerek ordumuzun ve gerekse Savunma Sanayii Bakanlığı bünyesinde çalışan personelin çok iyi araştırmalar sonucu seçilmesi gerektiğine inanıyorum ki, zaten ordumuz bu konuda çok hassas olduğunu da biliyorum.
Siyasetin, "biri bana yan baktı" kaygı ve yalan beyanlarıyla ordumuzun en mahrem odalarına girenler mutlaka Yüce Divan'da yargılanmalı! Buna sebebiyet veren siyaset ise devletin tüm olanaklarından mahrum bırakılmalı ve elbette ki yargılanmalı.
Sevgili okuyucum, dünya çapında bilgiden daha etkili hiçbir silah yoktur. O bakımdan, ülkemizde anlaşılamayan sebeplerle, gerek koruyamadığımız yetişkin süper beyinler ve gerekse yurt dışına gitmesine seyirci kaldığımız genç beyinlerimiz aslında dorudan doğruya "Milli Güvenlik" sorunudur.
Beyin göçü, insan sermayesi biçimindeki kaynakların uluslararası transferi anlamına geliyor. Yurt içinde veya dışında iyi eğitim görmüş, alanlarında uzmanlaşmış her kişi, genellikle bu sürenin sonunda daha iyi standartlarda çalışma koşullarına, daha başarılı bir kariyere ve daha dolgun bir ücrete sahip olmak amacıyla daha iyi fırsatlar sunan ülkelerde yaşamak istiyor.
Bu fırsatların yaratılabilmesi için de gelişmiş ve modern dünya ülkeleri, bütçelerinden en büyük payı eğitime, yani genç beyinlerin gelişimine ayırıyorlar.
Türkiye'deki beyin göçünün en önemli sebeplerinden, daha doğrusu itici faktörlerinden birisi, yaşanılan ülkedeki olumsuz ekonomik koşullar ve gidilecek ülkedeki yüksek hayat standartlarıdır. Özellikle Türkiye içindeki yüksek işsizlik oranları, düşük ücretler, çalışılan meslek alanı ile mezun olunan bölümün içeriği arasında hiçbir bağlantı olmaması beyin göçü için itici faktörleri oluşturuyor. Özellikle mühendislik ve tıp mezunları için yurt dışındaki araştırma fırsatları daha cazip geliyor.
YÖK verileri, Türkiye'den Almanya, ABD ve Kanada gibi ülkelere sayısal bilimler alanında yapılan beyin göçünün ilk sıralarda geldiğini göstermekte. Bu durum, Batılı ülkelerin sağladığı fiziksel şartların ve kariyer imkânlarının daha fazla olduğunu kanıtlar nitelikte. 2017'de TÜİK verilerine göre, Türkiye'den göç eden kişi sayısı bir önceki yıla kıyasla yüzde 42,5 artış göstermiş.
Çok yazık değil mi?
Yine başka bir örnek vermek gerekirse, 2015-2018 yılları arasında içlerinde teknopark ve teknokentlerde yer alan yetenekli girişimcilerin de bulunduğu 13 bin girişimci, kendi şirketlerini yurt dışına taşımış. Biz armut mu topluyoruz? Bunun en büyük sebebi ise teknoloji şirketlerini büyütecek girişim sermayesi fonlarının Türkiye'de yeteri kadar mevcut olmaması.
Yani ekonomi.
Yani ekonomi yönetimi.
Yani para.
İçinde bulunduğumuz pandemi şartları da göçün gidişatını muhakkak etkiliyor. Devletlerin korumacı politikalar izleyerek sınırlarını dışarıya kapatması, insan dolaşımına kısıtlamalar getirilmesi, bu süreçte yurt dışına beyin göçü akışının olmasını zorlaştıracak gibi görünüyor. Fakat gizli beyin göçü dediğimiz bir olgu var. Yani nitelikli insan gücünün gelişmiş ülkeye bedensel olarak göç etmeden, kendi ülkesinin sınırları içerisinde olmak kaydıyla yabancı menşeli bir şirketin çıkarları için çalışması durumunu ifade ediyor. Bu nasıl bir kafadır?
Örneğin, ülkemizde IBM, Microsoft veya Coca Cola gibi yabancı firmalarda çalışan nitelikli Türklerin konumu gizli beyin göçüne örnek verilebilir. Pandemi döneminde dijitalleşmenin ve online tüketimin giderek arttığı gerçeğinden yola çıkarsak, gizli beyin göçü bu dönemde daha çok artacaktır.
Vasıfsız insan göçünün önüne geçebilmek için ciddi tedbirler alan ülkeler, eğitimli ve nitelikli işgücünü, bilimsel, akademik ve teknolojik çalışmalarla kendilerini kabul ettirmiş bilim adamlarını, akademisyenleri, mühendisleri ve yazılımcıları kendi ülkelerine çekebilmek için her türlü fırsatı sağlıyor.
Dünya üzerinde en çok beyin göçü alan ve istihdam olanaklarının yüksek olduğu ülkeler listesinin ilk sıralarında Norveç, İsveç, ABD, Kanada ve Almanya gibi ülkeler yer alıyor.
Allah aşkına, yukarıda izaha çalıştığım bu vahim tabloyu değiştirecek olan siyaset sizce 60 yaş üstü siyaset olabilir mi?
Tamamen tarafsız ve objektif izleyin karar verin. Sayın Erdoğan mı, Sayın Kılıçdaroğlu mu, Sayın Akşener mi, yoksa Sayın Hüseyin Baş mı bu tabloyu değiştirebilecek siyasi aktör olabilir.
Kim en çok teknolojiden ve yapay zekadan bahsediyor.
Hangi siyasi liderin elindeki projelerle yurt dışına akan bu süper beyinlere sahip çıkılacak ve Türkiye'de istihdamlarına olanak sağlanacak sizce?
Size bir hafta müsaade…
Dayanamayıp yine de bir ipucu vereceğim. Projeler alıntı, aşırma veya çalıntı olmayacak. Adında "Milli" kelimesi olsa bile!
- CHP-AKP-MHP-DEM aynı safta birleşti! / 03.06.2025
- En büyük darbe 24 Ocak kararlarıdır! / 02.06.2025
- 50 bin yıl yetecek enerji kaynağı: TORYUM / 29.05.2025
- Adaları veren Lozan değil, Osmanlı’dır! / 28.05.2025
- Türkiye’de etnik yapı yoktur / 27.05.2025
- Ülke resmen bölünüyor! / 26.05.2025
- Askerler neden sus pus? / 25.05.2025
- Türkler 15 bin yıldır Anadolu’da / 21.05.2025
- Türkiye’yi ver, koltuğu al! / 20.05.2025