Dünya'da üretilen her bir şeyin bir standardı var. Gıdadan giyime, ulaşımdan konaklamaya, havadan suya, aklınıza ne geliyorsa her şey standart bir tüketim veya hizmet için sürdürebilir bir seviyeye yükseltilmiş.
Üretim zincirinde bulunan herkesin sertifika ile belgeyle, ya standartlara uygun üretimleri artırılmış ya da standarda uygun olmayanların üretimleri durdurulmuş, merdiven altlarına çekilmiş.
Bir vasıta üretmek istiyorsunuz, üretebilirsiniz. Sorun üretiminde değil problem pazarlama aşamasında bu vasıtayı hangi sertifikalarla, kimlere, nasıl pazarlayacağınız.
Standartları oturtabilmek için birçok kural koyulmuş, kurumlar ve kuruluşlar kurulmuş. Ekonominin standardı için bile araştırma firmaları kurulmuş. Standart olsun diye.
Bu kadar standartlar ne için peki?
İnsan denilen canlının hayatını, yaşadığı coğrafya ile sürdürülebilir durumda yaşayabilmesi için.
Bu standartların hepsi insan içinmiş! Gerçekten inanılması güç ama gerçek.
Aklımıza gelen bütün standartlar ulaşımdan sağlığa, beslenmeden giyime, iskândan çevreye her şey, İnsan ırkını her türlü tehlikeden koruyarak, yaşam koşullarını iyileştirebilmek, dünyada daha rahat bir hayat sürmesini sağlamak için.
Büyük bir köy olan küresel dünyada standartların neredeyse hemen hemen aynı olduğunun farkındayız. Kullandığımız elektrik volt gücünden tutun da, tartıda ölçümde, hatta ticarette kullandığımız para birimine kadar her şey bir standartta. Yalnız para olsa iyi, altının ons fiyatı kilogram fiyatı gibi, demir gibi buğday gibi petrol gibi ana temel kalemlerin değer fiyatları bütün dünyada kalitesine göre hemen hemen aynı.
Bütün üretilen ürünlerin asıllarında kullanılan ana madde bir olsa da, kalitelerinden dolayı diye söyleyin, ustalıklarından diye söyleyin, fiyatları farklı olabiliyor.
Birçok ürün için fiyatlandırma ve ücretlendirmede marka faktörü çok öne çıkmış durumda.
Hatta aynı mesafelerde seyahat ederken, kullandığınız karayolu firmalarının veya havayolu şirketlerinin aynı vasıtalarla yaptığı taşımacılık, marka ve isim faktöründen dolayı çok farklı fiyatlarda olabiliyor.
"Kalite ve markanın standartta yeri nedir?" diye bir soru geliyor insanın aklına, bir de!
Avrupa ve Amerika'da insan kalitesi ve markası çok mu yüksek ki, bizlerin aldığı asgari ücretler onların aldıkları asgari ücretin hala onda biri veya daha aşağı seviyelerde.
Bu köyleşen küresel dünyada ne kadar da standart dışı bir görüntü!
Gerçi bu standardı Prof. Dr. Haydar Baş hocamız yükseltmek istemişti, ama biz istemedik!
Gerçekten neden istemedik? Düşünce, akıl ve hayat standardımız hala dünya standartlarına ulaşamadı mı?
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023