Ödüllüsü, ödülsüzü medyatik birçok ekonomist Milli Ekonomi Modeli’nin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş’ın yıllar önce yaptığı tespitlerden aşırarak sanki kendi görüşleriymiş gibi basın açıklamaları yapıyor.
Kriz kahini olarak nam salan Roubini’nin “günaydın” dedirten açıklamalarından sonra şimdi de bu kervana Nobel ödüllü ABD’li ekonomist Joseph Stiglitz de katıldı.
Stiglitz, Viyana’da basına yaptığı açıklamada, Avrupa’nın zor durumda olduğunu ve bazı ülkelerin kemer sıkma politikalarıyla intihara sürüklendiğini söyledi.
Stiglitz’in ifadeleri şöyle: “Büyük bir ülkede hiçbir zaman başarılı bir kemer sıkma programı uygulanmamıştır. Avrupa’nın yaklaşımı kesinlikle umut vermiyor. Bence Avrupa intihara doğru sürükleniyor.”
Burada bir parantez açalım. Kemer sıkma politikası sadece Avrupa’nın uyguladığı bir politika değil, kapitalizmin talebi daraltmak amaçlı her ülkeye tavsiye ettiği bir politikadır. Esasen Stiglitz bu ifadeleriyle sadece Avrupa’yı değil, kendisinin de uzmanlığını yaptığı kapitalizmi eleştirmektedir. Avrupa’nın yaklaşımının umut vermediğini itiraf ederken de bu yaklaşımı dayatan kapitalizmin umut vermediğini de itiraf etmektedir. İntihara giden sadece Avrupa değil, ABD’nin de başında olduğu tüm kapitalist ülkelerdir.
Stiglitz, açıklamasının devamında oldukça tanıdık şu ifadeleri kullanıyor:
“Bu duruma en kötü katkıyı da ortak para birimi Euro yapmaktadır. Euro Bölgesi ülkeleri ortak merkez bankası nedeniyle para basma yetkisine sahip değildir. Bu durum büyük bir problem yaratmaktadır. Euro’nun önündeki engeller ve kemer sıkma bir araya gelerek ölümcül bir kombinasyon meydana getirmektedir. Euro Bölgesi liderleri de kemer sıkmanın işe yaramadığını, büyümeye yönelmek gerektiğini gördü. Son zirvede bütçe açıklarına anayasal sınırlama ve otomatik yaptırım getiren sistemin Euro’nun ölümüne yol açacaktır. Kemer sıkma anlayışının sürmesi durumunda Euro’da sadece Almanya ve Hollanda veya Finlandiya kalacaktır.”
Açıklama böyle devam ediyor. Nobel ödüllü Stigtlitz’e de “günaydın” diyoruz.
Kemer sıkma politikalarının yanlışlığını, tüketimin teşvik edilmesi gerektiğini Prof. Dr. Haydar sürekli ifade etmektedir, zaten ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, tüketimden yola çıkarak ekonomiyi şekillendiren bir modeldir. Milli Ekonomi Modeli için “Tüketim endeksli denge analizi” denilmektedir.
Euro para birime gelirsek, bütün dünya şahittir ki, Euro para birimi sebebiyle AB’nin dağılacağını Sayın Baş, daha Euro para birimine geçtikleri, kutlamaların yapıldığı gün söylemiştir.
Yıllar sonra bu tespiti kopya çekerek yapan Stigltiz’e Nobel ödülü verildiğine göre, bu ve benzeri önemli tespitleri çok daha önceleri yapan Prof. Dr. Haydar Baş’a ne tür bir ödül verilmesi lazım siz düşünün.
Hatırlarsanız, Milli Ekonomi Modeli kongrelerine katılarak Prof. Dr. Baş’a hayranlığını her fırsatta ifade eden bilim adamlarından Prof. Dr. Dünyamalı Veliyev “Prof. Dr. Haydar Baş’a bir değil, binlerce Nobel ödülü layık” demiştir. Sizce de yaşanan bu gelişmeler, Sayın Veliyev’in ne kadar haklı olduğunu göstermiyor mu?
Ekonomide var olan temel yanlışları baz alarak, ekonomiyi bir adım ileri götüren ekonomistlere Nobel ödülü veriliyor da, peki, ya kapitalizmin, sosyalizmin en temel tespitlerinin dahi yanlışlığını ispatlayarak yepyeni bir model ortaya koyan, dünya ekonomi tarihini yeniden yazan Sayın Baş’a sizce Nobel ödülü yeterli olur mu?
Gerçekleri görmek, içimizdeki değeri fark edebilmek için daha ne kadar ispat gerekiyor?
Kriz kahini olarak nam salan Roubini’nin “günaydın” dedirten açıklamalarından sonra şimdi de bu kervana Nobel ödüllü ABD’li ekonomist Joseph Stiglitz de katıldı.
Stiglitz, Viyana’da basına yaptığı açıklamada, Avrupa’nın zor durumda olduğunu ve bazı ülkelerin kemer sıkma politikalarıyla intihara sürüklendiğini söyledi.
Stiglitz’in ifadeleri şöyle: “Büyük bir ülkede hiçbir zaman başarılı bir kemer sıkma programı uygulanmamıştır. Avrupa’nın yaklaşımı kesinlikle umut vermiyor. Bence Avrupa intihara doğru sürükleniyor.”
Burada bir parantez açalım. Kemer sıkma politikası sadece Avrupa’nın uyguladığı bir politika değil, kapitalizmin talebi daraltmak amaçlı her ülkeye tavsiye ettiği bir politikadır. Esasen Stiglitz bu ifadeleriyle sadece Avrupa’yı değil, kendisinin de uzmanlığını yaptığı kapitalizmi eleştirmektedir. Avrupa’nın yaklaşımının umut vermediğini itiraf ederken de bu yaklaşımı dayatan kapitalizmin umut vermediğini de itiraf etmektedir. İntihara giden sadece Avrupa değil, ABD’nin de başında olduğu tüm kapitalist ülkelerdir.
Stiglitz, açıklamasının devamında oldukça tanıdık şu ifadeleri kullanıyor:
“Bu duruma en kötü katkıyı da ortak para birimi Euro yapmaktadır. Euro Bölgesi ülkeleri ortak merkez bankası nedeniyle para basma yetkisine sahip değildir. Bu durum büyük bir problem yaratmaktadır. Euro’nun önündeki engeller ve kemer sıkma bir araya gelerek ölümcül bir kombinasyon meydana getirmektedir. Euro Bölgesi liderleri de kemer sıkmanın işe yaramadığını, büyümeye yönelmek gerektiğini gördü. Son zirvede bütçe açıklarına anayasal sınırlama ve otomatik yaptırım getiren sistemin Euro’nun ölümüne yol açacaktır. Kemer sıkma anlayışının sürmesi durumunda Euro’da sadece Almanya ve Hollanda veya Finlandiya kalacaktır.”
Açıklama böyle devam ediyor. Nobel ödüllü Stigtlitz’e de “günaydın” diyoruz.
Kemer sıkma politikalarının yanlışlığını, tüketimin teşvik edilmesi gerektiğini Prof. Dr. Haydar sürekli ifade etmektedir, zaten ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli, tüketimden yola çıkarak ekonomiyi şekillendiren bir modeldir. Milli Ekonomi Modeli için “Tüketim endeksli denge analizi” denilmektedir.
Euro para birime gelirsek, bütün dünya şahittir ki, Euro para birimi sebebiyle AB’nin dağılacağını Sayın Baş, daha Euro para birimine geçtikleri, kutlamaların yapıldığı gün söylemiştir.
Yıllar sonra bu tespiti kopya çekerek yapan Stigltiz’e Nobel ödülü verildiğine göre, bu ve benzeri önemli tespitleri çok daha önceleri yapan Prof. Dr. Haydar Baş’a ne tür bir ödül verilmesi lazım siz düşünün.
Hatırlarsanız, Milli Ekonomi Modeli kongrelerine katılarak Prof. Dr. Baş’a hayranlığını her fırsatta ifade eden bilim adamlarından Prof. Dr. Dünyamalı Veliyev “Prof. Dr. Haydar Baş’a bir değil, binlerce Nobel ödülü layık” demiştir. Sizce de yaşanan bu gelişmeler, Sayın Veliyev’in ne kadar haklı olduğunu göstermiyor mu?
Ekonomide var olan temel yanlışları baz alarak, ekonomiyi bir adım ileri götüren ekonomistlere Nobel ödülü veriliyor da, peki, ya kapitalizmin, sosyalizmin en temel tespitlerinin dahi yanlışlığını ispatlayarak yepyeni bir model ortaya koyan, dünya ekonomi tarihini yeniden yazan Sayın Baş’a sizce Nobel ödülü yeterli olur mu?
Gerçekleri görmek, içimizdeki değeri fark edebilmek için daha ne kadar ispat gerekiyor?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025